Bir kitap alma hastası olarak yaza kadar kitap almayacağım diye karar almıştım. Sürekli kitap aldığım için elimde eskiden aldığım kitaplar kalıyordu ve bazen yıllarca okunmayı bekliyordu. Buna bir son vermek için kütüphanemdeki bütün kitapları okumadan (20 civarında kitap kaldı) yeni kitap almayacağım demiştim. Bu sözümden döndüğümü düşünmüyorum çünkü bu sefer kendim için değil blogum için kitap aldım.
Bloglarda yapılan çekilişleri gördükçe bunu ben de yapmalıyım diye düşündüm ama ilk çekilişim özel bir günde yapılmalıydı. O yüzden blogumun 1. yılına gireceği 19 Mayıs'ta karar kıldım. Daha 2 ay var o güne ama bu çekiliş için o kadar heyecanlıyım ki şimdiden alışveriş yapmaya başladım.
Facebook'ta A-101'de cep kitaplarının indirimli satılacağını duyunca hemen Midyat'taki bütün A-101'leri dolaşmaya başladım. İlk 2 marketten elim boş döndüm ama neyse ki 3. ve son markette kitap bulabildim. İşte çekilişe koyacağım kitaplar:
1. Bin Muhteşem Güneş: Bin Muhteşem Güneş sadece okuduğum muhteşem bir kitap değil, bir de blogumda yazdığım ilk kitap. O yüzden bendeki yeri çok özel. Eğer okumadıysanız mutlaka okuyun. Favori kitaplarınızdan biri olacak.
2. Beyoğlu Rapsodisi: En sevdiğim yazarın en sevdiğim kitaplarından biri. Bakın buraya yazıyorum bu roman ileride film olacak. O yüzden filmi çıkmadan kitabını okuyun derim.
3. Şah ve Sultan: İskender Pala'nın bu kitabı benim kütüphanemde de 3 senedir duruyor ama dediğim gibi sürekli kitap aldığımdan ona sıra gelmedi. Birçok kişiden çok güzel bir kitap olduğunu duymuştum. Umarım gerçekten öyledir.
4. Umut: Ayşe Kulin'den "Veda" romanını okumuş ve çok beğenmiştim. Umut kitabı da Veda'nın devamı sayılabilirmiş. Bu yüzden Umut'tan iki tane aldım. Biri çekilişe koymak için, biri kendi kütüphanem için.
İşte mayıs ayındaki çekilişimde bu 4 kitap olacak. Hepsini bir kişiye vermektense 4 kişi seçip herkese birer kitap hediye edeceğim. Yanında da 5-6 adet ufak hediye olacak. Onları da zamanı gelince açıklarım artık. Şimdilik sürpriz olsun:-) Takipte kalın.
2009 yılıydı sanırım "Cahillikler Kitabı" serisi çıkalı. O zaman çok ses getirmiş, birçok kişi tarafından okunmuştu. Doğru bildiğimiz yanlışları öğretmişti bize.
Yaz tatilinde eve gittiğimde serinin 3. kitabını, "Sağlık" konulu olan kitabı buldum. Kardeşim almıştı bu kitabı, ben de bavula atıp eve getirdim. Sağlık gibi ciddi bir konuda birçok şeyi yanlış bildiğimi fark edince çok şaşırdım ama sanıyorum bu konuda yalnız değilim. Üşenmedim en ilgimi çeken bilgileri aşağıya yazdım. Aralarında sizin de ilk defa duyduğunuz, çok şaşırdığınız maddeler var mı? Cevaplarınızı bekliyorum.
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Uykusu hafif olan insanlar, rüyalarını daha iyi hatırlarlar.
2. Buzluktaki yiyecekleri bir kez de on kez de çözüp dondursanız hiçbir sakıncası yoktur.
3. Emzirme sadece bebekler için değil anneler için de çok yararlıdır. Emziren kadınlar ileride meme kanserine daha az yakalanır ve şeker hastası olma ihtimalleri de %15 azalır.
4. İnsan ve şempanzelerin kalıtımsal özellikleri %98,77 oranında aynı. Hatta insan ve şempanzeyi genetik olarak birbirinden ayırt etmek neredeyse mümkün değil.
5. Kadınlarda G noktası diye bir şey yok (Erkekler rahatlayabilir artık :-)
6. Sabahları çapaklı gözlerle uyanılmasının sebebi, hijyen eksikliği değildir. Göz kenarlarında oluşan bu birikintinin asıl sebebi kurumuş gözyaşıdır.
