Paulo
Coelho – Aldatmak
Nisan
ayındaki kitap alışverişimde Paulo Coelho’dan Simyacı ve Aldatmak kitaplarını
almıştım. Simyacı’yı okudum ve blogumda yazdım. (Okumak için tıklayınız). Şimdi
Aldatmak kitabı hakkındaki yorumlarımı yazacağım:
Kitabımızın
başkarakteri Linda adında bir gazeteci. Evli, 2 çocuğu ve rahat bir yaşamı var
ama bir gün birdenbire mutlu olmadığını hissediyor. Görünüşte mükemmel olan
hayatı ona yetmiyor ve kocasını aldatıyor (Bu bilgi spoiler sayılmaz diye
düşünüyorum. Sonuçta kitabın ismi Aldatmak).
Bir
ara kadınların eşlerini aldatması konusu edebiyatta ve sinemada popülerdi
biliyorsunuz. Ahmet Altan Aldatmak diye bir kitap yazmıştı. Tam o zamanlarda
sinemalarda Richard Gere ve Diane Lane’in başrolünde oynadığı Sadakatsiz filmi
gösterimdeydi. Bu yüzde Paulo Coelho’nun kitabı bende sanki modası geçmiş bir
konuyu ele almış izlenimi uyandırdı.
Kitap,
her Paulo Coelho kitabında olduğu gibi, insanı sıkmıyor. Kolay okunuyor. Yalnız
olaylar çok hızlı ilerliyor. Ne karakter gelişimi ne de olayların gerçekleşmesi
inandırıcı bir şekilde veriliyor. Linda’yı tanımamız, onun mutsuz olduğunu fark
etmesi, kendini anlamaya çalışması ve kocasını aldatması 40 sayfa içinde
oluyor. Bu durumda karakterle empati kuramıyoruz ve onu anlayamıyoruz.
Kitap
başladığı hızla bitiyor. Kitabın sonu
kitap boyunca aklınıza gelmeyecek bir sürprizle bitiyor. Ben sürpriz
sonlara bayılırım ama bu son da inandırıcı bir şekilde verilememiş. Kitap
boyunca bu sonla alakalı en ufak bir ipucu yok. Bu durumda kitabı
bitirdiğinizde “Ne alaka?” diyorsunuz.
Yine
her Paulo Coelho kitabında olduğu gibi kitapta birçok güzel cümle vardı, ben de
bol bol o cümlelerin altını çizdim.
Sonuç
olarak Ahmet Altan’ın Aldatmak kitabının bu kitaptan çok daha iyi olduğunu
düşünüyorum.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM:
1.Bazen
kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiş gerekir.
2.Bugün
her şeyin değişeceği korkusuyla her şeyin son nefesime dek aynı kalacağı
korkusu arasında bölünmüş bir kadınım ben.
3.Kâbustan
farksız olmasaydı rüya bile diyebilirdim buna çünkü ondan aşağı kalmamak adına
kendime yüklediğim sorumluluk müthiş bir baskı yapıyor.
4.Her
gün bir bilgi yağmuruna tutuluyoruz: makyajlı ergen kızların kadın kılığına
girerek ebedi güzellik vaat eden mucizevi güzellik ürünlerini sundukları reklam
afişleri; evlilik yıldönümlerini kutlamak için Everest’e tırmanan ihtiyar bir
çift; yeni model masaj aletlerinin ilanları; zayıflama ürünleriyle dolup taşan
eczane vitrinleri; hayatı olduğundan farklı gösteren filmler; müthiş sonuçlar
vaat eden kitaplar; kariyerde yükselmek ya da iç huzuru bulmak konusunda
insanlara öğütler veren uzmanlar. Bütün bunlar yüzünden kendimizi yaşlı
hissediyoruz, maceradan yoksun yaşamlar sürüyoruz, bu esnada cildimiz pörsüyor,
fazla kilolar kontrolsüzce birikmeye başlıyor, sırf “Olgunluk” adını verdiğimiz
şeye ters diye duygularımızı ve arzularımızı bastırmaya zorlanıyoruz.
Maruz
kaldığın bilgileri ayıkla. Gözlerinle kulaklarına birer süzgeç takıp sadece
kendini kötü hissetmemeni sağlayacak şeylerin geçmesine izin ver çünkü günlük
işler zaten kendimizi kötü hissetmemiz için yeterli.
