Memduh Ün, Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor, Hazırlayan:
Vadullah Taş, Kabalcı Yayınları, 431 Sayfa, 1.Basım, 2009
Herkese merhaba.
Film izlemeyi sevdiğim kadar sinemayla ilgili kitapları da okumayı severim. Bu kitapta
Yeşilçam’ın ünlü yönetmeni Memduh Ün, çektiği filmlerden bazılarını ele almış. Çekim
sürecinde neler olduğunu, oyuncu seçimlerini, filmin başarılı olup olmadığını
ve yönetmenliğinin iyi kötü yanlarını anlatmış. Bahsedilen filmlerin hepsini
izlemedim tabii ama bazılarını biliyorum. Aslında vaktim olsaydı bahsedilen
filmleri sırasıyla izleyip yorumlarını, filmi izledikten sonra okumak isterdim ama bu
kadar vaktim yok ne yazık ki. Filmleri bulmak da sıkıntı olabilirdi çünkü
birkaçı yönetmenin elinde bile yokmuş. Kimi yanmış kimi de kaybolmuş.
Memduh Ün
yönetmen, senarist, oyuncu, yapımcı, futbolcu ve gençliğinde müzikle uğraşan
biri. Böyle çok yönlü kişileri seviyorum. İsim olarak tanıdık gelmediyse Google’a
adını yazıp aratmanızı öneririm. Birçok filmde oyunculuk yaptığı için yüzü
tanıdık gelecektir. Genellikle kötü adam rollerinde oynardı.
Kitapta bol
bol Fatma Girik güzellemesi var. Bilmeyenler için Memduh Ün, Fatma Girik’le
yıllarca aşk yaşamış. Hatta yönetmen ölüm döşeğindeyken de Fatma Girik
yanındaymış. Memduh Ün’ün kendisi de tarafsız olamadığını kabul ediyor.
Kitapta beni
rahatsız eden birkaç bölüm oldu. İkisini buraya yazıyorum. Kitaptan aynen
aldığım cümleler.
“Mine Mutlu’nun yıldız olamamasının gerisinde ona dayanak olabilecek bir erkeğin yokluğu yatıyordu. Örneğin Belgin Doruk’un ilk kocası yönetmen Faruk Kenç, ikinci kocası yapımcı Özdemir Birsel’di. Türkan Şoray’ın arkasında Rüçhan Adlı vardı. Hülya Koçyiğit’in annesi erkek gibi, müthiş bir kadındı. O yönlendiriyordu Hülya’yı. Filiz Akın’ın arkasında da kale gibi Türker İnanoğlu vardı. Muhterem Nur ben olmasam belki de star konumuna yükselemezdi. Fatma (Girik) da ikinci, üçüncü sınıf filmlerde oynuyordu, harcanır giderdi herhalde.”
“Şehnaz Dilan ilginç bir kızdı. Hem yetenekli hem de güzeldi ama bir yere gelemedi sinemada. Belki de arkasında sağlam bir direk olmamasındandı zirveye çıkamaması.”
Bir kadının
sektörde tutunabilmek için bir erkeğe, arkasında bir güce ihtiyaç duyması çok
acı. Eski filmlerde bazen bir oyuncuyu çok beğenirsin ama onu başka filmlerde
göremezsin, neden daha çok filmde oynamamış diye düşünürsün ya demek ki onlar
kendilerine destek olacak birini bulamamışlar. Bulsalardı bugün dört yapraklı
yonca diye başka isimlerden bahsediyor olabilirdik.
Kitapta böyle
çok isim geçiyor. Ben merak ettiklerime post-it yapıştırdım, kitap bittikten
sonra Google görsellerden kim olduklarına baktım. Hepsi filmlerden tanıdığım
yüzler ama isim olarak bilmiyormuşum.
Benim okuduğum
baskıda kapakta Ağrı Dağı Efsanesi’nin görseli vardı. Kitapta filmin hikâyesini
okuduğumda filmin başarılı olmadığını, yönetmenin de filmi sevmediğini gördüm. Zaten
görsel de güzel değil. Keşke kapak için başka bir film seçilseydi. Yönetmenin klasikleşmiş
Üç Arkadaş filmi olabilirdi mesela.
