26 Nisan 2021 Pazartesi

Franz Kafka-Babaya Mektup (#kom2021)

Franz Kafka-Babaya Mektup

                          Franz Kafka, Babaya Mektup, Türkiye İş Bankası Yayınları, Çevirmen: Regaip Minareci, 57 Sayfa, 14. Basım, 2020.

Franz Kafka özellikle son yıllarda ülkemizde çok popüler. Yazarın adına bir dergimiz bile var. Ben yazarın iki kitabını okudum şimdiye kadar. Birincisi en çok bilinen eseri Dönüşüm ama Dönüşüm’ü okumamın üstünden on beş sene geçtiği için maalesef detaylarını hatırlamıyorum. Yazarın okuduğum diğer kitabı Aforizmalar. Burada yorumlamıştım hatta. Adından da anlaşılacağı gibi yazarın farklı kitaplarında geçen aforizmalarından oluşuyordu.

Babaya Mektup yazardan okuduğum üçüncü kitap. Bu kitabın da içeriğini tahmin edebilirsiniz. Kafka’nın babasına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Yalnız bu mektuplar babasının eline geçmemiş. Yazar bu mektupları hiç göndermemiş. Sadece içini dökmek için yazmış ve öldüğü zaman yok edilmelerini vasiyet etmiş. Arkadaşı Kafka’yı dinlemediği için şimdi bu kitabı okuyabiliyoruz.

Kitabın kapağını çok sevdim. İnsan o fotoğrafta mutlu bir baba oğul gördüğünü düşünüyor ama işin aslı öyle değil. En azından Kafka tarafında işler yolunda değil. Yazar, babasının da kendisinden memnun olmadığını düşünüyor ama ne kadar doğru emin olamayız.

Kafka’nın yazdıklarına göre babası katı, disiplinli, sert ve kırıcı. Yazdıklarına bakarak Kafka’nın da hassas ve duygusal olduğu düşünülüyor. Ölümcül karşılaşma. Çoğu insanın babası Kafka’nın babası gibidir. Özellikle yaşadığı dönem düşünülürse. Yazarın hassas kişiliğinin bunu kaldırmakta zorlandığını düşünüyorum. Marriage Story filmini izlemiş miydiniz? Orada çok sevdiğim bir replik vardır. Buraya aynen alıyorum.

"İnsanlar fazla şarap içen, çocuğuna bağıran ve ona puşt diyen anneleri hoş karşılamaz. anlıyorum. Ben de yapıyorum. Kusurlu bir baba kabul görür. Kabul edelim, iyi baba kavramı çıkalı henüz 30 sene filan oldu. Ondan önce babalardan, sessiz, namevcut, güvenilmez ve bencil olmaları beklenirdi. Farklı olmalarını istediğimiz kesin ama bir bakıma onları kabulleniyoruz. Onların kusurlu yönlerini seviyoruz ama aynı kusurlar annelerde kabul görmüyor. Ne maddi ne de manevi açıdan kabul görüyor çünkü Yahudi, Hristiyan kökenlerimiz İsa'nın annesi Meryem'e dayanıyor ve o kusursuz. Çocuk doğuran bir bakire, çocuğunu sonuna kadar destekliyor ve öldüğünde cesedini kucağında taşıyor. Baba ortada yok. S… bile gelmemiş. Tanrı cennette. Tanrı çocuğun babası ve ortada yok. O yüzden sen kusursuz olmalısın, Charlie hıyarın teki bile olsa fark etmez. Senin kıstasın daima yüksek olacak. B…ktan ama durum böyle."

Babasıyla sorunu olan çok yazar var. Hatta Dostoyevski’nin bir kitabında karakterin biri “Babamı öldürmeyi düşündüm.” dediğinde, diğer karakter şöyle cevap verir: “Hangimiz düşünmedik ki?” Flu Tv’de şöyle güzel bir video var. Konuyla ilgili daha çok örnek duymak isteyenler bakabilir.

Yazar, babasının yeğeniyle olan ilişkisini kıskandığını da yazmış. Demek ki zaman ve kültür değişse de babaların torunlarına daha iyi davranma durumu değişmiyormuş 😊

Siz bu kitabı okudunuz mu? Beğendiniz mi? Okumayı düşünüyor musunuz? Kafka’yı ve kitaplarını sever misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere. 

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Cimrilik, derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir.

2. Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahların acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır.

3. Senin başkalarına karşı duyduğun güvensizlik bile, bana aşıladığın kendime karşı duyduğum güvensizlik kadar büyük değil.

4. Benim de sözlerimle seni kırdığım çok oldu ama sonrasında bunu daima anlardım, canım acırdı ancak kendime hâkim olamaz, sözcüklerin ağzımdan çıkmasını engelleyemezdim, onları daha söylerken pişman olurdum. Ama sen sözcüklerle kolayca hücuma geçerdin, ne söylerken ne de sonrasında birilerine acırdın, insan senin karşında tümüyle savunmasız kalırdı.

5. Beni gerçek anlamda bir kez bile dövmediğin de doğrudur. Ancak bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını telaşla çözüp sandalye arkalığında hazır bekletmen benim açımdan neredeyse daha berbattı. Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse yaşamı boyunca bunun acısını çekebilir. Bir de, açıkça gösterdiğin düşüncene göre dayağı hak ettiğim ancak lütfun sayesinde kıl payı kurtulduğum bu pek çok sefer sonucunda içimde yine büyük bir suçluluk bilinci birikiyordu. Sana karşı her yönden borcun içine gömülüyordum.

6 yorum:

  1. Sevdiğim kitaplardandi benim de

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SevKoz,
      insan bir çocuğun babasıyla ilişkisinin bu kadar kötü olmasından etkileniyor.

      Sil
  2. Kitabı çok merak ettim ve alınacaklar listesine ekledim:)) Özellikle son alıntı çok şey anlatıyor bence, beni fazlasıyla etkiledi. Çok da güzel anlatmışsın her zamanki gibi:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kitapkesfi,
      teşekkürler canım. Bir çocuğun babasından bu kadar korkması ve babasıyla arasında olan uçurum insanı etkiliyor.

      Sil
  3. Kafka'yla yıldızım barışmadı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan,
      Dönüşüm'ü hatırlamıyorum ama çok beğenmemiştim diye kalmış aklımda. Okurken etkilenmemiştim ama diğer romanlarını da deneyeceğim. Seveni o kadar çok ki. İnsan kitapları nasılmış diye merak ediyor.

      Sil

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim :-)