29 Ağustos 2015 Cumartesi
28 Ağustos 2015 Cuma
İLK KEZ BÖYLE DOLANDIRILDIM
Ülkemiz
maalesef çok iyi dolandırıcılar barındırıyor. Şimdiye kadar büyük bir şans
eseri onlarla karşılaşmamıştım ama artık daha fazla kaçamadım. Mağdur oldum a
dostlar :-(
20
Ağustos Perşembe günü eşimle Migros’a gittik. Evdeki eksikleri alacaktık.
Eşimin engelli ağabeyi için tüy dökücü krem lazımdı. Eşime alması için Veet
kremlerinin olduğu yeri işaret ettim, ben de kendim için birkaç ürün aldım.
Sonra aldıklarımızın parasını ödedik ve evimize geldik.
Bu
arada Migros evimize bayağı uzak bir alışveriş merkezinin içinde. Biz de hem
biraz dolaşmış oluruz hem de diğer ihtiyaçlarımızı hallederiz diye oraya
gitmiştik.
Neyse
eve geldik, poşetin içindekileri boşaltıyorum. Veet’i elime alınca çok hafif
geldi. Kutuyu açtım baktım ki ne göreyim! İçinde kullanılmış ve bitirilmiş bir
tüp duruyor. Şoke oldum. İlk kez böyle bir olayla karşılaşıyorum ve bir insanın
bunu yapabileceğini kırk yıl düşünsem aklıma getiremezdim. Adamın ya da kadının
biri evde kullanıp bitirdiği kremi markete getirmiş. Kutunun içinden yenisini
almış ve kimse anlamasın diye bitik tüpü kutunun içine koymuş L Güler misin
ağlar mısın? Migros bize uzak olduğu için ve belki görevliler bize inanmaz diye
Migros’a tekrar gitmedik. Böylece 20 küsur liramız uçtu gitti.
“Dolandırıldım
dediğin bu muydu? 20 lira için mi bunu yazdın?” demeyin arkadaşlar. İnsan böyle
boş yere para kaybedince 5 lira da olsa üzülüyor ve buna neden olan kişiye için
için kızıyor.
Ben
bundan sonra bütün kremlerin kutusunu açıp, içi dolu mu diye bakmaz mıyım?
Bakarım. Size de aynısını yapmanızı öneriyorum. Bu ülkede kandırılmamak için
gözünüzü 4 değil 44 açmanız gerekiyor. Şimdilik hoşça kalın. Görüşmek
üzere.
27 Ağustos 2015 Perşembe
AŞKIN 40 KURALINI KİM YAZDI?
Hepiniz
Elif Şafak’ın Aşk isimli kitabını duymuşsunuzdur. Bir ara çok popülerdi. Çok
okunanlar listesinin zirvesine çıkmış, pembe
kapaklı kitabı okumaktan utanan erkekler için gri kapaklı Aşk bastırılmıştı J Özellikle
bu kitaptan sonra ülkemizde Mevlana ve Şems hayranlığı tavan yapmış, ikisiyle
ilgili kitapların basımında ve satışında patlama yaşanmıştı.
Ben
de o dönemlerde Aşk kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Hatta blogumda hoşuma
giden cümleleri yazmıştım. ( Buradan okuyabilirsiniz) Okumadıysanız eğer tavsiye
edebileceğim bir kitap.
İşte
bu kitapta- okuyanlar bilir- Şems, Mevlana’ya 40 kuraldan bahseder. Hayatla
ilgili, yol gösterici kurallardır bunlar ve Elif Şafak’ın hayal ürünüdür ama
kitapta Şems’in ağzından dökülen bu kuralları birçok okur gerçekten Şems’in
söylediğini zanneder. Oysa bu kuralları Elif Şafak , tabii ki Şems’in ve
Mevlana’nın öğretilerinden yola çıkarak, kendisi yazmıştır ve bunu birçok
röportajında söylemiştir.
