10 Aralık 2016 Cumartesi

AHMED ARİF – LEYLİM LEYLİM

sule uzundere blog kitap yorumları


Eylül ayındaki Kitap Ağacı buluşmamızda Hanifi arkadaşımız en sevdiği şair olan Ahmed Arif’i anlatmıştı bize. Şiir sevmeyen biri olarak şairleri de ayrıntılı tanımam. O gün Hanifi sayesinde Ahmed Arif hakkında çok şey öğrenmiştim. Eve gelince kitaplığımda bir süredir okunmayı bekleyen Leylim Leylim’i okumak istedim. Şairin hayatı ve şiirleri hakkında bilgi sahibi olmuştum. Âşık olduğu kadına yazdığı mektupları okuyarak onu kendi kaleminden tanımak istedim.

Leylim Leylim, Ahmed Arif’in yazar Leyla Erbil’e yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap. Mektup türünü severim. Hele bu mektuplar ünlü yazarların gerçek mektuplarıysa daha çok ilgimi çeker. Sırf bu yüzden Arif ya da Erbil’e özel bir hayranlığım olmamasına rağmen kitabı okumak istedim.

Kitapta sadece Ahmed Arif’in mektupları var ve bu mektuplarda öylesine yoğun bir aşk, sevgi, dostluk, hayranlık var ki kitabı okurken bir yandan Leyla Erbil’i kıskandım, bir yandan da biri bana bu denli yoğun duygular besleseydi korkardım diye düşündüm. Birinin bana böyle delicesine ve tutkuyla âşık olmasını istemezdim sanırım. Neden bu cümleyi kurduğumu alıntılar bölümünü okuyunca anlayabilirsiniz. Yine de okuduğum en güzel aşk ifadelerinden olduğunu söylemeliyim.

Şairin yaşadığı parasızlık neredeyse her mektuba sinmişti ve bu durum beni çok üzdü. Öyle ki bazen mektup yazacak kağıt ve mektubu gönderecek posta parası bulmakta bile sıkıntı çekiyormuş. Türk edebiyatının en önemli şairlerinden birinden şu cümleleri okumak insanın canını acıtıyor. 
Baban, annen yahut sen, bana bir bahçevanlık, kapıcılık veya asansörcülük olsun bulabilirdiniz. Ah, razıydım. Her şeylere razıydım.

Son zamanlarda okuduğum her kitapta Yaşar Kemal’den bir iz bulma geleneğim devam ediyor. Kitaptaki bu bölüm beni çok güldürdü J 
İstanbul’a gidince de Yaşar Kemal’i bul. De ki “Ahmet ananı s… senin.” Çekinme söyle. Böyle küfürlerime alışıktır o. Memnun olur, kahve içirir sana.

Sonuç olarak ben Leylim Leylim’i de Ahmed Arif’i de çok sevdim. Bütün edebiyatseverlere tavsiye ederim.

NOT: Bu kitabı okuduktan bir ay sonra da Orhan Veli’nin mektuplarının derlendiği Yalnız Seni Arıyorum kitabını okudum. İki yazar şiir anlayışı bakımından farklı hatta rakip olsalar da yaşadıkları o kadar ortak ki. Yalnız Seni Arıyorum’un da ayrıntılı yazısını da buradan okuyabilirsiniz. 

sule uzundere blog kitap yorumları

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim bundandır. Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun.
2. Kendine iyi bak. Bir daha hiçbir ana doğuramaz seni. Bir daha hiçbir cihan bulamaz seni.
3. Sen ister dostum ol ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol. Sen Leyla bana geldikçe sana ihtiyacım olacak. Senden başka hiçbir isteğim yok. Sen Leyla bana her şeyi, her şeyi unutturabilirsin. Seni bu muazzam aşka lâyık gördükçe ben, her şeyi yenebilirim Leyla.
4. Bir hamallar bir de bilginler dedikodu yapmaz. İşleri, gerçekten buna ne vakit bırakır ne de müsaade eder.
5. Bana; yazmaya, sanatı asla bırakmamaya ve ben geberesiye, ikimizin kopmamasına çalışacağına söz vermelisin.
6. Bineceğin trenlerin soluğu tükenmesin. Ayağını attığın yerler deprem görmesin.
7. Galiba erkekler hayale, romantizme daha düşkün oluyor. Kız kısmı peşinci, realist.
8. Sana memleketimin namlı karpuzlarından göndermek istiyorum. Posta çekemez. Münasip biri gelirse onunla gönderirim. Ama sizin Yenişehir evlerinde bizim karpuzları kesecek bıçak varmola? Palalar, satırlarla keseriz biz. En küçüğü 20 kg çeker.
9. Benim her şiirimde varsın ve olacaksın. Ama dünyanın en dehşet şiiri bile sen olamaz. Bunu yaşamak gerek. En asıl gerçek bu işte.
10. C. Chaplin’in dediği gibi dünyayı anneler, şairler  ve öğretmenler yönetseydi, kimseler sızlanmazdı ama o da bencileyin hayalci. Nerede o cici anneler, namuslu, bilimci öğretmenler, yiğit şairler? Belki 2000 yılından sonra… Ah be!
11. Kölen olmak ne büyüklükmüş meğer.
12. Canım Benim,
Bilir misin “canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
13. Seni Tanrı gibi değil, Tanrı kavramını Leyla gibi seviyorum.
14. Haksızlığa, hakarete dayanamıyorum. Türk siyasi tarihinin işkence görme rekorunu kıracak kadar zulüm görmeme budur sebep. 131 gün hiç güneş ya da gündüz aydınlığı görmedim. Sade yalnızlık, sade terör, sade açlık, uykusuz, cıgarasız… En sonu çıldırdım. Sonrasını biliyorsun. SEN GELDİN.

