SUNAY AKIN – İSTANBUL’UN NAZIM PLANI

Blogumu düzenli takip edenlerin bildiği gibi normalde okuduğum kitapları ayda bir toplu olarak yazarım ama bu kitaptan o kadar çok alıntı yazdım ki diğer kitaplarla birleşince çok uzun bir yazı olacaktı. Ben de ayrı yazmaya karar verdim.

Sunay Akın’dan daha önce sadece Bir Çift Ayakkabı kitabını okumuştum (Kitapla ilgili yorumumu buradan okuyabilirsiniz). Kitapta ayakkabılarla ilgili farklı dönemlerden, milletlerden ve kişilerden ilginç anılar anlatılıyordu. Kitabı severek okumuştum. İstanbul’un Nazım Planı’nda ise Nazım Hikmet, şairler, Kız Kulesi ve İstanbul’la ilgili güzel yazılar okuyoruz.

Kitap okuyamadığım bir dönemde başlamıştım İstanbul’un Nazım Planı’na çünkü kitabı severek ve hızlı bir biçimde okuyacağımı düşündüm. Yanılmadığıma sevindim. Kitabın akıcılığı sayesinde kısa sürede bitirdiğim ve hep yüzümde  bir gülümseme ile okuduğum bir kitap oldu İstanbul’un Nazım Planı ama siz başka kitaplar okurken günde birkaç yazı okuyarak da okuyabilirsiniz bu kitabı. Ben Sunay Akın’ın bendeki son kitabı olan Tuncay Terzihanesi’ni o şekilde okumayı planlıyorum.

Eğer henüz Sunay Akın okumamışsanız herhangi bir kitabından başlayabilirsiniz. Büyük ihtimalle bir kitabını okuduktan sonra hepsini okumak isteyeceksiniz.

NOT: Bu kitabı ve diğer Sunay Akın kitaplarımı iki sene önce D&R indirimden 10 liraya almıştım. O zaman ucuz kitap buldum sevinciyle atlamış ve hepsini almıştım ama kitabın etiket fiyatı zaten 12 liraymış. İnternette 8,5 liraya alabilirmişim. Bu yüzden siz siz olun internetteki fiyatlarına bakmadan kitap almayın. İndirimli aldım diye sevinirken kazık yiyebilirsiniz. :-) 

Altını Çizdiklerim: 1. “Nazım’ın kadınlara düşkün olduğu söylenir. Oysa, bütün kadınlar Nazım’a düşkündü.” Abidin Dino’nun eşi Güzin Hanım

2. Kadından şair olamayacağını iddia edenler ilk aşk şiirinin bir kadın tarafından yazıldığını elbette bilmezler.

3. “Sümerlerden bu yana şiir yazılıyormuş.

Bakıyorum dünyanın hâline, yazılmasa da olurmuş.” Süreyya Berfe

4. “İyi bağlanmış bir kravat, hayata atılan ilk ciddi adımdır.” Oscar Wilde

5. “Tren geldi İS dedi, demir düştü TAN dedi, kız iğneyi kaybetti, annesi ona BUL dedi.” Cevabı İstanbul olan bir bilmece.

6. İstanbul’un ilk belediye başkanı Fatih Sultan Mehmet zamanında Hızır Bey’dir ve Nasrettin Hoca’nın torunudur.

7. İETT’nin açılımı “İstanbul Elektrik Tramvay Tünel”dir ama halk dilinde anlamı şudur: “İneklik etme taksi tut.”

8. “İnek gözlü desem bir kadına

Hakaret sayar bunu, gücenir

Oysa o mahzun bakışlı gözleri ineklerin

O iri gözleri nasıl da güzeldir.” Ataol Behramoğlu

9. Mazhar Osman günün birinde Neyzen Tevfik’i elinde rakı şişesiyle köprüde görür:

-Yahu böyle elinde şişeyle nereye gidiyorsun Tevfik?

- Çallı İbrahim’e.

-Elindeki ne?

-Kiloluk rakı.

-Böyle kiloyla rakı içmeye utanmıyor musun?

-Hepsi benim değil, yarısı Çallı’nın.

-Kendi payını dök öyleyse.

-Dökemem, benim payım şişenin altında.

10. Ülke sorunlarının geleceği konusunda görüş belirten bir sanatçı ya da bilim adamı kendini dört duvar arasında bulup para cezasına çarptırılırken politikacıların danıştığı medyumlar ortalıkta cirit atıp para kazanıyorlar. Böyle ülke olur mu?

11. “Ne gam kalırdı / Ne kasavet / Bir de simit ağacı olaydı / Bizim sayılırdı saadet.” Orhon Murat Arıburnu

12. Orhan Veli, Yaprak adlı düşünce gazetesini çıkarıp İstanbul sokaklarında satabilmek için soğuk bir kış günü paltosunu satacaktır.

13. “Bayanlara baylara / Kafası olanlara / Bir de kitapsızlara / Ben kitap satıyorum.” Halim Şefik kitap satarken.

14. Anımsar mısın bilmem / Yağmurun bardaktan / Boşanırcasına yağdığı o günü / Hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza / Dudaklarımla hesaplamıştım / Yüz ölçümünü.

15. Arapça “Şems” güneş demektir. “İyye” ise dişilik ekidir. Yani, yağmurlu havalarda altına sığındığımız şemsiye aslında “Güneşlik” anlamına gelmektedir.

16. Mustang araba markasıdır ve “vahşi at” anlamına gelmektedir (Mustang filmini duymuş ve ne demek olduğunu merak etmiştim. Tesadüf eseri bu kitaptan öğrendim).

17. “Bizim avludan mı kalkacak cenazem?

Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan?

Asansöre sığmaz tabut,

Merdivenlerse daracık.” Nazım Hikmet

18. “Futbol maçı denilen şey dört bir yanında binlerce insanın toplandığı bir meydanda yapılıyor. Meydana, teker teker saydım, yirmi iki delikanlı çıkarılıyor. On birinin üstünde sarı kırmızı yollu yollu gömlekler, öteki on birindeyse lacivert sarı fanilalar ama yirmi ikisi de kısa pantolonlu ve kocaman ayakkabılı.” Nazım Hikmet 1936 yılında ilk kez izlediği futbol maçını anlatıyor.

19. “Havaya bile ateş etmeyin / Olur a, bir kuş geçiyordur üstünüzden / ya da Hezarfen Ahmet Çelebi.” Akgün Akova

20. Eyfel Kulesi’nin yapımına karşı olarak en sert çıkışları yapan Guy de Maupassant, her gün kulenin birinci katındaki kafeteryasında görünür. Kendine beğenmediği kulede ne işi olduğunu soranlara verdiği yanıt en az Eyfel kadar ünlenir: “Paris’te bu lanet yapının gözükmediği tek yer burası.”

21. Deniz Harp Okulu’nda öğrenci olan Nazım Hikmet kız kardeşinin kedisi için yazdığı şiiri tarih öğretmeni Yahya Kemal’e uzatır. Yahya Kemal şiiri okuduktan sonra iyi olup olmadığına karar vermek için kediyi görmesi gerektiğini söyler. Yahya Kemal kediyi gördükten sonra şunları söyler Nazım Hikmet’e: “Sen bu pis, uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsan şair olacaksın.”

22. “Öyle sanıyorum ki Orhan Veli bizim en güzel şairlerimizden biri. Çok genç öldü, yazık oldu. Ama ölümsüz…” Nazım Hikmet 36 yaşında ölen Orhan Veli hakkında.