MART AYINDA OKUDUKLARIM (2017)

Bloga yazma hızım, kitap okuma hızıma yetişemeyince kitapları okuduktan aylar sonra yorumluyorum ama azmettim, kararlıyım mayıs bitmeden şimdiye kadar okuduğum bütün kitapların yorumunu gireceğim bloguma. Şimdi mart ayında okuduklarımı yazma vakti.

Mart ayında 13 kitap okumuşum. Neler okumuşum bakalım:

JULİA QUİNN - BİZ EVLENİYORUZ

Julia Quinn’in romantik kitaplarını okumayı sevdiğimi blogumu düzenli takip edenler biliyor. Yazarın en meşhur ve en çok okunan serisi Bridgerton serisinin son kitabı Biz Evleniyoruz’u mart ayında okudum. Serinin diğer kitaplarına nazaran çok beğendiğim bir kitap olmadı maalesef. Yazardan çok daha güzel kitaplar okumuşluğum var. Yine de seriye yakışan bir son olduğunu söylemeliyim.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Bir kraliçe gibi davran, belki öyleymişsin gibi davranırlar.

2. Artık kapalı imalarda bulunmuyor oluşum ne güzel. Erkeklerin açık açık dile getirilmedikçe hiçbir şeyi fark etmediklerini anlamıştım zaten.

JEAN GİONO - AĞAÇ DİKEN ADAM

Bu kitabı sevgili Esseve Rin’in blogunda görmüştüm. Onun yorumundan nasıl etkilendiysem kitabı okul kütüphanesinde görür görmez “Bu o kitap.” dedim ve aldım J İncecik ama çok şey anlatan, bir saat bile olmadan biten ama akıldan uzun süre çıkmayan bir kitap bu. Özellikle çocukların okuması gerektiğini düşünüyorum. Eğer ilköğretim çağında bir çocuğa kitap hediye edecekseniz Ağaç Diken Adam mükemmel bir tercih. Tabii benim gibi genç/orta yaşlılar da beğeniyle okuyabilirler.

Kitabın sonunda anlatılanların tamamen hayal ürünü olduğu yazılsa da ben dünyada, kitapta anlatılan insanlar gibilerinin yaşadığına inanıyorum.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Bir insanın kişiliğinin gerçekten olağanüstü yönlerini anlayabilmek için eylemlerini uzun yıllar boyunca izleyebilme şansına sahip olmak gerekir. Kişinin eylemleri bencillikten tamamıyla arınmışsa, onu eyleme yönlendiren itki (güdü) eşsiz bir yüce gönüllülük örneğiyse, hiçbir ödül beklemediği kesinse, unutulmaz bir insandan bahsediyoruz demektir.

2. İnsan bütün bunların tek bir adamın elinden ve ruhundan çıktığını düşününce, insanoğlunun yok etmenin dışındaki işlerde de Tanrı kadar yetenekli olabileceğini kavrıyordu.

SANDRA BROWN – SOĞUK ÖPÜCÜK

Sandra Brown’dan polisiye olarak Kaza Kurşunu’nu okumuş ve çok beğenmiştim. Hatta kitabı okurken kafamda oyuncular belirlemiş, bu kitabın dizisi çok güzel olur diye düşünmüştüm. Soğuk Öpücük’ü o kadar beğenmedim ama yine de iyi bir polisiye olduğunu düşünüyorum. Yazar bu türde, romantik türdeki kitaplarına oranla kesinlikle çok daha başarılı. Bence polisiye türüne ağırlık vermeli. Duy sesimi Sandra J

NEJAT İŞLER – GERÇEK HESAP BU

Ünlü insanların hayatlarını, anılarını okumayı her zaman sevmişimdir. Nejat İşler özellikle hayranı olduğum bir isim değil ama severim kendisini J Kitabında neler anlatacağını merak ettiğim için Gerçek Hesap Bu’yu da aldım, okudum. Güzel bir kitaptı. Özellikle oyuncunun hayranı olanlar, projelerini takip edenler ve İşler’in iş hayatını merak edenler zevkle okuyacaklardır. Mesela ben Behzat Ç. Anılarını beğeniyle okudum.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Birini, boş kâğıtlar ve sivritilmiş kalemlerle bir odaya koyun, eğer oradan karnını doyuracak malzemeyle çıkarsa işte yazar odur.” Çetin Altan

2. Birini kaybetmeye alıştırırsan artık hiçbir şeyden korkmaz. Senden hiç

3. Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek istediğim ve halihazırda yaptığım şey bu.

4. Şimdiye kadar bana yol gösterenlerden öğrendiğim en önemli şeyi paylaşayım: Hayat kısa, sanat uzun, zaman geçirme, zamanını değerlendir, hayatının anlamı olsun.

5. İyi insanlara salak muamelesi yapmayı bıraktığın an iyi insan olacaksın, bu da sana yeter.

EMMA CHASE – EVLİ BARKLI

Karmakarışık serisi ilk iki kitabıyla büyük beğenimi kazanmıştı. Hatta yazarını da favori yazarlarımdan biri olarak görmeye başlamıştım. Üçüncü kitap Sıkı Fıkı’yı pek sevemedim çünkü ilk iki kitaptaki karakterler değil, onların arkadaşları anlatılıyordu. Özellikle kadın karakterden hoşlanmayınca kitabı da sevememiştim. Serinin dördüncü kitabında favori çiftim Kate ve Drew geri dönüyor. Onları tekrar okumak zevkli olsa da Evli Barklı’dan, ilk iki kitaptan aldığım zevki alamadım. Çiftimiz çocuklu ve mutlu olunca beni tatmin etmedi. Ben yanlış anlaşılmalar, ayrılıklar, gözyaşları okumak istiyordum J Tabii kitabın sonunda mutlu son olacak ama sona gelene kadar acı çektiklerini okumak güzel oluyordu. Neyse, seriye başlayınca her türlü devamı okumak istiyorsunuz zaten.  

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Yalan söylediğiniz kişi, söylediğiniz şeyin yalan olduğunu zaten biliyorsa, yalan söylüyor sayılmazsınız.

2. Merhamet buna layık olduğunuz için değil, sevildiğiniz için verilen bir ödül.

YAŞAR KEMAL – YILANI ÖLDÜRSELER

Yaşar Kemal en sevdiğim yazarlardan biri. Her ay yazardan bir kitap okumaya çalışıyorum ama elimde bulunan son kitabını mart ayında okudum. Yılanı Öldürseler mahalle baskısı dediğimiz olayı iliklerinize kadar hissettiriyor. Bu öyle bir baskı ki 9 yaşındaki çocuğa annesini öldürtüyor. (Bu bilgi kitabın arka kapağında yazdığı için spoiler ibaresi koymadan yazdım) Bu süreci okumak inanılmaz bir deneyimdi. Şiddetle tavsiye ediyorum, mutlaka okumalısınız. 

ZÜLFÜ LİVANELİ – ENGEREĞİN GÖZÜ

Engereğin Gözü Livaneli’nin ilk romanlarından. Bu kitabında yazar Osmanlı sarayını mekan olarak seçmiş. Kösem Sultan döneminin olayları kurgulanarak verilmiş ama kitapta, tarihte yaşamış kimsenin adı geçmiyor. Tabii biz olaylardan hangi dönem ve kimler anlatılıyor çıkarabiliyoruz. En azından o dönemle ilgilenen ve biraz bilgisi olan kişiler çıkarabilir. Livaneli’nin ne kadar iyi bir yazar olacağı daha ilk romanlarından biri olan Engereğin Gözü’nden belliymiş. Herkese tavsiye edebileceğim bir kitaptı.

ZÜLFÜ LİVANELİ – HUZURSUZLUK

Livaneli’nin son kitabı Huzursuzluk da mart ayında okuduğum kitaplardan biriydi. IŞİD zulmünün bütün çıplaklığıyla anlatıldığı kitap konu olarak çok etkileyici ve akıcıydı ama sanki bir şeyler eksikti. Kesinlikle kötü bir kitap değil ama benim Livaneli konusundaki beklentilerim yüksek olduğu için umduğumu bulamadığımı söylemeliyim. Sanki başka bir yazarın kitabını okumuşum gibi hissettim. Benim bildiğim Livaneli bu kitabı daha kalın ve detaylı yazardı. Bu haliyle aceleye gelmiş izlenimi uyandırdı bende. Yine de yazarın külliyatını okumak istediğim için okuduğum ve pişman olmadığım bir kitap.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise en sefil zamanında bile neşelidir.

2. Biz bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük.

3. Tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur, huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.

4. Bu dünya yalan dünya. Öteki de şüpheli.

5. Merhamet zulmün merhemi olamaz.

Kitapların renkleri çok güzel değil mi?

MARKUS ZUSAK - KÖPEK DÜŞLERİ / İT DALAŞI / KÖPEKLER AĞLADIĞINDA

Kitap Hırsızı adlı mükemmel kitabı okuduktan sonra Zusak’ın basılmış dört kitabını da aldım. Hani bir kitaptan çok etkilenirsiniz ve yazarının bütün kitapları okumalıyım diye düşünürsünüz ya Zusak, Kitap Hırsızı’yla bende o etkiyi yaratmıştı. Şu an yazarın bütün kitaplarını okumuş bulunuyorum. Yazarla ilgili gözlemim şu: Kitap yazdıkça daha iyi olmuş, her seferinde daha iyisini yazmış. Yani Kitap Hırsızı > Hiç >Wolfe Brothers serisi. Kitap Hırsızı çok güzel bir kitaptı, herkesin okumasını dilerim ama diğer kitaplarını okunmaya gerek yok diye düşünüyorum. Tezime göre yazarın yeni kitabı, eğer yazarsa, çok güzel olacak. Onu da okumak isterim ama şimdilik Kitap Hırsızı dışındaki kitaplarını okumazsanız bir şey kaybetmezsiniz.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. (Köpek Düşleri) Bir kızla tanışıp ona âşık oldum ama sonuçta biraz ilgi gösteren her şeye âşık olabilirdim.

2. (Köpek Düşleri) Aptalca bir şey söylediğimde benimle birlikte gülmüştü. Daha önce de başka kızlar bana gülmüştü ama biriyle birlikte gülmem ender bir şeydi.

3. (Köpek Düşleri) İşte o zaman, bir konuda karar vermem gerektiğine karar verdim.

4. (İt Dalaşı) İnsanlar düşündüklerini söyleyenleri severler.

5. (İt Dalaşı) İnanmamaları gerekirken birilerinin size inanması her zaman kötüdür.

BUKET GÜLEKOĞLU - ÖLÜMÜN GÖLGESİNDE

Mart ayında Kitap Ağacı Adana ailesi olarak Adanalı, görme engelli, Türkçe öğretmeni Buket Gülekoğlu’nun ilk romanı Ölümün Gölgesinde’yi okuduk. Aynı ay yazarla buluşup kitabını imzalatacak ve yazarla sohbet edecektik ama bir erteleme yaşandı ve buluşamadık. Umuyorum başka bir zamanda yazarla yolumuz kesişir çünkü kendisiyle kitabını konuşmayı çok isterim.

Kitabın çok güzel bir konusu var. Aşk ve polisiye iç içe geçmiş ama ben kitabı okurken hep keşke polisiye kısmına ağırlık verilseymiş diye düşündüm. Kitabın başlarında olmasa da sonrasında konu o kadar güzel bir yere gitti ki kitap “Katil kim?” diye soracağımız, katili bulmaya çalışacağımız bir kitap haline geldi. Yazarın ilk romanı olduğu için biraz acemiliğine geldiğini düşünüyorum. Bu konudan etkileyici bir polisiye çıkardı, hatta mini dizisi bile yapılabilirdi. Umarım yazar konu bulmadaki yeteneğini üslubunu da geliştirerek yeni kitabında sürdürür, bize güzel kitaplar yazmaya devam eder.

Kitapta dikkatimi çeken bir diğer nokta da kitaptaki hiçbir karakterin tamamen iyi olmamasıydı. Hatta neredeyse tamamı insanı itecek derecede kötüydü. Hande Altaylı’nın Delice romanından sonra ilk kez bir kitabın bütün karakterlerinden gıcık aldım ve empati kurabileceğim, kendime yakın hissedebileceğim kimseyi bulamadım. Bu açıdan ilginç bir deneyimdi.

KÜÇÜK İSKENDER - RİMBAUD’YA AKIL NOTLARI

Küçük İskender’den şair olmak isteyen gençlere öneriler. Şiirle alakam yok, hatta sevmem bile ama Küçük İskender’in kalemini sevdiğim için kitabı da severek okudum. Özellikle şiir okumayı seven, kendince bir şeyler karalayan şair adayları mutlaka okumalı.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Bambaşka işler”de çalışıp da öğle aralarında, akşamüstü çaylarında, gece yatmadan önce yazılan şiirlerle dolu bir edebiyattan kaç tane şair yetişir ki?

2. Zengin şair yoktur Rimbaud, zengin olmayı düşleyen şair olabilir ancak.

3. Gerçek şiirin okuru, yaşanılan güne değil, tarihe yayılmıştır.

4. Aynı kelimeleri teslim edeceğimiz iki şair, aynı şiiri yazamaz. Doğan bebekler birbirlerine benzeseler de büyüdükçe farklılaşırlar. Şiir de öyle. Genç kalemlerin şiirleri birbirlerinkini andırır, ancak zamanla çizgiler belirginleşir.

5. Ya dikenleri sempatik gülsündür ya da çiçeği görmezden gelinen kaktüs.

6. Son yüzyılın hakiki edebiyatı tıbbi müdahale gerektirecek bireylerin kaleminden çıkmıştır.

7. Hüzünlenip de yaratıcı olmayan birini tanıyor musun Rimbaud? Neşenin yaratıcılığı beslediğini sanmıyorum.

8. Rimbaud! Boş kaldığın zamanlarda bana mektup yaz, hatta telgraf çek, güvercin ayağında haber yolla; sakın mail atma, mesaj çekme, telefon etme; teknolojik değiliz teknolojiyi sevsek de, gerici değiliz gelenekseli sevsek de.

9. “Şairler müezzinlerden önce uyanmalı.” İlhan Berk

10. Şiirleri bestelenebilen şairlerden hep çekinmişimdir; ya çok ustadırlar ya da yazdıkları “lirik”te kalmıştır gibi gelir bana.

11. Adında, soyadında H harfi olan şairlerin ortak kaderi bu yalnızlıktır kim bilir… Arthur Rimbaud’dan Nazım Hikmet’e, Hilmi Yavuz’dan Hart Crane’, Charles Baudleaire’den Yahya Kemal’e, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan Sylvia Plath’a…

İlhan Berk’e ise iki H fazla gelmiş olmalı ki Emrullah İlhan’dan vazgeçip İlhan Berk’i almıştı.

Yeni kitap yorumlarında buluşmak üzere. Şimdilik hoşça kalın J