Bu
konuyla ilgili yazmamın sebebi geçen gün İnstagram’daki bir kullanıcıyla
tartışmam. Biri “Şems’in 40 kuralında dediği gibi…” diyerek o kurallardan
birini yazmış. Ben de o paylaşımın altına bu sözleri Elif Şafak’ın yazdığını
yazdım. Sonra başka bir kullanıcı bunların Şems’in sözleri olduğunu yazmış.
Böyle yazınca tereddüt ettim. Google’dan Elif Şafak’ın röportajlarını aradım
ve yanılmıyordum. Yazar bunları kendisinin uydurduğunu söylüyordu. O
kullanıcıya Google’da arama yaparsa gerçeği öğrenebileceğini yazdım. O da bana
“Gayet eminim, onlar Şems’in sözleri.” Yazarak 40 kuralın yazılı olduğu bir
form sitesinin linkini gönderdi. Bunun üzerine tartışma bitsin diye üşenmedim,
Elif Şafak’ın röportajını bulup bu konuyla ilgili yaptığı açıklama denk gelecek
şekilde paylaştım. O arkadaş yazarın kendisinden bu açıklamayı duyunca artık
inanmıştır diye düşünüyorum çünkü başka bir şey yazmadı. İşte o video:
Konuyla ilgili 7.45'ten itibaren konuşuyor.
Maalesef
ellerinde her türlü imkân olmasına rağmen araştırma yapmayan bir nesil
yetişiyor. Ben bildiğimden emin olmama rağmen farklı bir düşünce duyunca
tereddüt edip araştırıyorum, karşı taraf basit bir Google araştırması sonucu
öğrenebileceği bir açıklamaya ulaşamıyor ve yanlış bilgiden “Doğruluğundan
eminim.” diye bahsediyor. İşin kötü tarafı biz o kuralları kimin yazdığını
tartışırken bana kendi tezinin haklılığını ispatlamak için gönderdiği sayfada sadece
40 kural yazılı. Biz o kuralların ne olduğunu tartışmıyoruz ki.
Lütfen
arkadaşlar her zaman en doğrusunu bildiğimizi düşünmeyelim ve her duyduğumuza
inanmayalım. Şüpheye düşmek bazen iyidir, bizi gerçeğe ulaştırır.
Bu
arada şu meşhur 40 kuralı da buraya koyalım da merak edenler varsa okusun.
Dediğim
gibi Aşk çok güzel bir kitaptır, okumanızı tavsiye ederim. Şimdilik hoşça
kalın, görüşmek üzere.
20 Ağustos 2015 Perşembe
FİLM MEYDAN OKUMASI FİNAL
Herkese
merhaba. Bugün film meydan okumasını bitiriyorum. Bundan sonra da kitap meydan
okumasını bitireceğim. Artık hayatımda yarım kalan bir şey olsun istemiyorum.
Yavaş yavaş yapılacaklar listemi temize çekeceğim inşallah. Bu da bir başlangıç
olsun.
17.Geçen
sene izlediğiniz en iyi film hangisiydi?
X-Men
Geçmiş Günler Gelecek: Büyük bir X-Men hayranıyım ben. Çocukken de çizgi filmini
bayıla bayıla izlerdim. Filmlerini de severek izledim ama karakterlerin gençlik
hallerinin anlatıldığı X-Men Birinci Sınıf filmini diğer filmlere oranla daha
çok sevmiştim.
X-Men
Geçmiş Günler Gelecek filminde ise hem X-Men kahramanlarını hem de onların
gençlik hallerini izliyoruz. Bu da filmden aldığımız zevki katlıyor. En azından
bana öyle oldu. Özellikle çok sevdiğim üç erkek oyuncuyu aynı sahnelerde
izlemek benim için büyük bir zevkti J
Bir
de filmden güzel bir sahne koyalım buraya.
Siz
de eğer hâlâ izlemediyseniz X-Men serisini mutlaka izlemenizi öneriyorum.
Serinin son filmi X-Men: Apocalypse Amerika’da 2016 yılının mayıs ayında
gösterime girecekmiş. O zamana kadar beş X-Men filmini izleyerek siz de bu
dünyanın bir parçası olabilirsiniz.
