Sel Yayıncılık, 202 Sayfa, 3. Baskı, 2016 |
Tüm Ders
Notları yazarın denemelerini topladığı bir kitap. Yazarı sevenleri memnun
edecek, yazarı tanımayanlara fikir verebilecek nitelikte.
Ferit Edgü’nün
Kafka hayranı olduğunu bu kitaptan öğrendim. Kitapta çok fazla kitap ve
yazar/şair ismi geçiyor. Bu kitap size başka kitapların kapılarını da
açacaktır.
Yazarın birçok
kitabını okudum ama en sevdiklerimden biri bu oldu. Özellikle yazmak ve okumak
üstüne kafa yoran herkes okumalı.
Siz bu
kitabı okudunuz mu? Sevdiniz mi? Okumak ister misiniz? Yazarın kitaplarını
sever misiniz? En çok hangi kitabını sevdiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda
görüşmek üzere.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Yaşım ilerledikçe daha iyi görüyorum: Önemli olan öğrenmek
değil, anlamak’mış.
2. Noktalama işaretlerinden (Söylemem gerekli mi?) en çok soru
işaretini severim.
3. Ben bir yazarım. Yalnız bir yazar. Yani yazan bir kişi.
İnsan ruhunun mühendisi falan değilim. Benden herhangi bir konuda çözüm ya da
bir öneri beklenmesin.
4. “Kalemimi bir silah gibi kullanıyorum.” diyen yazarlara şöyle diyesim geliyor: Savaşmak için demek bir silah gerek sana. Öyleyse niçin gerçek bir silah almıyorsun eline? Kalem bazı doğruları göstermek için kullanılır. Silah ise doğruları göstermez. Silah patlar, öldürür. En azından yaralar. Bir de unutma savaşçı yazarım Kimi zaman da geri teper.
5. Klee’nin dediği gibi sanatçı yeniden yaratmaz, yalnızca
yaratır. Görüneni görüntülemez. Görünmeyeni görünür kılar.
6. Yaratıcı, içinde yaşadığı düzen ne olursa olsun karşı
koyandır çünkü karşı koyulmayacak bir düzen yoktur ve karşı koymaya izin
vermeyen bir düzen, insandan yana olana karşı bir düzendir.
7. Bazı yazarlar var ki onlarla hiçbir zaman ilişki kuramadım.
Örneğin Balzac, Zola, Moliere, Gorki, Yeats…
Görüldüğü
gibi birbirinden oldukça değişik yazarlar.
Nedeni?
Bilmiyorum. Çok kafa yordum bu konuda. Hiçbir mantıksal karşılık bulamadım..
ola ki yaşlılığıma saklıyorum onları.
8. Yirmi yaşımdayken ya Sartre gibi olurum ya da hiçbir şey
diyordum. Şimdi kırkımdayım. Sartre gibi olamadım. Kendim gibi oldum. Sartre’e
olan hayranlığım değilse de saygım sürüyor. Ama bugün yeteneklerimin sınırlarını
biliyorum. Gün geçtikçe daha da kendin gibi olmaya çalışıyorum.
9. Bir insanı mutlu kılmak için elimden gelse kendime bile
yalan söylerdim.
10. Geleceğe kalmak gibi bir sevdam yok. Günüme kök salmak işitiyorum ben.
11. Dünyayı değiştirmeye çalışanlar biraz da insanı
değiştirmeyi düşünseydiler, bunun bilincinde olup bu yolda çaba harcasaydılar,
benim gibim bazı kişilerin umutsuzluğun kara rengi az buçuk açılırdı.
12. Sanatçı için özgürlük, dilediği her şeyi söyleyebilmesi,
bunu yaparken de ensesinde polisin, sansürün, yargıcın ya da bazı ülkelerde
olduğu gibi ruh doktorlarının soluğunu, copunu, yasasını ya da tedavisini
duymaması demektir.
13. “Bunca yıldır aranızda yaşıyorum, şu çocuktan başka doğruyu
konuşan yok.” Başıyla işaretlediği Dilsiz Kerem’di.
14. Bir çölde mi yaşıyorsun?
Bana
yağmurdan söz et
Karlı
bir dağ başında mı yaşıyorsun?
Bana
denizlerden güneşin ışıdığı yaylalardan söz et
Bir
coşku yarat bende ki yenilmeyeyim
Günlük
yaşamın çaresizliğinde
Bir
coşku yarat ki
Güç
alayım yazdıklarından.
15. “Dikkat! Hiçbir şey başaramayanlar, sizi alt etmeyi
başarırlar.” Bernanos
16. Yazdıklarımı, yayımladıklarından itibaren unutmak yolunu
seçtim, önümde bir engel oluşturmasınlar diye.
17. “Sözcükler herkesin malıdır ama cümle yalnızca yazarın.”
Barthes
18. Yazdıklarımdan çok okuduklarıma bağlıyım. Bir kitabım
yayımlanmaya görsün, bir daha okumam. Oysa on kez okuduğum kitaplar vardır.
Kendi kitabımdan bir şey öğrenemem. Başkalarının kitabından ise çok şey
öğrenebilirim. Nasıl yazılması gerektiğini de nasıl yazılmaması gerektiğini de.
19. Ah! İnsanlar bir kez mutluluğu yaşamış olsalardı, hiç
değilse mutluluğu düşlemiş olsalardı, yeryüzünün düzeni çok çabuk değişirdi. Ne
yazık ki insanlar çoğu kez bir şeye sahip olmayı mutluluk sanıyorlar.
20. “Umut çok uzun sürdü; artık umutsuzluğa dönüşmeye başladı.”
Kazancakis/Günaha Son Çağrı
21. İnsanoğlu cennetten kovulduğunda dünyaya düşmedi,
cehennemde buldu kendini.
22. “Yaşamda ve sanatta tüm yaptığımız, yaptığımızı
sandığımızın kötü bir kopyasından başka bir şey değil.” Pessoa
23. –Niçin hemen her aile çocuklarının intiharından utanıp
gizlemeye çalışır?
-Bunu
bilmeyecek ne var? Suçluluk duygusundan.
24. “Onlara hiç ilerlemiyormuş gibi gelir, onların yönünde
ilerlemediğiniz zaman.” A. Gide
25. Sustuklarımı yazmaya çalıştım.
26. Bir sözcüğü ansımayabilirim ama bir rengi hiçbir zaman
unutamam.
27. Hayat sanıldığı gibi her zaman ileriye doğru gitmez, kimi
zaman durur ya da geriye doğru gider.
28. Hayat otobüs değildir, durakları yoktur. Hayata bir gün bıraktığın
yerden, yeniden başlayamazsın.
29. Hayatım roman. Keşke şiir olsaydı.
30. Dünyayı ve insanoğlunu değiştiremezsin. Hiç değilse kendi
dünyanı değiştir.
31. Fransızların ünlü sözü: “Gençler bilse, yaşlılar
yapabilseydi.”
32. Roman yazmak için iktisat, toplumbilim, tarih
çalıştıklarını söyleyen yazarlara sorasım geliyor: Arada bir, roman sanatı
üzerinde de çalışmaya vakit bulabiliyor musunuz?
33. İnsanoğlu kendi kendine yetmeyi bilseydi en önemli sorununu
çözümlemiş olurdu.
34. Gerçek bir okurla gerçek bir yazarın aynı kişide birleşmesi
çok sık karşılaşılan bir olgu değildir ülkemizde.
35. Varmak istediğin yeri bilip de oraya varamaman,
yeteneksizliğinin dışında neyle açıklanabilir?
36. Az sözcükle çok şey anlatmak. Okuru adam yerine koymak.
Ondaki yaratıcılığa, düş gücüne inanmak.
37. “Yalnızlığında kendine bir kalabalık yarat.” Tibullus
38. Eğer yalnız kendine yakın yazarları, şairleri okuyorsan,
eğer karşıtın saydığın yazarları, şairleri okuyup da onların doğrularını
göremiyorsan, kendi küçük dünyanda kendini bir dev sanarak yaşayıp gidersin.
39. Kendi düşüncelerini açıklamak için sana soru yöneltenlerden
sakın. Çünkü bu gibiler “Her şeyi” bilirler.
40. Japonlardan hoşlanıyorum. (Yemeklerinin yenmez olduğunu
bildiğim hâlde) kısa boylular. Şiirleri de kısa kısa. Ama usta bir dalgıcın
ulaşamayacağı derinlikte.
41. Bir yazarın okuruna, gerçek okuruna, satır aralarında
duyurması gerekenler:
*Bana
bağlanmayın
*Bana
inanmayın
*Beni
sorgulayın
*Ben,
siz değilim
Gerçek
bir yazar, gerçek bir okur ister, bir mümin değil.
42. Kırk yıldır yazıyorum, hemen hemen. On altı yaşımda elime
kalemi almak yerine malayı, çekici, keseri almış olmayı yeğlerdim. Olmadı.
Bilmem niçin? Kalemi bugün her ele alışımda çekingen, korkak ve acemiyim. Oysa
elimdeki mala, çekiç, keser olsaydı şimdi kuşkusuz eşsiz bir ustaydım.
43. V. Woolf günlüğünde yazmaktan uzaklaşır uzaklaşmaz boşluğun
içine düştüğünü yazıyor. Kafka’nın hemen her gün birine bir mektup yazmasının
nedeni kanımca bu duyguydu.
44. Yaşla birlikte değişen – bedensel, zihinsel bin bir şeyden
biri de beğeniler, beğeni sözcüğüyle açıklanamayacak yeğlemeler: Dostoyevski on
sekizimde Tanrı’mdı, yirmilerimde eşsiz bir yazardı, Rusların en büyüğüydü;
Çehov’u okumaya dayanasım yoktu, ne de Gorki’yi. Tolstoy’a evet ama beni ne
kendi dünyasına çekiyordu ne de benim dünyamı değiştiriyordu. Savaş ve Barış’ı
bile bir hayranlık evet ama o kadar. Bugün en büyük Rus Gogol diyorum, eşsiz
Gogol; sonra Tolstoy, belki de Çehov; Çehov’un yalınlığını, Dostoyevski'nin
karmaşasına, Tolstoy’un görkemine yeğliyorum.
45. Yirmi yaşımda da elli yaşımda da aynı ilgi, hatta tutku,
eksilmeyen tutkuya okuduğum tek bir yazar var: Kafka. Onun yazdıklarını bir
“Mümin”in kutsal kitabını okuyuşu gibi okuyorum.
46. Günümü Celine’le geçirdim. Okur-yazarlık garip bir şey. Bu
adamdan insan olarak tiksiniyorum (Güçsüzlüğü, çarçabuk mayna edişi, Yahudi
düşmanlığı, işgal sırasında tutumu…) ama yazar olarak ne denli büyük! Yalnız
Fransız yazınının değil, çağdaş dünya yazınının nemli bir kişisi. Nasıl oluyor
da, toplumsal görüşleri benimkiyle böylesi ters düşen bir adamın romanları bana
çok yakın? Yaratıcılığın, yaratıcıdan olan bağımsızlığı mı? Bilmiyorum.
47. Kimi kez yazarken el duraksıyor ve sanki sana soruyor: Bunu
nasıl yazarsın? Gerçek olmadığını, saçma olduğunu sen de biliyorsun. Niçin
yazdırıyorsun bana bunları? El bu soruyu sorduğunda, devam etme hemen yırt at
yazmakta olduğun kâğıdı. Elini inandıramıyorsan, başkasını nasıl
inandırabilirsin?
48. Michelet, karısının aybaşı günlerinde iç çamaşırlarını
gizli gizli koklar ve bundan büyük zevk alırmış. Büyük tarihçi bunları da
yazabiliyor. Hangi Türk yazarı, benzeri bir saplantısını yazmaya cesaret
edebildi?
49. N. Sarraute bir yazısında Dostoyevski hayranlığından söz
ediyor. Beckett, Jules Renard’a hayranmış. Kafka, Flaubert’e, Sait Faik,
Lautreamont’a ve Kafka’ya. Yaşar Kemal Faulkner’in Çukurovalılığından söz
ediyor. Ama gel gör ki bu yazarların yapıtlarıyla hayran oldukları yazarlarınki
arasında, en azından ilk bakışta, hiçbir hısım akrabalık yok. bir başka nokta:
Herkes bir ölüye hayran. Çok şükür benim başucu yazarlarımın arasında
yaşayanlar da oldu her zaman. Ve onların çoğunun etkilerini taşıdı yazdıklarım.
