28 Aralık 2015 Pazartesi

KASIM OKUMALARI (2015)

kasım ayında okuduğum kitaplar

Herkese merhaba. Neredeyse ocak ayına gireceğimiz bu günlerde ben kasım ayında okuduğum kitapları bloguma yeni yazabiliyorum. Son günlerde bloga sık sık yazsam da yazdıklarımdan daha fazla yazılmayı bekleyen konular var. Bu yüzden birkaç hafta boyunca sürekli beni ve yazılarımı göreceksiniz J
Kasım ayında 9 kitap okumuşum. Kitaplar hakkındaki fikirlerimi yazmaya başlıyorum. Kitapları okuma sırama göre yazıyorum.

esra erol kara duvak

ESRA EROL – KARA DUVAK
Kitapta evliliklerinden ve eşlerinden çok çekmiş kadınların hikâyeleri vardı. Okurken bu kadar da olmaz, insan insana bu zulmü yapmaz dediğiniz olaylar var ama bu kadınlar bunları yaşamış. Hatta yıllarca yaşamışlar. Üstüne kocalarının düzelmelerini ümit ederek yaptıkları çocuklarına da yaşatmışlar bu kötülükleri. Okuyup halinize şükredebilirsiniz ama kitabın yazım yanlışları göz yormasaydı ve kitap daha düzgün bir dille yazılsaydı kitaptan daha çok etkilenebilirdim. Bu tarz bir kitap okumak isterseniz Sibel Hürtaş’tan Canına Tak Eden Kadınlar kitabını tavsiye ederim.

ERDİL YAŞAROĞLU – KOMİKAZE 6
Karikatür dergilerini düzenli olarak takip etmiyorum. Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla biliyorum. Bir de yılbaşında çıkan seçme karikatürlerin toplandığı dergiyi alırım o kadar. Erdil Yaşaroğlu bildiğim ve sevdiğim bir karikatürcü. Karikatürlerinden örneklerin olduğu bu kitabı da severek okudum. Hatta kitabı okulda okuduğum için birçok yerde kendimi tutmam, kahkaha atmamı engellemem gerekti. Evinizde bulundurup canınız her sıkıldığında açıp okuyabileceğiniz güzel bir kitap olmuş. (Konumuzla alakasız ama Erdil Yaşaroğlu ve eşi Begüm Kütük birbirlerine çok yakışmıyorlar mı? Bence çok hoş bir çift olmuşlar. Allah mutluluklarını bozmasın J)

pinkfreud sorun bende değil sende

PİNKFREUD – SORUN BENDE DEĞİL SENDE
Hani bazı okurlar Pucca’yı eleştiriyor ve basit buluyor ya Pucca bu arkadaşın yanında Nobel edebiyat ödülü almış yazar gibi kalır. Sırf bitirmiş olmak için okudum. Yazar erkek arkadaşından ayrılınca onu unutmak için bir senede çıktığı elli erkeği tek tek anlatmış ve her seferinde erkekler yazara tutkuyla bağlı ama o, erkeklerin bir hatasını görüp soğuyor ve onları terk ediyor. Bu sebepleri gördükçe de ben yazarın kendisinden soğudum. Benim için tamamen zaman kaybıydı ama internette kitapla ilgili “Gülerek okudum. Çok beğendim. 10 puan veriyorum.” tarzda yorumlar görünce anladım ki gerçekten zevkler ve renkler tartışılmıyor.

BRİTTANY YOUNG – İHTİRAS FIRTINASI
Bu kitap Sabah gazetesinin fi tarihinde verdiği Beyaz Kitap serisinden. Bu seriden birkaç kitabı lise ve üniversitenin ilk yıllarında okumuştum. Aralarında gerçekten iyi olanlar vardı ama maalesef bu kitap onlardan biri değil. Kitapta zerre inandırıcı olmayan bir çift ve ne olduğu belli olmayan bir son var. Eğer bu tarz kitap okumak istiyorsanız tercihiniz bu kitap olmasın.

orhan kemal nazım hikmet'le 3,5 yıl

ORHAN KEMAL – NAZIM HİKMET’LE 3,5 YIL
Bu kitabı ayrı bir post olarak yazdım. Buradan okuyabilirsiniz. 

murat menteş ruhi mücerret

MURAT MENTEŞ – RUHİ MÜCERRET
Bu kitabı o kadar çok sevdim ve hakkında o kadar uzun yazdım ki o yazıyı ayrı bir post olarak yayınladım. O yazıyı burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.

sunay akın bir çift ayakkabı

SUNAY AKIN – BİR ÇİFT AYAKKABI
Sunay Akın’dan okuduğum ilk kitap ama büyük ihtimalle son olmayacak.  Kitapta ayakkabıyla ilgili çok hoş anılar ve anekdotlar var. Bir oturuşta okuyup bitirmektense günde birkaç sayfa okunsa kitaptan daha çok zevk alınır bence. Kitaptan en çok beğendiğim ve şaşırdığım birkaç olayı yazdım.

ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1.İstanbul’a otomobili ilk kez 1895 yılında Basra Mebusu Zehirzâde Ahmet Paşa getirir. Şoförlüğünü ise Abdurrahman Bey yapar. Abdurrahman Bey İranlı olduğu için arabayı sokakta görenler “Acem geliyor… Acem geliyor…” diyerek birbirlerini uyarırdı. Direksiyon başına yeni oturmuş birine “Acemi” denilmesinin kökeni bu öyküdür.
2.Tanzimat Fermanı’ndan önce herkes her istediği ayakkabıyı giyemezmiş. Çizme ya da sarı pabuç giyme hakkı sadece Türklerindi. Ermeniler kırmızı, Rumlar mavi, Yahudiler siyah pabuç giyerdi.
3.Osmanlı zamanında yiğitbaşı, bir ayakkabı ustasının yaptığı ayakkabıda hile olduğuna kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin önünde kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi sağlanırdı. Hatalı olan ayakkabı da bir daha kullanılmaması için dama atılırdı. Böylesi bir durum ayakkabı yapımcılarının en korkulu rüyasıydı çünkü bu meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı. Bu uygulama günümüzde yapılmasa da “Pabucu dama atılmak” deyimi Türkçede yaşamaya devam etmektedir.
4.Cemal Süreya’nın ilk şiir kitabı Üvercinka’nın “Güvercin kanı” kelimelerinden üretildiği bilinir. Sezgin Burak da çizgi roman Tarkan’ın adını “Tatar kanı” kelimelerini kısaltarak bulur.
5.1971 yılında Sadri Alışık’a Nasrettin Hoca’yı oynaması teklif edildiğinde “Akşehir Gölü’ne çalınan maya yoğurt tutabilir ama Nasrettin hoca filmi tutmaz.” diyerek reddeder.
6.Yazar Osman Şahin ilk edebiyat ödülünün sevinciyle annesini arar. “Ana, ödülü bana verdiler. Birinci oldum ana birinci!” Kısa bir sessizlikten sonra, annenin oğlunu teselli eden sözleri duyulur: “Üzülme oğul, ileride inşallah ikinci de olursun, üçüncü de olursun, dördüncü de.”
7.Kemalettin Tuğcu ayakları içe dönük olarak doğar. Çıkıkçı kadın bebeğin ayaklarını tahtalara sarar ve açılmaması konusunda ev halkını uyarır. Baba, bebeğin ağlamalarına dayanamayarak sargıları çözer, tahtaları atar. Bu yüzden Kemalettin Tuğcu sakat kalır “Babamın acıma duygusu yüzünden sakat kaldım ve ömrüm boyunca bunun acısını çektim.” der.
8.Sultan Abdülmecit Süveyş Kanalı için yapılan antlaşmada Port Said liman kentine fener olarak oldukça büyük bir heykel koyulması şartını yazdırır. Bu dev heykeli Frederic Auguste Bartholdi yapacaktır. Heykeltıraş heykele başlar ama ölen Abdülmecit’in yerine geçen Sultan Abdülaziz parasızlıktan sanatçının parasını ödeyemez. Heykel yarım kalır. Amerika ve Fransa’nın yakınlaştığı bu dönemde Fransızlar, Amerika’ya bir heykel armağan etmeye karar verirler. Heykel siparişi Bartholdi’ye verilince sanatçı kolları yeniden sıvar ve Türklerin Akdeniz’e koymayı düşündüğü heykeli bitirerek Özgürlük Anıtı’nı Amerikalılara teslim eder.

SİR ARTHUR CONAN DOYLE – SHERLOCK HOLMES SUÇ DETAYDA SAKLIDIR
Martı Yayınları’nın Sherlock Holmes serisinden okuduğum ikinci kitap. Sherlock’un kitabını okumak dizisini ya da filmini izlemek kadar zevk vermiyor. Belki de Martı Yayınları’nın kitapları böyledir. Okuyup çok beğendiğiniz bir Sherlok Holmes kitabı varsa lütfen yazın. Elimde Martı Yayınları’ndan bir Sherlock Holmes kitabı kaldı. Onu da okuyunca başka kitabını okumayı düşünmüyorum.

ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Holmes’un bütün akıl yürütmelerinde olduğu gibi anlatıldıktan sonra aslında ne kadar basit olduğu görülen bir örnekti.
2.Ben her zaman ona atfedilen kibrin doğal bir çekingenliğin yansıması olduğunu düşünmüşümdür.
3.Bir erkek ne kadar kötü davranmış olursa olsun bir kadının aşkını kaybettiğini hiçbir zaman kabullenemez.
4.Alçakgönüllülüğü meziyet sayanları anlayamıyorum. Bir mantıkçı için her şey tam olarak ne ise öyle görünmelidir. Kendini küçük görmek de yeteneklerini abartmak da gerçeklerden kaçmaktır.
5.Kendi haklılığını ispatlamak için uğraşmaktansa yanlış anlaşılmayı tercih eder.
6.Çözülmesi en zor olan suçlar nedensiz işlenenlerdir.
7.Dramatik bir an yaşamaya fırsatım olduğunda buna asla karşı koyamam.
8.Bir kadının sezgileri bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir.
9.İyi bir gözlemci tek bir ipucuna ulaştığında sadece olanları değil, ileride olabilecekleri de görmelidir.

zülfü livaneli arafat'ta bir çocuk

ZÜLFÜ LİVANELİ – ARAFAT’TA BİR ÇOCUK
Zülfü Livaneli en sevdiğim yazarlardan biri. Romanlarını ve deneme türündeki Edebiyat Mutluluktur kitabını severek okudum. Bu kitap yazarın öykü türündeki tek kitabı. Ben öykü türünü pek sevmem ama yazan Livaneli olunca kitabı severek okudum ama yine de romanlarını okumayı tercih ederim. Kitapta gurbetteki Türklerin yaşadıkları olaylar anlatılmış. Bazıları siyasi kaçakken bazıları da gurbete çalışmaya gitmiş işçiler. Özellikle “Görüş” adlı öyküden çok etkilendim. Bu arada Livaneli’nin “öykü” kelimesinden hoşlanmadığını kitabın sonundaki röportajından öğrendim. Bu konuda şunları söylemiş:“Ben aslında ‘öykü’ yerine ‘hikâye’ demeyi yeğliyorum çünkü ‘öykü’, ‘öykünmek’ kokuyor, yeteri kadar sıcak ve yerli değil. Hikâye ise ‘Dinle neyden kim hikâyet etmede’ dizesinde görüldüğü gibi şiirsel ve köklü, bize ait.”

Kitabın adını Yaşar Kemal koymuş. Yazar bu olayı şöyle anlatıyor: “Hikâyeleri okuduktan sonra kitabın adını Yaşar Kemal koydu. Ben ‘Arafat’ yerine ‘Araf’ olması gerektiğini söyleyince de ‘Halk kaldım arafatta der. Yanlış bile olsa güzeli budur.

Bir Livaneli’nin şöyle bir cümlesi var: Yüzlerce sayfa roman yerine belki hikâye ya da benim en sevdiğim biçim olan “uzun hikâye(novella)” daha güzel çünkü yoğun ve ölçülü. İçimden yeni hikâyeler yazmak geliyor doğrusu. Yeni ve yerli hikâyeler.”

ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1.Yaşamını çevreleyen her şeyden olduğu gibi işinden de nefret ediyordu.
2.”Ben kendimin ve çevremin toplamıyım.” Ortega Y. Gasset

18 yorum:

  1. Huhhuu neler neler okumuşsunn :) ama çoğunu sevmemiş misin sanki :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bi Poşet Kitap, güz okuma şenliğinde derece yapmaya çalıştığım için basit kitaplar seçmiştim. bu yüzden birçoğu hoşuma gitmedi :-)

      Sil
  2. Bence de Erdil'le Begüm çok yakışıyorlar (sanki samimiyiz de isimle hitap filan :). O bardağa bayıldım! Beyaz serilerimi hatırlattın bana dur ben de okuyayım yahu :) Veee öğrencinin yaptığı o resme aşık oldum resmen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilek Dilek, o bardağa bayıldıysan İngiltere bardağına ne dersin bilmiyorum :-) Ben 7-8 sene önce Beyaz seri kitaplarını okurdum. İkinci el kitap satan bir yerden tanesi 1,5 liraya alıyordum. Uzun zamandır okumamıştım ama.

      Sil
  3. Ruhi Mücerret ile ilgili şu an bir itirafta bulanacağım: Ben bu kitabı ilk olarak yerde korsan kitap satan bir tezgahta görüştüm. Acımasız bir önyargıyla kapağı böyle andik dundik bir kitabın içi de öyledir diye yüzüne bile bakmadım. Şimdilerde yorumları okuyunca çok utandım kendimden.