18.Sizi
hayal kırıklığına uğratan bir film seçin.
Hobbit
– Beklenmedik Yolculuk: Yüzüklerin Efendisi filmlerini çok seviyorum (Bende
kitabı da var ama maalesef henüz okumadım). Bu yüzden Hobbit kitabının da filme
çekileceğini duyduğumda çok heyecanlanmıştım ama Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi
arasında şöyle bir fark var. Yüzüklerin Efendisi üç kitaplık bir seri, Hobbit
ise tek kitap. Üstelik bir çocuk kitabı. Bu kitaptan üç film (toplam 474 dakika
yani neredeyse 8 saat) çıkarmaya çalışınca Yüzüklerin Efendisi gibi dolu bir
film değil boş sahnelerle uzatılmaya çalışılmış bir film çıkmış ortaya.
Özellikle serinin ilk filmi Beklenmedik Yolculuk bende ciddi bir hayal
kırıklığı yaratmıştı. Filmin yarısı gereksiz sahnelerden oluşuyor. Zaten filmi
tek seferde değil iki oturumda bitirebilmiştim çünkü filmi izlerken uykum gelmişti
L
19.Favori
aktörünüz?
Sorunun
cevabını ayrı bir post olarak yazdım. Buradan okuyabilirsiniz.
20.Favori
aktristiniz?
Sorunun
cevabını ayrı bir post olarak yazdım. Buradan okuyabilirsiniz.
21.Sizce en
çok abartılan film hangisi?
Siyah
Kuğu filmi güzel bir filmdi ama bence bazılarının iddia ettiği gibi bir
başyapıt değil. Natalie Portman’ın müthiş oyunculuğu ve filmin sonundaki
etkileyici bale sahnelerinin dışında filmde çok övülecek bir şey göremedim ben.
22.Sizce en
az kıymeti bilinmiş film hangisi?
The
Fall: Türkçeye çevrilen adıyla Düşüş filmini eşimin tavsiyesiyle izlemiş ve çok
beğenmiştim. Müziği, senaryosu ve oyunculukları mükemmel. Lee Pace’i bu filmde
tanıdım ve o günden beri hayranıyım. Şimdi onun olduğu her projeyi izlemeye
çalışıyorum. Ayrıca filmde dünyanın en sevimli çocuk oyuncusu da var ama
maalesef o, bu filmden başka bir filmde oynamamış.
Filmde
çok güzel mekanlar kullanılıyor. Filmi izlerken “Adamlar dekoru ne kadar
gerçekçi yapmış.” diye izledim ama sonradan öğrendim ki filmde kullanılan bütün
mekanlar gerçekmiş. Filmi 4 yılda 28 ülkede çekmişler. Dünyada ne kadar güzel
ve ilginç yerler var. Maalesef birçoğunu göremeden ölüp gideceğiz.
Sizi
filmin çok sevdiğim müziğiyle baş başa bırakıyorum ve The Fall’u izlemenizi
şiddetle tavsiye ediyorum. Filmde hiçbir uygunsuz sahne olmadığı için aileniz
veya arkadaşlarınızla birlikte izlemeniz için ideal. İyi seyirler J
23.En
sevdiğiniz film kahramanı hangisiydi?
Truva
filmindeki Hektor. Eric bana hayranlığım da o filmi izlememle başlamıştı.
Herkes Brad Pitt ve Orlando Bloom’u tanır ve severken Eric Bana Hektor rolüyle
ikisini de gölgede bırakmıştı. Hektor’a aşık olmuş ve öldüğü sahnede ağlamıştım.
24.Favori
belgeseliniz?
Maalesef
fazla belgesel izlemiyorum. Bu yüzden bu soruda çok düşündüm. En sevdiğimi geç
izlediğim bir belgeselin adını bile hatırlayamadım ama sonradan aklıma Mustafa
geldi. Can Dündar’ın Atatürk’ün hayatını anlattığı bu belgeseli sinemada
izlemiş ve birçok yerinde ağlayacak kadar çok etkilenmiştim. O zamanlar
belgeselin Atatürk’ü kötü gösterdiği söyleniyordu ama ben Atatürk’ü bir insan
olarak gösterdiği için Mustafa’yı sevmiştim.
25.Kimsenin
seveceğinizi zannetmediği ama sevdiğiniz bir film seçin.
Başka
biri değil ama ben İp Man’i seveceğimi sanmıyordum. Başroldeki adam bir kung fu
ustası olduğu için filmin basit bir dövüş filmi olduğunu sanıyordum. Filmin
başından sonuna dek dövüşeceklerini sandığım için de ben bu filmi sevmem diye
düşünmüştüm. İmdb’nin en iyi 250 film listesinde olduğu için merak edip izledim
İp Man’i ve çok beğendim. Bir dövüş filminin çok ötesinde, etkileyici bir
filmdi. Bir de filmin gerçek bir hayattan sinemaya aktarıldığını öğrenince daha
da etkilendim. Başrolde yer alan adam Bruce Lee’nin de hocalığını yapan Yip
Man’miş. Çok etkileyici bir karakter Yip Man. Filmin devam filmleri de varmış
ama izleyen arkadaşlardan öğrendiğime göre devam filmleri o kadar iyi değilmiş.
Ben de bu yüzden filmin etkisini kaybetmemek için devam filmlerini izlememeye
karar verdim.
26.Kirli
zevkiniz olarak nitelendireceğiniz bir film seçin.
Kirli
zevk derken romantik filmler mi kast ediliyor bilmiyorum. Ben öyle anladığım
için bu soruya Tatil cevabını vereceğim. Tatil filminde Cameron Diaz ve Jude
Law gibi seksi bir çiftle, Kate Winslet ve Jack Black gibi sevimli bir çifti
aynı filmde izleme şansına sahip oluyorsunuz. Güzel mekanlar ve eğlenceli bir
senaryo da olunca Tatil mükemmel bir “Kendini iyi hisset” filmi olmuş. Her
canınız sıkıldığında izleyip umut dolacağınız bir film. Tabii tam tersi “Benim
neden böyle bir hayatım yok.” diye bunalıma da girebilirsiniz J
Filmin
afişi de çok güzel. İmkanım olsa çerçeveletip duvarıma asardım bu dört güzel
insanın fotoğrafını. Önünden gelip geçerken bakar ve mutlu olurdum.
27.En
sevdiğiniz klasik film hangisi?
Baba
klasik kelimesinin sözlük anlamı bence. Bazı kız arkadaşlarım bu mafya filmini
neden bu kadar çok sevdiğimi anlamadıklarını söylüyorlar ama Baba mafya
filminden çok bir aile ve güç filmidir bence.
Filmin
müziği de kendi alanında bir klasiktir. Lise 3’te ilk cep telefonum Nokia
3310’u aldığımda yüklediğim 100 kontörün 16’sını Baba filminin melodisini satın
almak için kullanmıştım ve beş sene boyunca telefonum Baba müziğiyle çalmıştı.
Hatta üniversitede, yurtta aynı odada kaldığım arkadaşlarım “Şule şu melodini
değiştir artık. Telefonun çalınca korkuyoruz.” dediklerinde bile
değiştirmemiştim J
Sırf
Al Pacino’yu biz sinemaseverlere tanıttığı için bile Baba mükemmel bir filmdir.
İzleyin, izlettirin.
28.En güzel
film müzikleri hangisindeydi?
Sorunun
cevabını ayrı bir post olarak yazacağım.
29.Bir
konuda fikrinizin değişmesine yol açan film hangisi?
12
Kızgın Adam benim ve/veya bizlerin bazen ne kadar ön yargılı olduğumuzu, bir
noktada karar vermişsek algılarımızı kapattığımızı ve bazen bir şeye takılıp
kaldığımızı anlatması açısından etkileyici bir filmdi.