5.Altı
ay önce çamaşır makinemizi yenileyince çamaşırhanemizin tesisatını
değiştirmemiz gerekti. Yerdeki döşemeyi değiştirmek ve duvarları yeniden
boyatmak zorunda kaldık. İş bittiğinde çamaşırhanemiz mutfağımızdan daha güzel
oldu.
Bir
taraf yeniyken diğeri sırıtmasın diye mutfağı da yeniledik. Derken salonun eski
kaldığını düşündük. Salonu da yeniledik ama orası yenilenince neredeyse on
senedir değişiklik yüzü görmeyen çalışma odası gözümüze batmaya başladı.
Çalışma
odasını da yeniledik. Yavaş yavaş değişiklikler evin tamamına yayıldı.
Umarım
hayatımda da aynısı tekrarlanır, küçük şeyler büyük dönüşümlere sebep olur.
6.Vaktinde
sen de eşini aldattığını bildiğin kişilere lanet okumuş, başka ülkede yaşasaydı
taşlanırlardı diye düşünmüştün. Ta ki bir gün kendi başına gelene dek. O zaman
tutumunu aklamak için milyon tane bahane bulursun, kısacık bir süre için de
olsa mutlu olmayı hak ettiğini söylersin.
Gary
Small – Gigi Vorgan – Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Kitabın
ilk baskısı 2013 yılında olsa da bu kitabı son zamanlarda çok sık görmeye
başladım. Hem herkesin bu kitabı okuması hem anı türündeki kitapları sevmem hem
de psikolojik olayların anlatılması nedeniyle nisan ayındaki kitap
alışverişimde bu kitabı da aldım ve okudum.
Kitabın
kapağında “En sıra dışı vakalar” deyince insanın beklentisi yükseliyor. Ben,
hayatımda ilk defa duyacağım, inanamayacağım olayları okuyacağımı düşünmüştüm
ama kitapta bir tane bile beni çok şaşırtan vaka yoktu. Sonuçta ben 8 sezon
House izlemiş insanımJ Gerçi oradaki hastalıklar bedenseldi ama o
vakaları ve çözülüş şekillerini gördükten sonra Bir Psikiyatristin Gizli
Defteri beni çok etkilemedi. Kitabın son başlığı “Sahte Psikiyatrist” kısmında
eğer olay tahmin ettiğim gibi gerçekleşseydi işte o zaman şoke olurdum ve kitap
için güzel bir son olurdu ama o bölüm de tahmin ettiğim gibi çıkmadı.
Yazar
bir yandan vakaları anlatırken bir yandan da kendi hayatının ilerleyişini
anlatıyor. Bu da okurken insanı sıkmıyor ve sizi anlamadığınız tıbbi terimlere
boğmuyor. Eğer psikoloji türünü seviyorsanız bu kitabı okuyabilirsiniz.
Albert
Camus – Yabancı
1957yılında
Nobel edebiyat ödülünü alan bu kitabı ben mayıs ayında okudum. Kitap (Arka
kapaktaki yazıdan alıntı yapıyorum.) “Bir Arap’ı öldüren ama bu suçtan çok,
gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi
reddettiği için dışlanan bir ‘yabancı’ aracılığıyla 20. Yüzyıl insanının içine
düştüğü yabancılaşmayı” anlatıyor.
Kitabın
başkarakteri Meursault uzun zamandır görmediğim kadar başarılı bir karakterdi. Kitaptan
çok karakterden etkilendim diyebilirim. Bazen onun gibi düşündüğümü fark ettim,
bazen ondan nefret ettim, bazen onu haklı buldum, bazen ona çok kızdım vb. Uzun
zamandır bana bu kadar farklı duyguyu yaşatan bir kitap karakteriyle
karşılaşmamıştım. Bu nedenle kitabı okuduğum için çok memnun kaldım. Sadece
kitabın daha farklı bitmesini isterdim.
Nobel
edebiyat ödülünü almış, klasik ve güzel bir roman okumak isterseniz Yabancı’yı
tavsiye ederim. Zaten 110 sayfalık kitabı isterseniz bir günde
bitirebilirsiniz.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM:
1.Ben
yarım yamalak dinlediğim bir adamı başımdan savmak istedim mi, ona hak
veriyormuş gibi yaparım, bu sefer de öyle yaptım.
2.Fakat
herkes bilir ki hayat, yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir.