31 Mayıs 2014 Cumartesi
DOSTOYEVSKİ - EZİLENLER
ALTINI ÇİZDİKLERİM
1. Son derece iyi fakat sinirli kimseler iyiliklerine rağmen kederlenmek, öfkelenmek isterler. Bu, adeta onları sarhoş eder. Bundan zevk alırlar ve mutlaka başkalarına, çoğunlukla da en yakınlarından birine çatarlar. Sözgelimi kadınlar, ortada incir çekirdeğini dolduracak bir neden yokken kendilerini mutsuz hissetmek gereksinimi duyarlar.
2. Erkek soğudukça kadının aşkı hararetlenir.
3. Her aşk geçicidir ama karakterlerin bağdaşmaması kalıcıdır.
4. Belki en büyük kahramanlık insanın hayatta ikincilikle yetinmesidir.
5. Erdem, ne kadar erdemli olursa, gizlediği bencillik o oranda kuvvetlenir.
30 Mayıs 2014 Cuma
MUTLULUK (ZÜLFÜ LİVANELİ)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Referanslarını hayattan değil de kitaptan alan herkes gibi profesörü de kurmaca kişilikler gerçek kişiliklerden daha çok ilgilendirir ve etkilerdi.
2. Aklınızdakini direkt söyleyin. Eğer öyle yapmazsanız bunun 2 dezavantajı olacaktır: Karşınızdakinin bilişsel düzeyi tahmin ettiğinizden daha geridir ve anlamayabilir. İkincisi, karşınızdaki birey tahmin ettiğinizden daha akıllıdır, anlamazlıktan gelebilir.
3. Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri âhuya zebun etti felek (Yavuz Sultan Selim)
28 Mayıs 2014 Çarşamba
DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU (PEYAMİ SAFA)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur.
2. "Az ümit edip çok elde etmek hayatın hakiki sırrıdır." Goethe
3. Büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler.
4. Üstümden çıkarıp yatağa attığım robdöşambr içinde, ebediyen aynı insan bulunacak: hasta.
KİBARLIK BUDALASI (MOLİERE)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Acım sonsuz, ah ederim gece gündüz,
Esir etti beni sizin güzel gözleriniz.
Güzel İris, sizi sevene bu kadar zulüm eden siz,
Kim bilir düşmanınıza neler etmezsiniz?
GENÇ WERTHER'İN ACILARI (GOETHE)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Bildiklerimi herkes bilebilir; yüreğim sadece bana aittir.
2. Bazen aklım almıyor. Onu yalnızca ben, öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir.
EYLÜL (MEHMET RAUF)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Goethe'nin dediği gibi: "Lâyık olan kazanır ve kazanamayan lâyık değildir."
2. Bu dereceye gelince onunla ilgili olmayan en büyük bir şey bile değersiz görünüyor ve onunla ilgili olduğu için en değersiz şey, bir değer kazanıyordu.
SERGÜZEŞT (SAMİ PAŞAZADE SEZAİ)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. İnsan hayatının hangi döneminde olursa olsun, annesine karşı hep çocuktur. Gerçekten mert bir yaradılışı olan bir erkeğin ağlayışı kadar kadında acıma duyguları uyandıracak bir şey düşünülemez. Özellikle o kadın anne olursa.
İNTİBAH (NAMIK KEMAL)
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. (İnsanoğlu) nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Gene her nefesinde hayatında bir nefeslik zaman eksilir.
2. Hicrile çifte nehr-i revân oldu gözlerim
O nihâli hayli zaman oldu gözlerim
(Ayrılıkla akan çifte nehir oldu gözlerim / O fidan boyluyu epey zamandır gözlerim)
3. Nasıl çıldırmadım hayretteyim hâlâ sevincimden
Lisânından seni sevdim sözün gûş ettiğim demler
4. Büyük bir ihtimaldir ki ölüm korkusunun bütün insanoğlunu kapsaması da ölümün bir kimseye bir kere geldiği için ölüme alışmanın imkanı olmadığındandır.
5. Sevdiğini üzmemek için doğruyu gizleme. Zirâ bir vakit gelir ki sevdiğin, o gizlemeden haber alır da korktuğundan ziyade üzülür.