Bir
de güzel bir film çekmek için çok para harcanmasına gerek olmadığını gösterdi
bana. 12 adamı bir odada mükemmel bir senaryoyla oynatırsan da güzel bir film
elde edebilirmişsin.
Ben
filmi izlemeden önce “12 adam bir odada konuşuyorlar. Bütün film böyle mi
geçiyor? sıkıcıdır o zaman.” demiştim. Bakınız: birinci ve ikinci paragraf.
30.En
sevdiğiniz film hangisi?
Sorunun
cevabını ayrı bir post olarak yazacağım.
Sanırım
blogdaki en uzun yazım bu oldu J Buraya kadar zahmet edip
okuduysanız çok teşekkür ederim. Lütfen yorum yazın, size ayrıca uzun uzun
teşekkür etmek isterim J Şimdilik hoşça kalın, görüşmek üzere.
18 Ağustos 2015 Salı
EN SEVDİĞİM AKTRİSTLER
20. Gün sorusu: Favori Aktristiniz?
Film meydan okumasının bugünkü sorusuna cevabım Emma Stone. Emma Stone'u hem çok güzel, seksi, sevimli hem de çok yetenekli buluyorum. Onu izlemek benim için büyük bir zevk. Bütün filmlerini izlemeye çalışıyorum. Özellikle Easy-A, Çılgın Aptal Aşk ve Zombieland'da çok iyiydi.
Diğer sevdiğim aktristlerin de fotoğrafını koyuyorum.
Film meydan okumasının bugünkü sorusuna cevabım Emma Stone. Emma Stone'u hem çok güzel, seksi, sevimli hem de çok yetenekli buluyorum. Onu izlemek benim için büyük bir zevk. Bütün filmlerini izlemeye çalışıyorum. Özellikle Easy-A, Çılgın Aptal Aşk ve Zombieland'da çok iyiydi.
Diğer sevdiğim aktristlerin de fotoğrafını koyuyorum.
ANGELİNA JOLİE
EMMA WATSON
CAMERON DİAZ
HELEN MİRREN
MERYL STREEP
JENNİFER ANİSTON
JENNİFER CONNELLY
JENNİFER GARNER(EVET JENNİFER'LARI SEVİYORUM :-)
JESSİCA ALBA
NATALİE PORTMAN
12 Ağustos 2015 Çarşamba
EN SEVDİĞİM AKTÖRLER (Film Meydan Okuması #19)
Herkese
merhaba. Bir zamanlar bir film meydan okuması vardı. Araya başka yazılar
girince öyle kaldı. Benim gönlüm eksik kalmasına razı gelmedi, kaldığım yerden
devam etmeye karar verdim. Hem uzun zamandır filmler hakkında bir şey
yazmadığımı fark ettim. Biraz da filmlerin dünyasına girelim. Kaldığım yerden
devam ediyorum (Meydan okumanın diğer sorularını ve verdiğim cevapları okumak
için tıklayabilirsiniz).
19.Favori
aktörünüz?
Bu
soruya iki aktörü yazarak cevap vermek istiyorum:
Şener
Şen: Bence Türkiye’nin değil dünyanın en iyi oyuncularından biri. Onu sadece
bizim tanımamız ve bizim izlememiz bence diğer ülkelerdeki insanlara büyük
haksızlık. Keşke daha çok film çekse ve biz onu doya doya izleyebilsek.
Ölmesinden en çok korktuğum ünlü. Allah ona uzun ömürler versin.
Al
Pacino: Sadece Baba filminde oynasaydı da severdim onu ama o, bir filmle
yetinmeyip onlarca güzel filmde oynadı Sürekli karşılaştırıldığı Robert De Niro’dan
çok daha iyi. Son zamanlarda çok iyi filmlerde yer almasa da benim için
Hollyood’un en yetenekli aktörü.
Diğer
sevdiğim aktörlerin de fotoğraflarını koyuyorum.