7. Uygun olmayan ışıkta ve yakın mesafeden de TV izleseniz bu, gözlerinizi bozmaz.
8. Grip dünyanın en hafife alınan hastalığı sayılır. Oysa grip dünya genelinde yılda 1 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olur.
9. Sessizlik içinde yaşayan kişilere kıyasla, trafik sesi gibi çevre gürültüsü kalp krizi riskini, erkeklerde neredeyse %50, kadınlarda ise 3 katı arttırır (O zaman biz öğretmenler yandık).
10. Antibakteriyel sabun da elleri normal sabun kadar temizler.
11. Birçok kişide, özellikle kadınlarda, kaba etteki kalın yağ tabakası kaba ete yapılan enjeksiyonların yeterli doz ilaç verememesine neden oluyor. Yani eğer yağlı bir poponuz varsa iğne yerine başka tedavi yöntemleri denemelisiniz.
12. İngiltere ve ABD'de ilaçlardan ölenlerin sayısı trafik kazalarında ölenlerin sayısından fazla.
13. Kalp krizi birdenbire olmaz. Krizden önceki 6 ayda göğüste sıkışma, soğuk terleme, sebepsiz bir yorgunluk ve bitkinlik, daha önceden olmayan bir nefes darlığı yaşanır.
14. İnsan kendi ağız kokusunu sürekli soluduğu için bu kokuya alışır ve onu hiç duymaz ya da çok hafifletilmiş şekilde algılar. Çoğu insanın ter koktuğunu fark etmemesinin sebebi budur.
15. Biraz sonra canım yanacak diye düşünürseniz canınız daha çok yanar. Beklemediğiniz zamanda canınız yandığında ağrı %28 daha az duyulur. En güçlü ağrı kesici ağrıyı %30 azaltabilir. Yani iyi düşünmek burada da işe yarıyor.
16. Düzenli olarak az alkol tükettiğinizde bunama ve kanser riskini %23 - %27 azaltabilirsiniz.
17. Bebekler 1 sene boyunca sırtüstü yatırılmalı. Bebeğin kafasının arkasının düzleşmemesi ve asimetrik bir kafa yapısına sahip olmaması için bir hafta sağa, bir hafta sola doğru yatırılmalı. Eğer bebek yüzükoyun yatarsa ani bebek ölümleri gerçekleşebilir.
18. Bir insanın bitlenmesi vücut temizliğiyle alakalı değildir. Saçların sık yıkanması olsa olsa tertemiz bitlere sahip olmanızı sağlar (Çocukken her yaz bitlenen biri olarak bunu duyduğuma çok sevindim :-)
Ayrıca kıvırcık saç, bitlerin tutunmasını zorlaştırır. Bu yüzden baş bitleri kıvırcık saçlarda daha ender görülür.
19. Burun kanamalarında baş geriye yatırılmamalı çünkü baş geriye yaslanırsa, burundaki kan boğaza, oradan da yemek borusu üzerinden mideye akar. Bunun bir zararı yoktur ama yutulan kan bazı insanlarda mide bulantısı ve kusma yapabilir.
20. Yüze salatalık koymak cildi gençleştirmez, aksine cildin daha çabuk kırışmasına neden olur çünkü salatalık cildin nemini emer. (İşte buna çok şaşırdım. Biz ki sırf salatalık cilde iyi geliyor diye salatalıklı yüz kremleri alan insanlardık)
21. Kanadalı psikologların araştırmasına göre aileler çocukları arasında ayrım yapıyor ve daha sevimli olan çocuklarına daha fazla bakım ve ilgi gösteriyorlar.
22. Klasik bir grip aşısı kuş gribinden korumaz çünkü bu iki hastalığın virüsleri çok farklı dış yapılara sahiptir.
23. Göbek ve bel çevresine yerleşen yağlar özellikle tehlikelidir. Buna karşın alt bölgedeki kalça yağlanması, popodaki, baldırlardaki ya da üst gövdedeki yağlanma belki o kadar güzel görünmüyor ama sağlık açısından pek zararlı değil.
24. Şişman olan yetişkinler çocukluklarında da şişman mıydı? Bilakis düşük kiloyla doğan çocukların, yetişkin yaşlarında aşırı kilolu olma riskinin özellikle yüksek olduğu ortaya çıktı.