6. Aşk birdenbire ortaya çıkabilir ama birdenbire bitmez.
7. Dostum alem seninçün olsa ger düşmen bana
Gam değil zirâ yetersin dost ancak sen bana
(Dostum, senin yüzünden alem bana düşman olsa, umrumda değil; çünkü bana dost olarak yalnız sen yetersin.)
TAVUK SUYUNA ÇORBA BAŞARMA CESARETİNİ GÖSTERİN
Tavuk Suyuna Çorba kitapları 10'dan fazla kitaptan oluşan bir seri Her kitapta farklı yazarlardan güzel hikayeler yer alıyor. Bu hikayeler bazen her konuda olurken bazen de belli bir konuda oluyor. Kitap da o konuyla ilgili bir isim alıyor. Bu kitapta insanlara cesaret verecek, onları harekete geçirecek hikayeler seçilmiş.
Öykü edebiyatta çok sevdiğim bir tür değil. Buna rağmen Tavuk Suyuna Çorba serisini sevmiştim. Hatta serinin bütün kitaplarını alacağım, hepsini okuyacağım, kütüphanemde duracaklar gibi düşüncelerim vardı ama gerçekleşmedi. Sanırım yaşın ilerlemesiyle beraber bu seriye olan ilgim de azaldı ama yine de evde birkaç tanesi olması ve sıkıldıkça, aklına geldikçe birkaç sayfa okunması güzel olur.
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Ah bir dost! Eskiler dostluğun sudan ve ateşten daha zorunlu ve daha tatlı olduğunu söylerler. Ne doğru!
2. Tek kollu da kalsam
Kötürüm, damgalı da olsam
Sökülse de bütün dişlerim
Ne mutlu bana yaşıyorsam ( Bu kadar yaşam sevinci biraz fazla sanki)
3. Dünden daha çok, yarından daha az.
4. Aşkın dokunduğu her insan şair olur. (Platon)
5. Güçlükler yaşamın bir parçasıdır ve siz bu güçlükleri paylaşmazsanız sevdiğiniz insana sizi ne denli sevdiğini gösterme şansı vermemiş olursunuz.
6. Gerçek bir aşka sahipseniz başka bir şeye ihtiyacınız yoktur. Değilseniz, başka neye sahip olursanız olun önemi yoktur.
7. Yaşamımız boyunca en mutlu olduğumuz an sevildiğimizi anladığımız andır. (Victor Hugo)
8. Sona erdiği için üzülme, başına geldiği için gülümse.
9. Korkmamız gereken tek şey korkudur.
10. Bir kadının sahip olabileceği en iyi koca arkeologdur. Kadın ne kadar yaşlanırsa kocasının ilgisi o kadar artar.
11. Midem bulanıyor ve her tarafım karıncalanıyordu. Ya aşık olmuştum ya da çiçek hastalığına yakalanmıştım.
12. Şimdiye kadar inandıklarınıza inanmaya devam ederseniz, şimdiye kadar ne elde ettiyseniz onu elde edersiniz.
13. Seviyorsanız başka bir şeye zamanınız kalmaz.
14. Herkesin 2 seçeneği vardır: Ya sevgiyle dolu olursunuz ya da korkuyla (Albert Einstein)
15. Bir sevgi gösterme fırsatını kaçırmak, sevgi görme fırsatını kaçırmak demektir.
16. Kollar sarılmak içindir.
17. Çok şey vaat edin, vaat ettiğinizden çoğunu verin.
18. Hayatta 2 ilke vardır: 1. Küçük sorunları kendinize dert etmeyin. 2. Her şey küçük sorundur.
19. Okumayı bilen ama okumayan birinin okumayı bilmeyen birinden farkı yoktur.
JANE EYRE (CHARLOTTE BRONTE)
ALTINI ÇİZDİKLERİM
1. Öfkeyle davranıp, seninle ilgisi olan herkesi etkileyecek kötü sonuçlara yol açan kötü bir şey yapmaktansa, kendin dışında kimsenin hissetmediği bir acıya sabırla katlanmak çok daha iyidir.
2. Hz. Süleyman: "Sevginin olduğu bir sofrada ot yemek, nefretin olduğu bir sofrada kızarmış bir öküzü yemekten evladır." derken doğru söylemiş.