BRAD PİTT
EDWARD NORTON
ANDREW GARFİELD
ERİC BANA
EWAN MCGREGOR
HUGH JACKMAN
JAMES MCAVOY
JESSE EİSENBERG
JUSTİN TİMBERLAKE
LEE PACE
MARK RUFFALO
MİCHAEL FASSBENDER
11 Ağustos 2015 Salı
BLOG DÜNYASI HAKKINDA (MİMLENDİM #3 )
Yine
bir mimle karşınızdayım. Sevgili Yusuf Arslan beni mimlemiş. Bu sefer konumuz
blog ve bloggerlik. O zaman soruları cevaplandırmaya başlayalım.
1.Blogger
denilince aklınıza gelen 3 şey?
Yazmak:
Yazmanın beni ne kadar mutlu ettiğini blog yazmaya başladıktan sonra fark
ettim.
Blog
okumak: En az yazmak kadar, hatta bazen daha çok, blog okumayı da seviyorum.
Hele bir de ilgimi çeken bir konuda yazılmış güzel bir yazıysa.
Yorumlaşmak:
Bloguma yorum yazılması beni çok mutlu ediyor. Ben de 24 saat içinde yapılan
yoruma cevap yazmaya çalışıyorum. Yorum almanın, yazıyı yazan kişiyi ne kadar
mutlu ettiğini bildiğim için ben de okuduğum yazılara yorum yazıyorum. Hatta
bazen takip etmediğim bir blogda okuduğum yazıya bile yorum bırakıyorum. Yorumlaşmak
güzeldir. Lütfen daha çok yorum yazalım birbirimize J
2.Kişisel
bloglar mı yoksa gezi, güzellik ve moda bloglarını mı tercih ediyorsunuz?
Genellikle
kitap, film ve dizi bloglarını tercih ediyorum çünkü bunlar ilgi alanıma
giriyor. Birkaç tane de bakım ve kozmetik blogunu takip ediyorum çünkü bunlar
da hiç ilgi alanıma girmiyor J Onların sayesinde bir şeyler
öğrenmeye çalışıyorum ve öğreniyorum da.
3.Blogger
olmanızda etkili olan en önemli şey nedir?
Okuduğum
kitapları ve izlediğim dizileri, filmleri hem unutmamak için not almak hem de insanlara
anlatmak için blog açtım. Sonra blogun içeriğini genişletip her konu hakkında
yazmaya başladım.
4.Örnek
aldığınız bloggerlar var mı?
Örnek
aldığım bloggeri değil de örnek aldığım blogger davranışlarını yazayım:
1.Yoğun
olsa bile bloguna düzenli olarak yazı yazanlar.
2.Uzun
bir süredir blog yazanlar (Ben henüz 1,5
yıldır blog yazıyorum. Umarım daha uzun yıllar yazabilirim).
3.Uzun
yazsalar bile kendilerini okutanlar (Ben de bazen uzun yazıyorum ama
okutabiliyor muyum bilmiyorum).
4.Güzel
fotoğraflar çekip bunları blogundan paylaşan bloggerlar. Fotoğraf konusunda çok
yeteneksizim.
5.Takipçilerini
sadece yazılarıyla kazananlar (Ben maalesef bu gruba giremiyorum).
5.
Şu anki mesleğiniz nedir veya hangi mesleği seçeceksiniz?
Türkçe
öğretmeniyim. Bu mesleğe yazarlık ve yayın evi çalışanı sıfatlarını da eklemek
istiyorum.
6.
En sevdiğin blogger arkadaşlarını yazmanı istesem.
99
blogu takip ediyormuşum. Bunların arasından en çok ziyaret ettiğim ve en çok
etkileşimde olduğum 10 tanesini yazayım:
Gökhan Uzundere: Kendisi kardeşim olur. Henüz blog yazmada yeni ama ısındıkça çok iyi
olacağını biliyorum.
Sebra Gündoğdu: Kendisi 14 yıllık arkadaşım olur. Bir aylık tatilden sonra bloguna
döndü ve yeni yazılar paylaşmaya başladı. Onu okumak her zaman çok zevkli.
Kafası Karışık Blog: Hem okuduğu kitapları hem de hayatında olan komik olayları
yazıyor. Takip etmenizi öneririm.
