Adana’ya tayinimiz çıktığında en çok sevindiğim şeylerden biri artık istediğim anda sinemaya ve tiyatroya gidebilmek oldu ama geçen gün fark ettim ki ocaktan bu yana yani dokuz aydır sinemaya gitmemişiz :( Marslı filmi gösterime girince hem sinema hasretimiz son bulsun hem de Yer Çekimi (Gravity) ve Yıldızlararası (İnterstellar) filmlerini sinemada izleyemedik, bari bu filmi izleyelim diye eşimle beraber sinemanın yolunu tuttuk.
Marslı
filmi 2011 yılında Andy Weir’in yazdığı kitaptan sinemaya uyarlanmış. Filmin
yönetmenliğini Ridley Scott yaparken filmin başrolünde Matt Damon
var. Yan rollerde ise birçok tanıdık isim bulunuyor. Jessica
Chastain, Michael Peña, Kristen Wiig, Jeff Daniels, Kate Mara, Sebastian
Stan ve Sean Bean var.
Filmin
konusunu kısaca anlatmak gerekirse, Mars gezegenine astronotların gönderildiği
bir görevde, Mark Watney (Matt Damon) isimli astronot şiddetli bir fırtına
sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir fakat Watney hayattadır ve
kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekâsını ve
dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye
çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim insanları
durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da
tehlikeli bir kararın eşiğine gelecektir...
En
sonda söylemem gerekeni en başta söyleyeceğim. Ben bu filmi son zamanlardaki
iki uzay filminden (Yer Çekimi ve Yıldızlararası) de daha çok sevdim. Bunun
sebeplerine gelirsek öncelikle 140 dakikalık filmin en az 110 dakikasında görünen
Matt Damon’ın çok başarılı bir oyunculuk sergilemesi var. Yıldızlararası
filmini izleyeniniz varsa Matt Damon orada da bir astronotu hatta başka bir
gezegende tek başına kalan bir astronotu canlandırmıştı. Sanırım bu rol onu
Mark karakterine hazırlamış. Rolünü inandırıcı şekilde oynamıştı. Hiçbir zaman
Matt Damon hayranı olmadım ama bu filmde cidden iyiydi.
Bu
filmi bu kadar sevmemin nedenlerinden biri de diğer bilimkurgu filmlerinde
eksik olan mizah anlayışına sahip olması. Evet, bazen umutsuzluğa kapılıp
kendinizi kötü hissediyorsunuz ama birçok yerde de kahkaha atabiliyorsunuz.
Filmin espri anlayışını sevdim.
Maalesef
bilimden, fenden neredeyse hiç anlamam ama filmi izlerken oradaki zeki
insanları, bilim adamlarını ve kadınlarını gördükçe keşke ben de bilimle
uğraşsaydım dedim. Filmden sonra kendimi aptal ve boş hissettiğimi itiraf
ediyorum.
Bir
de filmin hayatıma çok olumlu bir katkısı oldu. Filmi izleyeli beş gün oldu ama
bu etkisi hâlâ geçerli. Umarım her zaman da geçerli olur. Filmde uzayı, Mars’ı
ve evrenin büyüklüğünü görünce bir insan olarak ne kadar küçük ve ne kadar
önemsiz olduğumu hatırladım. Aynı şekilde günlük hayatımızdaki üzüldüğümüz,
sinirlendiğimiz şeyler de gözüme çok aptalca göründü. Dünyada bir grup insan
başka gezegenler keşfetmek, insanlara faydalı olmak için kafasını yorarken ben
de artık en azından “Kim ne demiş? O benim hakkımda nasıl konuşmuş? Şu bana
küsmüş.” vb. şeyleri dert etmemeye karar
verdim. Şurda en iyi ihtimalle 70 yıl daha yaşayacağım ki bunun 20 senesi
istediklerimi rahatça yapabileceğim yıllar olacak. Ondan sonra yaşlanacağım ve
sağlık sorunlarım başlayacak. Tabii bu hayatımla ilgili en iyi tahmin. Çok daha
önce ölebilir ya da sağlığımı kaybedebilirim. 100 yıl sonra beni kimse
hatırlamayacak. O zaman yaşadığım anın keyfini çıkarmalıyım ve çıkaracağım da.
Dediğim gibi beş gündür bu ruh halinde dolaşıyorum ve emin olun daha rahat ve
mutluyum. Size de tavsiye ederim.
Her
zamanki gibi çok uzattım. Marslı filmini
sinemada izlemenizi öneriyorum. Çok güzel bir film olduğu için televizyondan ya
da bilgisayardan izleseniz de seversiniz ama bu filmin hakkı sinemada verilir. Filmi
izledikten sonra bana yazın da filmi konuşalım. Yazı çok uzun olmasın diye
burada kesiyorum ama izleyenlerle filmi uzun uzun konuşurum :) Şimdilik
hoşça kalın, görüşmek üzere.
Not:
Filmde astronotlardan birini canlandıran Sebastian Stan’ı Richard Madden’e
benzettim. Hatta filmin fotoğraflarını
görünce “Aaa Robb Stark da oynuyormuş.” dedim ama o değilmiş. Olsun, Sebastian Stan’ı izlemek de ayrı bir zevkti :)