50. “Yaratıcı olmak isteyen, her şeyden önce yıkmayı, değer
yargılarını havaya uçurmayı öğrenmeli.” Nietzsche
51. Tanıdığım en büyük riyakârlardan biri geçende şöyle
bağırıyordu: “Riyaya dayanasım yoktur.” Aslında dayanamadığı riya değil bir
rakip. Tabii bu riyakârın bir edebiyatçı olduğunu söylemem gereksiz.
52. “Tarihle avunmak çok üzücü bir şey.” Unamuno’nun bu sözünü,
tüm tarih kitaplarımızın son sayfasına koymadan tarihimizden kurtuluş yok.
53. Hiçbir toplumun düzeni bireyden yana bir düzen değildir.
Bireyi düzen bir düzendir.
54. “Gözüm çıksın ki…”
“Allah
belamı versin ki…”
“İki
gözüm önüme aksın ki…”
“Anam
babam ölsün ki…”
Çocuk
yalanı gerçek kılmak için böylesi “Yeminlere” başvurur. Nerde yemin varsa orada
yalan vardır. Çünkü gerçeğin çıkacak gözlere, Allah’ın vereceği belalara, ana
babaların ölümüne gereksinimi yoktur.
Bir kitaptan başka kitaplara yolculuk yapmayı hep severim. Bu bakımdan güzel olmuş. Değerli kitaplar okuyorsunuz. Hep kitaplarla kalırsınız umarım :)
YanıtlaSilGizem Gündüz,
Silçok teşekkür ederim. Ben de öyle umuyorum :-)
Edgü'nün bu kitabını okumadım ama Edebiyata kafa yoranlar Edgü'yü severek okur diye düşünenlerdenim, sevgiler Şulecim, teşekkürler paylaşım için
YanıtlaSilKitap Eylemi,
Silokuduğum ilk kitabından itibaren favori yazarlarımdan biri oldu.
Kitabı bilmiyordum, alınacak listesine ekledim:))) Özellikle 3. alıntıya bayıldım ve çok doğru:)))
YanıtlaSilkitapkesfi,
Siledebiyatçı ve sanatçılara farklı anlamlar yüklenmesine ben de karşıyım. Onlar da hepimiz gibi insan. Bir yanlış yaptıklarında şoke olmaya gerek yok. İnsanların sanatına, kalemine hayran olurum ama tanımadığım kimsenin kendisine hayran olmam.
Sanırım hiç kitabını okumadım Şulecim. Hemen not ettim yazarı, ilk fırsatta inceleyeceğim kitaplarını..
YanıtlaSiloytunla hayat,
SilHakkari'de Bir Mevsim ile başlayabilirsin Şebnem.
Ferit Edgü kitaplarını okumadım henüz ama merak ettiğim yazarlardan biri. Bu kitap tanışma için iyi olabilir gibi geldi, listeme ekleyeyim. Teşekkürler :)
YanıtlaSilMor Düşler Kitaplığı,
Siltanışma kitabı için iyi olabilir. Eğer romanını okumak isterim dersen Hakkari'de Bir Mevsim'i öneririm.
yazarı hiç okumadım ama alıntılar muhteşem, çok etkileyici bir insan gerçekten Şule'cim eline sağlık:)
YanıtlaSilEren,
Silben çok seviyorum kalemini. Yazdıklarını keyifle okuyorum.
Ben de yazarı okumamış olanlardanım, bazı alıntıları sevdim ama yakın zamanda okuyabileceğimi sanmıyorum :(
YanıtlaSilGül Özdemir,
Silokumak istediklerimize bile zaman gelmesi bazen yıllar alabiliyor. Okunacak çok kitap var :-)
Kitap referansi coksa alaym ben bunu
YanıtlaSilSevkoz, kitaptan çok yazar ve şairlerle ilgili yorumlarını yazmış. Kitap ismi çok geçmiyor.
SilHiç Ferit Edgü okumadım sanırım, bir bakayım.
YanıtlaSilHandan,
Siltavsiye ederim Handan.
gayet güzel
YanıtlaSilSanal Market,
Silteşekkürler :-)