    Hem edebi yeterliliği olan hem de popüler kültür kitaplar okumuşsun canım. Yine geniş bir yelpeze görüyorum tercihlerinde. Sözlerden bazılarını çok beğendim ayrıca: "Bir erkek ne kadar kötü davranmış olursa olsun bir kadının aşkını kaybettiğini hiçbir zaman kabullenemez." gerçeklik payı yüksek ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sebra GÜNDOĞDU, korsan kitap olduğu için kapağını sevmemişsindir. Yoksa çok güzel bir kapağı var. evet, erkekler öyle. Ne yaparsa yapsın kadının onu seveceğini düşünüyor.

      Sil
  4. sunay akın'ın son kitabını getirmiş eşim de bana. bu yıl okunacaklarım arasında :) yazardan ilk kitabım olacak.

    bu arada dublörün dilemması'nı okumuş muydun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nail Art in Wonderland, okumadım ama duydum. okunacaklar listemde. Murat Menteş'in bütün kitaplarını okumaya çalışacağım.

      Sil
  5. Iyi okumalar, kitaplar cok guzel özellikle Karikatür kitabı bana şunu hatırlattı ki kitap okumaya dikkat etsek de dergi ya da belli aralıklarla çıkan yayınları okumakta daha tembeli galiba. Bir magazin dergileri bol reklamlı popüler yayınlar okunuyor. Dergilere de destek vermek Lazım ya da Karikatürculere.... Bir dergi Üyeliği yaptırmam Şart oldu galiba keza dergi okumak ayrı keyif verir bana.

    YanıtlaSil
  6. Esra Erol'un kitabı hakkında olumlu yorumlar okumuştum ben de merak ediyorum.Kasım ayı verimli geçmiş keyifli okumalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cangz, Evet, sayı bakımından verimliydi. Teşekkür ederim.

      Sil
  7. Bize Her Yer Okul, maalesef ben dergi okumayı sevmiyorum. Daha önce defalarca denedim ama dergi okuduğum sürede kitap okurdum düşüncesindeyim ve dergilerdeki yazılar pek hoşuma gitmiyor. Son dönemde güzel edebiyat ve kültür sanat dergileri çıktı. Dergi okumayı seviyorsan Kafa dergisine bir şans vermelisin.

    YanıtlaSil
  8. kasım ayında yıne ıyı okumuşsun sule aralık ayında da aynı sekılde ıyı okumalar dılerım kardesım

    YanıtlaSil

  9. sorun bende değil sende aklıma seinfeld'de ki elaine karakterini getirdi. bilmem seyrettin mi hiç o diziyi? izlemediysen tavsiye ederim güzel dizidir diyecek olsam da bir an, yazından daha kitaptaki karakterden soğuduğun için pek sevmeyeceğin aklıma geldi. çünkü karakterler, bencil, çıkarcı, biri. elaine'den bahsetmiştim; elaine'de saçma sebeplerden insanlardan ayrılan bir karakter, öyle ki birlikte olduğu bir adamla tek ünlem işaretini kullanmadığı için atar yapıp ayrılmıştı. evet, ünlem işareti. adamcağızın buzdolabına yazdığı notta arkdaşının bebek haberine "neden böyle coşkuşlu bir habere ünlem koymazsın. duygusuzsun" diye atar yaparak terk etmişti. kitap okuyacağım bir tür olmasa da bir an aklıma o dizinin karakterini getirdi. :)
    komikazeye bakmadım şu vakte kadar. ha karikatür okumayı severim elbet. hatta bayılırım.
    fakat kitabını alıp okuma alışkanlığım yoktur. biraz belki teknolojinin getirdiği üşengeçlik olsa gerek yada el çabukluğu genelde internetten bulur okurum. koyduğun resimde yine yazınla birlikte yüzümü gülümsetti. kasım hasılatın oldukça güzel geçmiş şule. yazını okuyunca bunu fark ettim. aralık yazını da merakla bekliyor olacağım. :)
    bu defa not aldığım kitaplar çıkmasa da, keyifle okuduğum bir yazı oldu. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. River, teşekkür ederim. Ben de senin yorumunu zevkle okudum :-)
      Seinfeld eşimin 2-3 kere baştan sona izlediği bir dizi. O da çok sever. Ben henüz izlemedim ama yeni yılda dizilere ve filmlere ağırlık vermek istediğim için bu sene izleyebilirim. Yorumun ve önerin için teşekkürler.

      Sil

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim :-)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...