3. Eğer kendime olan saygım ve koşullar gerektirirse yalnız da yaşayabilirim. Mutluluğu satın almak için ruhumu satmama gerek yok. Bütün zevkler benden uzak tutulsa ya da ödeyemeyeceğim bir bedel karşısında satılsa bile, beni hayatta tutacak içsel bir zenginliğe doğuştan sahibim.
4. Fark edilmeden onu izleyebileceğimi görür görmez gözlerim elimde olmadan onun yüzüne gitti. Göz kapaklarım denetlenemez bir şekilde kalkıyor ve göz kapaklarım onun üzerine sabitleniyordu. Baktım, bakmaktan şiddetli bir zevk aldım; yine de değerli bir acıydı bu. Saf altından ve ucu çelikten bir acı; susuzluktan ölmek üzere olan ve sürüne sürüne ulaştığı kuyunun zehirli olduğunu bilmesine rağmen, yine de çömelip suyundan kana kana içen adamın hissettiğine benzer bir zevkti bu.
5. Güzellik bakanın gözündedir.
6. O günlerde yarattığı kul yüzünden Tanrı'yı göremez olmuştum; çünkü kulu bir idol haline getirmiştim.
NİŞANLIYA MEKTUPLAR (VİCTOR HUGO)
Nişanlıya Mektuplar'ı okuduğumda üniversitedeydim. Yurdun çalışma odasında herkes ders çalışırken ben bu kitabı okurdum.
Victor Hugo sevdiğim yazarlardan. Bir de bu kitabın gerçek hayatta karısı olan Adele Foucher'e nişanlıyken yazdığı gerçek mektuplardan oluştuğunu öğrenince büyük bir istekle ve merakla kitaba başladım. Kitap çok akıcı başladı ve öyle devam etti. Bu nedenle kısa sürede bitecek diye düşündüm ama öyle olmadı çünkü ben 5 sayfa okuyorsam yarım saat hayal kuruyordum. O kadar romantik ve etkileyici yazılmış ki mektuplar, insan kendini Adele yerine koymadan duramıyor. Bu mektuplar bana yazılsaydı neler hissederdim diye düşünüyorsunuz.
Kitapta sadece Victor Hugo'nun mektupları var, karşı tarafın mektuplarını okuyamıyoruz. Kitap açısından bunun iyi olduğunu düşünüyorum çünkü karşı taraf büyük ihtimalle Victor Hugo kadar etkileyici mektuplar yazamamıştır. Bu da kitabın etkisini azaltabilirdi. Ayrıca kadının ne yazdığını ve çiftin ne yaşadığını bilmeden sadece Hugo'nun mektuplarını okuyarak yaşanılanları tahmin etmek daha eğlenceli ama genel olarak bayan Adele Foucher'in kaprisli bir kadın olduğu izlenimine kapıldım. Hugo'nun sevgisinden şüphe ettiğini söyleyip sen beni sevmiyorsun tavrı takınınca Hugo'nun sayfalarca aslında onu ne kadar sevdiğini anlatmasını okuyoruz. Ben kendi adıma bundan hiç şikayetçi değilim :-)
Bu kitabı her kadın hayatındaki erkeğe okutmalı. Ayda yılda bir çiçek alma, güzel bir söz söyleme dışında çok da bir şey beklemediğimiz erkeklerimiz bunları bile yapamazken Hugo'nun aşkının büyüklüğü karşısında etkilenip değişirler belki kim bilir...
Son söz: Yazar adamın aşkı da bunu ifade ediş şekli de bambaşka be...
ALTINI ÇİZDİKLERİM
1.Sevmeyi severek seveceği kişiyi aradı.
2. Elde edilen hiçbir şey elde etme zahmetine değmez.
3. Yalnızlığın insanı delirttiği söylenir ve hangi yalnızlık bekarlıktan beter olabilir ki...
4. Mutsuzluk seninle güzel, mutluluk sensiz dayanılmaz.
5. Seven insan sevmekten gurur duyar.
6. Kendine saygı duyana saygı duyulur.
7. İnsan sevdiği kadar sevilmek ister.
8. Gerçek anlamda ve derinden mutlu olan biri, ciddi ve huzurludur, kendini neşeli gösterme gereği duymaz. Etrafındakilerin hiç önemi yoktur onun için. Kendisi ve diğeri yeterlidir ona, hepsi bu. Ruh, böyle bir mutlulukla dolup taştığında bunu dışa vurmaktan çekinir. Neşesiyle ilgisiz kişileri coşturmaya çalışmaz. Sadece kendisine karşılık veren ve kendisiyle aynı mutluluğu hisseden ruhla paylaşır duygularını. Büyük heyecanlar Adele, sessizlik içinde yaşanır. Kusursuz mutluluk duyan kişi gülmez, tam bir mutsuzluk duyansa ağlamaz.
24 Mayıs 2014 Cumartesi
BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ (KHALED HOSSEİNİ)
Daha önce birçok kez hayal kırıklığıyla sonuçlanan denemelerim sonucunda bestseller kitaplara karşı bir ön yargım oluşmuştu. Bu yüzden Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş isimli kitapların yazarı Khaled Hosseini'ye de başta şüpheyle yaklaştım. İki kitabını da 2 sene önce almama rağmen yeni okudum ama şimdi keşke ilk çıktığı gün alıp okusaydım diyorum.
Temelde Uçurtma Avcısı iki erkeğin dostluğunu, Bin Muhteşem Güneş ise iki kadının dostluğunu anlatıyor. Hemcinslerimle daha iyi empati yapabildiğim için mi yoksa onu daha yeni okuduğum için mi bilmiyorum ama ben Bin Muhteşem Güneş'i daha çok sevdim. Tabii yazar ilk kitabında yaptığı acemilikleri ikinci kitabına yansıtmadığı ve daha tecrübeli bir yazar olarak Bin Muhteşem Güneş'te daha başarılı olduğu için de olabilir.
Pek duygusal olmayan ve kolay ağlamayan biri olarak eser beni bu konuda çok zorladı. Birçok yerde gözlerim doldu, ağlamamak için kitaba ara vermek zorunda kaldım. Kitabın tamamını kalabalık bir ortamda okumamın da kendimi kontrol etmemde etkisi oldu. Eğer bu kitabı evde yalnızken okusaydım büyük ihtimalle kitabı kapar, hüngür hüngür ağlar, sonra okumaya devam ederdim.
2 kitabını okumuş biri olarak (zaten yazarın 3 kitabı var) Khaled Hosseini için ilk söyleyebileceğim şey kitaplarını gerçekten akıcı yazdığı. Kitap okumayı sevmeyen, kitap okurken sıkılan kişiler bile yazarı zevkle ve istekler okuyacaklardır. Hem bu kadar basit yazıp hem de bu kadar etkileyici olabilmesi inanılmaz. Yazarın bu kadar etkileyici ve duygusal yazmasında hiç şüphesiz ki hayatının bir bölümünü doğduğu topraklarda geçirmesi ve yazdığı üzücü olaylara bizzat şahit olması yatıyor. Yine de tıp eğitimi alıp doktor olmuş birinin ilk iki kitabında bu denli başarılı olması takdire şayan.
-------------------------------------------------SPOİLER--------------------------------------------
Kitabın arka kapağında bu kitabın iki kadının dostluğunu anlattığını okuduğumda Meryem ve Fariba'yı kast ettiğini sandım. Meryem'in Fariba ile değil de Leyla ile dost olması benim için güzel bir sürpriz oldu.
Raşit'in tuttuğu adam Tarık'ın öldüğünü söylediğinde yalan söylüyor olabileceğini de hiç düşünmedim. Kitabın her satırında öyle bir şiddet vardı, insanlar öyle kolay ölüyordu ki Tarık'ın ölmesi de bana çok normal gelmişti. Hatta kitabın dramını arttırdığını düşünmüştüm. Ama tabii Tarık'ın hiç beklenmeyen bir anda gelip Leyla'ya ve biz okuyuculara ümit vermesi daha güzel oldu.
-----------------------------------------------SPOİLER BİTTİ-------------------------------------
Şimdi en kısa zamanda yazarın son kitabı "Ve Dağlar Yankılandı"yı alıp okumak istiyorum.
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Yılanın soktuğu adam bile uyuyabilir ama aç adam asla...
2. Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir.