3 Kadın Yazardan 3 Kitap (Seri #2)

SARAH MACLEAN – BİR LORDU DİZE GETİRMENİN ON YOLU

Serinin ilk kitabı Bir Çapkını Baştan Çıkarmanın 9 Yolu yorumumu buradan okuyabilirsiniz.

Bu seri bir üçleme. Üç kardeşin aşk öykülerini üç kitapta anlatmış yazar. Bu açıdan bana Julia Quinn’in Bridgertons serisini hatırlatıyor. Onun kadar başarılı olmasa da birçok historicaldan daha iyi olduğunu söylemeliyim.

Kitabı geçen sene okumuştum, yorumu bu seneye kaldı. İlk kitapta Gabriel’i okumuştuk. Love By Numbers serisinin ikinci kitabı BLDGOY’de ise Gabriel’in ikiz kardeşi Nicholas St. John başrolde. Nicholas’ı Gabriel’den daha sevimli, bu kitabı da ilk kitaptan daha iyi buldum. Normalde seriler ilerledikçe bozulur. Özellikle üçlemelerde ikinci kitaplar geçiş özelliği taşır ama bu seride böyle olmamış. Şimdi serinin son kitabını okuyacağım. Bu sefer kız kardeşin öyküsünü okuyacağız. 

Umarım son kitap da ilk iki kitap kadar başarılıdır. Julia Quinn’in okumadığım çok az kitabı kaldı. Kendime yeni historical yazarları arıyorum. Sarah Maclean şu anda en büyük aday. Sizin de önerileriniz varsa lütfen yazın.

Çok fazla karşılaştırma yaptım ama son olarak Nicholas’ın bana Bridgertons serisindeki Colin’i hatırlattığını söyleyerek yorumumu bitiriyorum 😊

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Hayatım boyunca öğrendiğim bir şey varsa o da erkeklerin büyük kısmının iyi olmak dışında bütün özelliklere sahip olduğudur.

2. Konuşkan olmak ama bunu yaparken bunaltıcı olmamak sanatında uzmanlaşın.

3. –Korseyi icat eden kadından nefret ediyorum.

-Korseyi bir kadının icat ettiğini sana düşündüren ne?

-Çünkü bir erkek bir kadına ulaşmayı asla bu kadar zorlaştırmazdı.

KATE ZAMBRENO – YEŞİL KIZ

Nar Kitap’tan çıkan kitabı bir arkadaşım hediye etmişti. Yazar ve kitap hakkında bir bilgim yoktu. İsmi ve arka kapaktaki övgü dolu yazıları ilgimi çekince okudum. Genç bir kızın kendini bulma arayışları olarak özetleyebileceğim bir konusu var yalnız kitabın dili bana hiç hitap etmedi. Kitabı kısa sürede okudum ama okumasaymışım da olurmuş diye düşündüm. Arka kapaktaki inanılmaz övgülerden beklentim yükseldi desem değil. Acaba orijinal dilinde çok iyiydi de çeviriden dolayı mı sevmedim desem o kadar fark olacağını zannetmiyorum. Sanırım artık kitapların üstünde yazan övgülere kanmamalıyım.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Belki de annesiz biri artık genç olamaz.

2. Haklarında sürekli bir şeyler okuduğumuz duyarsız gençlikten o. Fiyakalı cep telefonlarıyla mesajlaşmıyorsa veya yeni oyun konsollarından bahsetmiyorlarsa sessizdirler.

3. “Anlıyorum, tamam. Varoluşun umutsuz rüyası, görünüşün değil fakat varoluşun. Gözü açık geçen her dakika tetikte. Başkalarıyla beraberken olduğunla yalnızken olduğun kişi arasındaki uçurum. Bir şeylere maruz bırakılmak, görülmek, hatta belki de yok edilmek için duyulan sonsuz açlık ve baş dönmesi. Her tonlama, her jest bir yalan, bir tebessüm, bir somurtma. İntihar mı? Yo, hayır, çok bayağı. Ama hareket etmeyi reddedebilirsin, konuşmayı reddedebilirsin, böylece yalan söylemek zorunda kalmazsın. Kendini içine kapatabilirsin.” İngmar Bergman – Persona

DİDEM ATA YÜZÜGÜLLÜ – BİR İHANET BİR CİNAYET

Didem Ata Yüzügüllü Adanalı bir doktor. Benim de Kitap Ağacı Adana’dan arkadaşım 😊 Bir İhanet Bir Cinayet yazarın ilk ve şimdilik tek kitabı. Kitapta kocasının ihanetine uğrayan bir kadının, doktorunun önerisiyle başladığı günlüğünü okuyoruz. İlk sayfalarda kadının üzüntüsü ve hayal kırıklığı baskınken ilerleyen sayfalarda bir cinayetin işlenmesiyle olaylar karışıyor. Katilin kim olabileceğiyle ilgili birçok adayımız var. Benim tahmin ettiğim kişi çıkmadı, bakalım siz katili doğru tahmin edebilecek misiniz?

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Nadir bulunan taşlar asla ilgimi çekmedi. Nadir bulunan insanların peşindeydim ben.

2. Yalan söylediğiniz belliyse ne yalan söylediğinizin önemi kalmamıştır.