25. Soğuk algınlığı tedavisi doktor olmadan 14 gün sürer, tedaviyle 2 hafta! Çünkü 10 soğuk algınlığı hastalığından 9'una virüsler sebep olur. Ve antibiyotikler virüslerin gelişimini ve yayılmasını engelleyemez. İlaçlar tamamen faydasızdır. Öte yandan, gereksiz antibiyotik tedavisiyle, zararsız olan ve kalıcı şekilde boğaz-yutak bölgesinde yaşayan bakteriler antibiyotiklere karşı yeni direnç geliştirebilirler. Sonradan bir bakteriyel enfeksiyon yaşanırsa, mikroorganizmalarda direnç kolaylıkla artabilir ve ilaçların gerçekten işe yarayacağı durumda ilaçlar etkisiz kalır.
26. Kalp krizi erkek hastalığı olarak görülmesine rağmen Avrupa'da kalp krizinden ölen kadın sayısı, erkek sayısından fazladır.
27 yaşındayım, kendimi bildim bileli kitap okumayı çok severim ama ilk defa bir kütüphaneye üye oldum (Üniversitede kullandığım okul kütüphanesini saymazsak).
4 senedir Midyat'ta yaşıyorum ve Midyat Halk Kütüphanesi'nin önünden defalarca geçmişimdir. Şimdiye kadar hiç merak edip de içine girmemiştim. Ta ki bugüne kadar. Düzenli olarak kitap okuma ödevi verdiğim öğrencilerimin, ki kendileri 6. sınıf olurlar, yarısının kütüphaneye üye olduğunu ve birbirinden güzel kitaplar aldıklarını görünce, üstüne bir de aynı okulda çalıştığım arkadaşlarımın da kütüphaneye üye olduğunu öğrenince en azından bir gidip bakayım burası nasıl bir yermiş diye düşündüm. Gitmemle beraber üye olmam da bir oldu tabii.
Bende kitap alma hastalığı var. Şimdiye kadar bir kitap aldığımı hatırlamıyorum. 5-10 kitap birden alıyorum ve onlar bitmeden yenilerini alıyorum. Böylece bazı kitaplar okunmadan yıllarca kütüphanemde duruyor(En eskisi 2006 yılından). Bu yüzden bir karar aldım. Elimdeki bütün kitapları bitirmeden(20 kadar kitap var.) yeni kitap almayacağım. Böylece bütçemi de biraz düzeltebilirim. Kitaplara ciddi para harcıyorum çünkü.
Bu noktada kütüphaneye üye olmak için doğru zamandı. Elimdeki kitaplar bitmeden gidip 3 kitap aldım bile.
Kitapları okumayı düşündüğüm sırayla fotoğrafladım. Öncelikle sinema yazılarını büyük bir zevkle okuduğum(keşke Sinema dergisi kapanmasaydı da hâlâ okuyabilseydim.) Uygar Şirin'in Karışık Kaset kitabını okuyacağım. Duyduğuma göre akıcı bir kitapmış. Birkaç günde bitiririm diye düşünüyorum. Sonrasında da filmini izler "Kitabı daha iyiydi ya." geyiği yaparım :-)
2. sırada bütün arkadaşlarımın neredeyse bütün kitaplarını okuduğu ve öve öve bitiremedikleri Sarah Jio var. Şimdiye kadar hiçbir kitabını okumadığım yazar, arkadaşlarımın dediklerinin yarısı kadar olsa bile bu, yazarın bütün kitaplarını okuyacağım demektir.
Son kitap bir klasik: Küçük Kadınlar. Ben bazı çocuk kitaplarını hiç okumadım(Küçük Kadınlar gibi), bazılarını da çok küçükken okuduğum için hatırlamıyorum. O yüzden bazen çocuk kitaplarını, özellikle klasik olanları, okuyacağım. Bu kitabın kısaltılmamış, tam çeviri olduğunu okuyunca dayanamadım hemen aldım.
Şimdilik bu kadar. Elimdekileri bitirdikten sonra yeni kitaplar aldıkça kütüphane maceralarımı yazacağım. Takipte kalın.
Bu kitap eşimin kütüphanesinden. Okulda, okuma saatlerinde okuyabilmek için basit bir dili olan kitap arıyordum (çocukların gürültüsünden ne okuduğumu pek anlamıyorum çünkü. O yüzden okulda basit, eğlencelik kitaplar okurum.) Bu kitap tam istediğim gibiydi.