Kitapta yazım
yanlışları ve yanlış yazılan isimler rahatsız edecek seviyedeydi. Yeni baskıda
düzeltilir umarım diyemiyorum çünkü yayınevi kapandı. Kitabı ikinci el
bulabilirsiniz ancak.
Kitabın sonunda
dizin bölümü var. Merak ettiğiniz bir isim varsa dizin bölümünden o ismin
geçtiği sayfaları öğrenebilirsiniz.
Türk sinemasını
seven ve ilgilenen herkesin severek okuyabileceği bir kitap.
Siz bu
kitabı okudunuz mu? Beğendiniz mi? Okumak ister misiniz? Sinemayla ilgili
kitapları okumayı sever misiniz?
Yeşilçam filmlerini sever misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni
yazılarda görüşmek üzere.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Rastlantılar bazen çok işe yarıyor. Sanat için de geçerli
bu, hayatın kendisi için de.
2. Suçlular cezaevinde görülmediği zaman ya da polis gelip
suçluyu yakalamadıkça film sansürden çıkmıyordu o günlerde.
3. Kaçak filmi için bir ağanın sınıra yakın yüzme havuzlu,
kemerli villasını çok beğendim. Evi gezdiğim sırada ağa orada yoktu ama kahyası
yumuşak davranmış, olabilir emişti. Ama ağa döndüğünde villayı kesinlikle
vermeyeceğini söyledi. Kibar Feyzo filmini orada çekmişler 3-4 yıl önce. Şener
Şen ağa rolünü oynuyormuş ve Kemal Sunal havuzda, ağa rolünü oynayan Şener’in
suratına işemiş. Film gösterime girdikten sonra köylüler ağaya tavır almışlar.
“Sen ağasın, nasıl olur da kendi mekânında bir ağanın suratına işemesine izin
verirsin? diye.
4. 90’lı yılların ortalarında Türk sinemasının on seçkin
yönetmeni bir araya gelerek vakıf kurduk. Vakfın amaçlarından biri de genç
sinemacıları desteklemekti. Ömer Kavur, Nuri Bilge Ceylan adında bir genç
yönetmenin filmini bitiremediğini söyledi. “Ona verelim bu parayı.” dedi. Vakıf
üç üye seçti, seçici kurul olarak. Zeki Ökten, erden Kıral ve bendim jüri. Kaba
montajlı filmi seyrettiğimizde üçümüz de beğenmedik. Parayı vermeme kararı
aldık. Ceylan’ın Kasaba adlı filmiydi seyrettiğimiz. Parayı daha sonra saçma
sapan bir filme verdik. Kasaba ile başarılar kazandı. Bizim jüri üyeliğimiz de
böylece çuvallamış oldu.
Tam annemlik bir kitapmış, ona alayım.
YanıtlaSilHandan,
SilTürk filmlerini seviyorsa keyifle okuyacaktır.
ilginç bir kitaba benziyor Şule'cim ama seni rahatsız eden cümleler beni de rahatsız etti...
YanıtlaSileren,
Silo zamandan bu zamana değişen hiçbir şey olmaması insanı ayrıca üzüyor.
Sinemayı çok severim ama açıkçası sinemayla ilgili bir kitap okumadım bugüne kadar, bu da benim eksikliğim. Seni rahatsız eden o cümleler beni de fazlasıyla rahatsız etti ve üzüldüm. Bir kadının başarılı olmak için bir erkeğe ihtiyacı yok. Ne yazık ki hala böyle düşünenler de var, üzücü durum... Yazın bende sinemayla ilgili bir kitap okuma isteği uyandırdı, o kitap bu kitap olur mu onu bilemedim:) Emeğine sağlık:)))
YanıtlaSilkitapkesfi,
Silteşekkürler canım. O zamandan bu zamana kadınların iş dünyasında yaşadıkları konusunda değişen hiçbir şeyin olmaması insanı üzüyor.
Türk filmlerini çok seviyorum biliyorsun.
YanıtlaSilBu kitap tam okunmalık benim için ama bakalım ne zaman sıra gelecek :/
oytunla hayat,
Silbir de piyasada yok diye biliyorum. İkinci el denk gelirsen alabilirsin.