27 Eylül 2018 Perşembe

Gaye Boralıoğlu-Dünyadan Aşağı

Sule Uzundere Blog kitap yorumları
İletişim Yayınları, 274 Sayfa, 1.Baskı, 2018. 

Dünyadan Aşağı, Kitap Ağacı Adana grubumuzun eylül ayı kitabıydı. Benim kitabı ilk kez duymam ise sevgili Eren’in yorumuyla olmuştu. Eren, yazısında kitabı çok beğendiğini ve hararetle önerdiğini yazmış. Doğal olarak beklentim yükseldi.

Kitabın başında kahramanımız Hilmi Aydın’ın başından vurulduğunu okuyoruz. Ölümle yaşam arasında gidip gelirken cehenneme gideceğini gördüğü bir düşten(?) sonra Hilmi Aydın hayatını ve yaptıklarını gözden geçirmeye karar veriyor.

Hani bir erkek yazardan başkarakteri kadın olan bir roman okuruz ve eğer o kadın karakter iyi yazılmışsa “Bir erkek bir kadının düşüncelerini, hislerini nasıl bu kadar iyi bilebilir, bu kadar iyi anlatabilir?” deriz ya, bu kitabı okuduktan sonra bir kadın yazarın bir erkek karakteri bu kadar başarılı şekilde yansıtmasından etkileneceksiniz. Hilmi Aydın son zamanlarda okuduğum en gerçekçi karakterlerden biri. Her gün yolda karşılaştığınız, karşınıza çıkan, akrabanız, komşunuz olabilecek kadar gerçek. Hatta kitabı okurken size birilerini anımsatabilir.

Kitapta hoşuma giden bir detay da kimsenin tamamen haklı ya da tamamen haksız olmamasıydı. Hangi karakter konuşursa ona hak verir gibi oluyorsunuz. Herkes kendi bakış açısına göre mağdur, kurban.

Kitap genel olarak iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Hilmi Aydın’ın eşiyle olan ilişkisine, ikinci bölümde ise babasıyla olan ilişkisine odaklanıyoruz. Bu bölümlerin sonunda ise bizi bir sürpriz bekliyor. Ben kitabın sonunda bir şeyler olacağını hissetmiştim ama sonunu doğru tahmin edememişim.

Gaye Boralıoğlu okuduğum ilk romanıyla beni etkilemeyi başardı ve takip edeceğim yazarlar arasına girdi. Size de kitabı “hararetle” tavsiye ediyorum J

Siz Dünyadan Aşağı’yı okudunuz mu? Sevdiniz mi? Okumak ister misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Bir çocuğu kemiren ya babadır ya da yokluğu.” Özge Dirik
2. Suskunluk en ağır cümledir.
3. Vicdan azabından ölür mü insan?
4. Şüphe fena bir şeydir. Virüs gibi fark ettirmeden vücuda girer ve yalnız insanın ruhunu değil; kalbini, aklını, bakışlarını, duruşunu, gecesini, gündüzünü, rüyalarını, hülyalarını, işini, gücünü, bugününü, yarınını, her şeyini etkiler. Bazen kayboluyor gibi olur ama sonra beklenmedik bir zamanda tekrar ortaya çıkar ve yeniden insanın benliğini en can alıcı noktasından yakalar. Bir anda hayatınızdaki her şeyi, işinizi gücünüzü, çoluk çocuğunuzu, hobilerinizi, fobilerinizi unutur, yalnızca o şüphenin peşine düşersiniz.
5. Karıları tarafından gözden çıkarılan erkekler ilk olarak çekyatta yatarlar, ikinci aşamada da kapı dışarı edilirler.
6. Olacaklar ancak geciktirilebilir, hayat ertelenir ama sonuç değişmez.
7. Ama ne yazık ki bu devirde vicdan, insanların kararlarını değiştirmiyor. Sadece derinlerde bir yerde sızlıyor, sonra üstü çeşitli buluşlarla kapatılıyor. Böylece yolcu, tuttuğu yolda yürümeye devam ediyor.
8. İnsanın koluna adı yazılı bir nesne takması ne saçma fikir. Ya hiçbir şey yazma ya da yazıyorsan soyadını, kan grubunu, kimlik numaranı, telefon numaranı, ne bileyim sana faydalı olacak birtakım bilgileri de yaz. Zafer. Oldu.
9. Nihan onun hayatındaki temel direkti. Mine’nin yelkenini o direğe bağlamıştı aslında. Yelkenler değişebilirdi ama direk… Hilmi temel direği olmadığı zaman kendini okyanusta amaçsızca salınan zavallı bir kayık kadar çaresiz hissediyordu.
10. “İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendine kör bakar… Bil ki neye nasıl bakarsan o da sana öyle bakar.” Mevlana.
11. Kadınların erkeklere göre daha sabırlı olduğu söylenir ama bence bu pek doğru değil. Kadınlar olumsuza katlanma konusunda daha sabırlı olabilir ama erkekler olumluyu bekleme konusunda daha ısrarcıdır.
12. Bazı insanların Allah yardımcısı olur, bazılarının olmaz. İkincilerinin ısrar edip çaba göstermeleri gerekir.
13. Hayat ah’larla gelip geçiyor işte. Çıkardığımız dersler sonraki sevgiliye kalıyor.
14. Bir insanın yalnızlığa tahammül edebilmesi için bedeninin orta yerinde çok sağlam bir iskelete sahip olması gerekir; aklın rüzgarlarıyla eğilip bükülmeyecek, gönül fırtınalarıyla savrulmayacak, boş duvarlardan gelen yankılarla dertlenmeyecek bir ruh iskeletine.
15. Yalnızlık bıçak sırtında yürümektir: Başarabilenler için heyecan verici ve yetkinleştirici bir deneyim, tahammül edemeyenler için can yakıcı bir çaresizlik.
16. Başkalarına katlanmak hiç kolay değildir ama daha zoru insanın kendine katlanmasıdır.
17.Gençlik döneminde insan ne kadar ailesiyle ters düşmüş olursa olsun kırkından sonra oğullar babalarına, kızlar annelerine benzer.
18. Bütün canlılar içinde yalnızca insanoğlu istikametin ne demek olduğunu anlar ve parmağa değil, gösterilen yere bakar.


8 yorum:

  1. Fuar alış veriş listeme ekleyeyim.

    YanıtlaSil
  2. Şule'cim çok naziksin çok teşekkür ederim:) kitabı beğenmene çok sevindim, benim en sevdiğim kısımlar mimar kadınla olan diyaloglardı:))çok güzel anlatmışsın kitabı, eline sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eren,
      sayende kitabı duydum ve okumadan önce heyecanlandım. Böylece kitabı daha çok sevdim. Asıl ben teşekkür ederim. Senden böyle güzel kitap tanıtımları okumaya devam ederiz umarım :-)

      Sil
  3. Güzel bir kitap izlenimi verdi, okuma listeme alacağım. Tanıttığın için teşekkürler..

    YanıtlaSil
  4. Alındı anlaşıldı, :D nasıl bir kitap alma manyaklığı yaşıyorum anlatamam ve 3 ay neredeyse hiç kitap okuyamamış olmamın acısını vaktim olmamasına rağmen nasıl da çıkarmaya çalışyorum:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. KİTAP EYLEMİ,
      insan yoğun olduğu dönemlerde daha çok kitap okumak istiyor :-)

      Ben her zamanki gibi kitap almamaya çalışıyorum diyorum ama kendime ayda 3-4 kitap alma hakkı tanıdım. O kadarına bir şey demiyorum artık :-)

      Sil

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim :-)