Tek Tadımlık Hayat kitabını ben "Tek Tadımlık Kitap" olarak tanımlıyorum. Eğer vaktiniz varsa bir oturuşta 1-2 saatte okuyabilirsiniz bu kitabı. Basit bir dille yazılmış ve çabuk okunuyor.
Kitabın konusuna gelirsek: kitabın yazarı Lee Lipsenthal 54 yaşında evli, 2 çocuğu olan, mutlu ve başarılı bir doktor. Hayatı mükemmel görünen ve hepimizin yaşamak isteyeceği bir hayat ama işte hiçbir şey sonsuza kadar güzel gitmiyor. 54 yaşındaki bu doktora yemek borusu kanseri teşhisi konuyor ve bu hastalığa yakalananların ölme oranı %90. Kitap doktorun bu hastalıkla mücadele edişini, hayata tutunmasını ve kendini ölüme hazırlamasını anlatıyor. Kitabın sonunda ölüp ölmediğini ise söylemeyeyim belki siz de kitabı okursunuz. Eğer kitabın sonunda ne olduğunu öğrenmekten nefret ediyorsanız o zaman kitabın arka kapağının iç kısmını okumanızı tavsiye etmem çünkü orada ne olacağı yazıyor.
Açıkçası bu kitap zaten elimde olmasaydı para verip de almazdım. Size de tavsiye edebileceğim kadar iyi değil. Eğer hızlı okuyacağınız, size hayat sevinci verecek, sizi motive edecek bir kitap okumak istiyorsanız tercih edebilirsiniz. yoksa okunacak daha iyi çok kitap var, onlardan birini okuyun.
Maeve Binchy adını İtalyanca Aşk Başkadır kitabıyla duymuştum. Bir ara herkes bu yazarı okuyordu ama benim onunla tanışmam bu sene gerçekleşti. Önce yazarın Gümüş Yıldönümü kitabını okudum, ikinci olarak da Bu Yıl Farklı Olacak kitabını.
Kitap hepsi Noel zamanında geçen 20 hikayeden oluşuyor. Hikayeler biraz hüzünlü başlıyor. Sonunda da kötü bir şeyler olacak gibi hissederken Noel sihrini gösteriyor ve hepsi bir şekilde iyi bitiyor. Bu durum insana umut veriyor. Ben de yeniyılı çok severim ve yeni bir yılla beraber hayatımızda her şey düzelecek, bu sene güzel şeyler olacak diye düşünürüm. Tabii çoğunlukla öyle bir şey olmaz ve birkaç ay sonra hayat normal akışında seyreder. Yine de bu kitabı çok sevdim. İnsana umut veriyor ve hayatınız değişebilir, güzelleşebilir mesajı veriyor. Durum ne kadar umutsuz olursa olsun. Hatta bunun için Noel olması bile gerekmiyor.
Yazarın dili akıcı ve sürükleyici. Kitap kolaylıkla okunuyor. Yazarın bütün kitaplarını olmasa da İtalyanca aşk Başkadır ve Aşk Mutfakta Pişer gibi en çok okunan kitaplarını okuyabilirim. Eğer sizin tavsiye ettiğiniz bir kitabı varsa lütfen yazın, onu da okumaya çalışırım.
Temmuz ayında Adana Optimum'da D&R'da yazarın üç kitabını (Gümüş Yıldönümü, Bu Yıl Farklı Olacak ve Ruh ve Yürek) 5'er liraya almıştım. Normalde D&R mağazalarından gazete ve dergi dışında bir şey almam çünkü kitapları çok pahalı sattıklarını düşünüyorum ama bazen böyle güzel indirimleri oluyor. Onları yakalamak lazım. Her alışveriş merkezine gittiğimde D&R'a da uğrar indirim var mı diye bakarım. 28 liralık kitabı bile 5 liraya aldığımı biliyorum. O yüzden siz de arada sırada D&R'a bir uğrayın. Keşke kitapların üstüne yapıştırdıkları "5 lira etiketi" daha kolay çıksa. Etiketi çıkarmaya çalışırken kitaba zarar veriyoruz. Ben de o yüzden artık çıkarmıyorum, öyle kalıyor.
NOT: Fotoğraftaki kedili kitap ayracı 5. sınıf öğrencim Münevver'in bana öğretmenler günü hediyesi. Öğretmenler gününü geçtim, hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biri.