Kahve Yanı: Hem kitap hem de bakım blogu açacak ve ikisini de hakkını verecek kadar
başarılı bir arkadaşım. Ben daha çok kitap yanıyla ilgileniyorum ama siz iki
bloguna da bir göz atın.
Kitap Cumhuriyetim: Sadece kitap yorumu değil edebiyat dünyasından en yeni haberleri
de bu blogda bulabilirsiniz.
Sade ve Derin: Sanırım blog dünyasında onu tanımayan yok. Yeni kardeşlerine hemen
kucak açan Deep bu aralar 3. Kitabını çıkardı. Darısı başıma diyorum J
Yusuf Arslan: Beni bu mimde mimleyen arkadaşımın sayfasında güzel gezi yazıları
bulabilirsiniz.
Kozmetik Psikolojisi: En çok faydalandığım kozmetik bloglarından biri. Sayesinde yeni
ürünler keşfediyorum.
Dilek Eren: İkimizin de katıldığı Karadeniz turu sonrası keşfettiğim arkadaşım.
Önümüzdeki günlerde bir Karadeniz yazısı yazacağım ama siz Karadeniz’i önce bir
ondan okuyun. Büyük ihtimalle ben onun kadar iyi yazamayacağım.
Aile Albümü: Bu arkadaş da gezdiği yerleri yazıyor blogunda. Yeni yerler keşfetmek
için okuyabilirsiniz. Hem bu aralar bir çekilişi var blogunda, ona da
katılabilirsiniz.
Evet,
bir mimin daha sonuna geldik. Bu 10 arkadaşımın arasında bu mimi yapmayanlar varsa
onları mimliyorum. Yeni yazıda görüşmek üzere, şimdilik hoşça kalın.
9 Ağustos 2015 Pazar
İMZALI KİTAPLARIM
Sanırım
sahip olduğum en değerli eşyalar yazarlarından imzalı kitaplarım. Kitap
fuarlarını en çok, sevdiğim yazarlara kitap imzalatabildiğim için seviyorum.
Dört yıldır şehir dışında yaşadığım için uzak kaldığım Adana Kitap Fuarı’nı bir
aksilik olmadıkça kaçırmam artık. Şimdiden heyecanlanıyorum.
Kitaplığımda
8 farklı yazardan 10 imzalı kitap var. Bu kitaplar hangileri ve hikâyeleri ne
bir bakalım mı?
1.Nazan
Bekiroğlu: Nazan Bekiroğlu benim üniversiteden hocamdı. Maalesef onu
üniversiteye gidene kadar duymamıştım. Meğer çok değerli bir yazardan edebiyat
dersleri alacak kadar şanslıymışım. Çok kültürlü ve kibar bir insandı Nazan
Hoca. Onun zarafetine hayrandım. Bir genç kız kadar inceydi. Hatta bir ara onu
öğrencilerin arasındayken seçememiştim J
Nazan
Hoca’ya 2006 yılında (ben üniversite 3. sınıftayken) Mor Mürekkep ve Cümle
Kapısı kitaplarını, 2007 yılında da (ben üniversite 4. sınıftayken) Yusuf ile
Züleyha kitabını imzalatmışım. Ben ona ulaşabildiğim için şanslıydım. Keşke
hocam farklı şehirlerdeki etkinliklere katılsa ve okuyucularıyla buluşsa.
Herkesin onu tanımasını isterdim.
2.İskender
Pala: Maalesef İskender Pala benim parasız zamanımda gelmişti. Ben de yazarın
en ucuz, dolayısıyla en ince, kitabını alıp imzalatmıştım ama bu tercihimden
pişman olmadım. Leyla ile Mecnun hikâyesini bir de ondan dinlemek güzeldi. Bu
arada İskender Pala arkadaşım Sebra Gündoğdu’nun korsan kitabını imzalayacak
kadar kibardı J
3.Ahmet
Ümit: İşte en sevdiğim yazar. Ahmet Ümit’i ilk gördüğümde bir süre yanına
gidememiştim. Kendimi psikolojik olarak hazırlamam gerekiyordu J Yanına
gittiğimde ise evden getirdiğim üç kitabını çantamdan çıkarmaya utandığım için
oradan bir kitabını alıp imzalatmıştım J Hatta bir
kitap da Sebra için imzalatmıştım. Bana çok kibar davranmış ve benimle sohbet
etmişti. Benim için unutulmaz bir anı oldu bu.
4.Canan
Tan: Canan Tan’ı o zamana kadar hiç okumamıştım. Piraye kitabı çok meşhurdu,
ben de hem yazarına da imzalatırım deyip kitabı aldım. O günden sonra da
yazarın birçok kitabını okudum ama yazdıklarını çok basit bulduğum için
beğenmedim.
5.Gülten
Dayıoğlu: Gülten Dayıoğlu’nu da o zamana kadar okumamıştım. Evet, Gülten
Dayıoğlu’nu hiç okumadan çocukluktan çıktım. Maalesef yazarın hangi kitabının
iyi olduğunu bilmediğimden gözüme ilişen ilk kitabı imzalattım. Şimdi tercih
hakkım olsa Mo’nun Gizemi kitabını tercih ederdim.
6.İpek
Çalışlar: Size bir şey itiraf edeyim mi? İpek Çalışlar’ın kitabı imzalarken
yazdığı notu ben 4 senedir anlayamıyordum. Blog için fotoğrafını çekerken anladım.
“Keyifli okumalar.” Yazıyor J Bu arada o dönem yazarın Latife
Tekin ve Halide Edib Adıvar kitaplarını büyülenerek okumuştum ama maalesef
yazar bu kitaplardan sonra yeni bir kitap yazmadı. Halbuki tarihte daha nice
önemli kadınlar var. Keşke yazmaya devam etse. Kendisi iki kitabıyla en
sevdiğim biyografi yazarı olmuştu.
7.
Aydın Boysan: Hayran olduğum ve onun gibi yaşlanmak istediğim Aydın Boysan’a da
kitabını imzalatmıştım. Söyleşisine de katılmıştım. Hatta defalarca gittiğim
kitap fuarında katıldığım tek söyleşi Aydın Boysan’ın söyleşisiydi. 90 yaşında
olmasına rağmen(Ben onunla tanıştığımda 90 yaşındaydı, şimdi 94 yaşındaymış)
hayat dolu, neşeli ve çok kültürlü bir adam Aydın Boysan. Onu dinlerken keşke
bu adam benim dedem falan olsaydı da onunla daha çok vakit geçirebilseydim diye
düşündüm. Siz de onun engin bilgilerinden yararlanmak isterseniz herhangi bir
kitabını alın ve okuyun. Piyasada birçok kitabı var zaten. Hepsi de birbirinden
güzel.
Son
olarak Muzaffer İzgü’den İçimde Çiçekler Açarken kitabım da yazarından imzalı
ama o kitabım kardeşimde olduğu için maalesef onun fotoğrafını yükleyemiyorum.
Kitap elime geçince kitabın bir fotoğrafını buraya eklerim artık. İçimde
Çiçekler Açarken güzel bir gençlik kitabıydı ama ben size Muzaffer İzgü’den
Zıkkımın Kökü kitabını şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabı okurken attığım
kahkahalar çevremdeki herkesin dikkatini çekmişti. Sanırım beni en çok güldüren
kitaptı. Canınız sıkkınsa ve sizi güldürecek bir kitap okumak istiyorsanız
tercihiniz Zıkkımın kökü olsun, pişman olmazsınız.
Evet,
imzalı kitaplarım bunlardı. Her yıl bu kitapların sayısını biraz daha
arttırmayı düşünüyorum. Şimdi sabırsızlıkla ocak ayını bekliyorum. Adana Kitap
Fuarı’nda saatler harcamayı planlıyorum. Hatta size de gün be gün yayın
yapabilirim. Sadece 4 ay kaldı J Şimdilik hoşça kalın. Görüşmek
üzere.