15. Sanatçılar özel bir tasnifle ikiye ayrılır: 1. Yazdıkları dergi vb.den şereflenenler. 2. Yazdıkları dergilere şeref verenler. İşte sen ikinci gruptansın.

14 yorum:

  1. çok güzel bir yazıydı ellerinize sağlık. ben de pek şiir okumayı sevmem şairleirn hayatını da pek okumazdım ama bu eser ve alıntılar hoşuma gitti gerçekten. Bu arada blogunuzu mimledim. katılabilrisiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sümeyye Kip, güzel yorumun için teşekkürler. Mim için de teşekkürler. en kısa zamanda yapacağım :-)

      Sil
  2. Tüylerim diken diken oldu biraz, doğrusu birisinin beni delicesine sevmesini arzu etmem. Beni tedirgin ederdi. ^^ Hatta birkaç hafta evvel bir oyun oynamıştım, anime türüne benzer biraz. Neyse oyunu kötü sonla bitirmiştim, ve en korktuğum sonla bitmişti: Karakterimin erkek arkadaşının yandere'ye dönüşmesiyle. (animelerde ölümüne seven, hatta bu yolda katliam yapan tipler)
    Hatta bahsettiğim sahneyi de buldum.
    https://65.media.tumblr.com/1c8061846797c8947ecb3967117a384b/tumblr_of6e2oVNwO1vgf7kmo1_500.png
    Telefondan oynan bir oyun olduğundan arkadaşa gösterdiğimde "gittin serideki en masum karakterin ayarıyla oynadın Riv. Süt gibi çocuğu ne hale getirmişsin" demişti. Neyse benim şu uçuk serüvenim bir yana dursun, yahut durmasın hiç. Hakikatten merakımı cezbeden bir yazı oldu Şule'm. Doğrusu şiir kitabıyla içli dışlı bir insan değilimdir, genel olarak kurgusal dünyayı daha çok severim. Fakat tıpkı Henri Charriere'ın Kelebek kitabı gibi, yaşanmışlıkların bulunduğu, bana yazardan parçalar adayan eserleri de okumaktan büyük keyif alırım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. River, ben tutku insanı değilim Riv. Daha güvenli duyguları tercih ediyorum. Birisini kendimi kaybedecek kadar sevmek istemem, biri bana delicesine aşık olsun da istemem. Aklı başında sevmek ve sevilmek isterim. Bu yüzden böyle yoğun duyguların olduğu kitapları okuyunca gerçekten böyle hisseden insanlar var mı diye düşünüyorum. Var demek ki.

      Bu arada Kelebek kitabını çok güzel diye duymuştum. Sen de sevdiysen okuma listeme ekleyeyim.

      Sil
  3. Bende şiir okumayanlardanım :) İyi bir şey değil biliyorum bende bir yerden başlamalıyım. Güzel yazı olmuş, alıntılardan güzel :)

    YanıtlaSil
  4. Mektup türünü ben de seviyorum. Leylim leylimi kesinlikle okuyacağım epeydir aklımda. Ama milenaya mektupları sevemedim yarım bırakmıştım tekrar şans vereceğim ona da bakalım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Naz, öyle mi? Milena'ya Mektuplar'ı henüz okumadım. Çok da merak ediyordum. Umarım ben severim.

      Sil
  5. Senden hiç bilmediğim kitaplar öğreniyorum. Emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Sevginin değer bilinirliği,anlatımı ne kadar güzel.Bu bir erkeğin dilinden olunca daha da anlam kazanıyor.
    Yorum için teşekkürler listeme aldım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cangz, rica ederim. Umarım kitabı seversin. Şimdiden keyifli okumalar :-)

      Sil

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim :-)