Geçtiğimiz
nisan ayında toplam yedi kitap okumuşum. Bu sene henüz yedi kitabı geçemedim.
Mayısta şeytanın bacağını kırıp on kitap okurum umarım. Okuma sırama göre hangi
kitapları okuduğumu, yorumlarımı ve kitaplardan altını çizdiğim cümleleri
yazmaya başlıyorum:
E.L. JAMES –
GREY
Grinin
Elli Tonu’nu birkaç sene önce o çok popüler olduğu dönemde okumuştum. Çok beğenmediğim
ama yazın kafa dağıtmak için okunabilecek bir seriydi. Serinin yeni kitabı Grey’i
ise okumayı çok istedim çünkü erkek karakterlerin ağzından anlatılan kitapları
daha çok seviyorum. Üstelik Grey değişik bir karakterdi, onun bakış açısını
merak ediyordum ama kitap benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Serinin ilk
kitabının aynısı bu sefer Grey’in bakış açısıyla anlatılmıştı ama ortada bir farklılık
ya da yeni öğrendiğimiz bir şey yoktu. Bunlara bir de kitabın 600 sayfa olması
eklenince kitabı bitirmem iki ayı buldu. Sırf bitirmek için okudum diyebilirim.
Eğer bu seriyi okumadıysanız bence hiç
bulaşmayın. Yeni kitapları çıksa da benim bu seriyle işim bitmiştir.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.Mükemmel
değilsen mükemmel bir ailenin içinde büyümek kolay değildir.
YILMAZ ÖZDİL
– İSİM ŞEHİR ARTİST
Yılmaz
Özdil’in köşe yazılarını topladığı kitaplarını severek okuyorum. Daha önce üç
kitabını okudum ve çok sevdim ama nedense İsim Şehir Artist kitabını çok sevemedim,
yer yer sıkılarak okudum. Ya yazarın bu kitabındaki yazıları çok iyi değildi ya
da ben kitabı yanlış bir zamanda okudum. Yine de yolda, okulda, kısa
aralıklarla yapılan okumalar için uygun bir kitap. Köşe yazılarından oluştuğu
için nerede kaldım, kitabı yarım bıraktım duygusu oluşturmuyor.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.İstediği
kadar tazyikli su sıksın. Korkma, sönmez.
2.Korku
bulaşıcıdır, cesaret de öyle.
3.İçki içen
insan ne yaptığını hatırlamaz. Rakı içen unutulanları hatırlar.
4.Doğuştan
engellilere bir faydası olmadığı gibi sağlam insanlarını engelli yapma
konusunda da olimpiyat şampiyonudur Türkiye.
5.”Tarihi
tekerrür diye tarif ediyorlar. İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” Mehmet Akif
Ersoy
6.Gençlik
insanın başına hayatta bir kere gelir. En vahim gençlik hatası gençliğini
yaşamamaktır.
NAZAN
BEKİROĞLU – MÜCELLA
Nazan
Hoca’nın elimde okumadığım beş kitabı var ama ben tercihimi son kitabından yana
kullandım çünkü yazar bu kitabında dilinde sadeleşmeye gittiğini, herkes
tarafından anlaşılmak istediğini söylemiş. Ben de bu yüzden önce Mücella’yı
okumak istedim. İyi ki öyle yapmışım.
Mücella
1920-1970 yılları arasında yaşayan hiç evlenmemiş, annesinin gölgesinden çıkamamış bir kadın. Kitapta doğumundan
ölümüne kadar Mücella’nın hayat hikâyesini okuyoruz. Bu arada onun çevresindeki
insanları tanıyor ve Türkiye’nin yıllar içindeki değişimine de tanık oluyoruz. Ben
nostalji seven bir genç olarak (Evet 28 yaşında biri olarak kendime genç
diyorum J) kitabı
zevkle okudum ama bence bu kitabı orta yaşlı ve yaşlı olanlar, yani kitapta
anlatılan dönemleri yaşamış olanlar çok daha severek okuyacaklardır.
Kitabı
tek kelimeyle anlatmam istenseydi hüzünlü kelimesini seçerdim. Kitabın başından
sonuna kadar sayfalara bir hüzün sinmiş. Mücella’nın hayatı yeterince
hüzünlüyken ben Yusuf Ziya ve Suna’nın hikâyesinden de çok etkilendim. Hatta kitap
okurken kolay kolay ağlamayan ben Yusuf Ziya’nın Suna’ya yazdığı mektupta
gözyaşlarımı tutamadım. Altını çizdiklerim bölümünden 4.5. ve 6. alıntılar o
mektuba ait ama bence siz alıntıları okumakla yetinmeyin ve Mücella’yı okuyun.
Seveceğinize eminim.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.Tanımaktır anlamanın
ilk şartı. Sevmek anlamaktan sonra gelir.
2.Evlilikte
başlangıçta bulunana değil sonraya kalana bakmak gerekirdi.
3.Sevda
dediğin ne ki? Tarifsiz bir tanışıklık duygusu. Sebepsiz bir gülümseme arzusu.
4.Sandım ki
çoktum bir oldum. Eğriydim doğruldum. Yitiktim bulundum. Yitik malımı bulur
gibi buldum seni. Bir daha kaybolmam sandım. Anlamsızdım, anlam kazandım. Bir kadının
aşkında er kılındım. Ve senden önce
yaşadıklarımın sonuncusu olan bu yaşantıyla kalbimin zayıflığını aşarak kendime
geldim.
5.Benim acım
dindiyse dinmeyecek acı yoktur.
6.Suç varsa
karşılığında ya adalet ya merhamet olmalı. Sen adaletle hükmet Suna. Suçla beni.
Kına. Yargıla. Ayıpla. Ko, azapta kalayım ama anlama. Anlamanın sonu merhamet,
onun da sonu affetmektir çünkü. Affetme beni.
7.Sadece
yüzünde geçmemişti yıllar Mücella’nın, kendisini hitaplarda da göstermişti. Yıllar
önce herkes için “kızım”ken sonra “kardeşim”e dönüşmüş, ondan “abla”ya
geçilmiş, şimdiyse “teyze” olmuştu işte yedi kat yabancılara. Mücella’nın
hitapları da ters yönde ilerlemiş, herkes önce “amca, teyze” sonra “abi, abla”
sonra “kardeşim” şimdi de “kızım, oğlum” olmuştu onun için. Çevresinde “dede,
nine”dediği kimse kalmamıştı neredeyse.
8.İyi de affa
değer olanı zaten herkes affeder. Asıl af, affa layık olmayanı da affetmek
değil mi?
WİLSON –
MATZ - KAFALARINA BİR KURŞUN
Bu
kitabı okul kütüphanesinden ödünç alıp okudum. Polisiye çizgi roman türündeki
kitap bir günde bitti. Bu, okuduğum ikinci çizgi romandı ve çizgi roman türünün
bana hitap etmediğini anlamamı sağladı J Türün
meraklıları bir şans verebilir.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.- Vejeteryan
burgerlerini anlamıyorum. Hem daha pahalılar hem de içlerinde etle patates yok.
-Sağlığına
daha yararlı olduklarına inan diye daha pahalılar.
CAN DÜNDAR –
UZAKLAR
Bu
kitabı Kitap Ağacı Adana grubunda yaptığımız takasta aldım. Can Dündar sevdiğim
ve bütün kitaplarını okumak istediğim bir yazar. Bu kitabında yazarın gezip
gördüğü yerlerle ilgili yazdığı gezi yazıları var. Ben gezi kitaplarını pek
sevmem ama yazarın üslubundan dolayı Uzaklar kitabını sevdim. Bir de çok uzun
bir kitap olmadığı için okurken hiç sıkılmadım, kısa sürede bitirdim.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. New York’ta herkes
yabancı olduğu için kimse yabancılık çekmiyor. Herkes farklı olduğundan, kimse
kimsenin farklılığını fark etmiyor. Ve kimsenin yalnızlığı diğerininkini
azaltmaya yetmiyor. Şairin de dediği gibi “Ben nereye gitsem, yalnızlığın
başkenti orası.” (Şair Cemal Süreya imiş).
2. 2000 yıl
önceki Çin’i görmek istiyorsanız Şian’a gidin. 200 yıl önceki Çin’i görmek
istiyorsanız Pekin’e gidin. Bugünkü Çin’i görmek istiyorsanız Sanghay’a gidin.
DIANA
GABALDON – YABANCI
Bu
yazarı ve kitabını duymamıştım. Outlander dizisini keşfedince dizinin kitap
uyarlaması olduğunu öğrendim. Yazar 7 kitaplık bir seri yazmış, Yabancı serinin
ilk kitabıymış. Dizinin ilk sezonu da ilk kitabı anlatıyormuş. Ben önce diziyi
izledim ve diziye, ama daha çok başroldeki Jamie’e, bayıldım. Bu yüzden dizi
sezon arasındayken Kindle’ımdan Yabancı’yı okudum. 2. Dünya Savaşı yıllarında
hemşirelik yapan Claire’in bir mucize sonucu 1800’lü yıllara zaman yolculuğu
yapmasını ve İskoçların arasında hayatta
kalmaya çalışmasını anlatıyor. 800 küsur sayfalık kitabı sıkılmadan zevkle
okudum. Serinin diğer kitapları da en az 900 sayfa. Hatta Epsilon Yayınevi ilk
3 kitap hariç diğer kitapları ikiye bölerek yayımlamış. Bu yüzden şimdilik
devam kitaplarını okuyamayacağım çünkü şu an okumak istediğim çok kitap var ama
elimdeki kitapları bitirince tekrar bu dünyaya dönmek istiyorum.
Eğer
yedi kitaplık seriyi okumak size zor gelecekse en azından dizisini mutlaka
izleyin derim. Jamie Fraser karakterini canlandıran Sam Heughan’la tanışmak
için bile izlemelisiniz o diziyi. Uzun zamandır bir dizi karakterinden bu kadar
kısa sürede bu kadar çok etkilenmemiştim. En son sekiz sene önce Prison Break’te
Michael karakterini canlandıran Wentworth Miller’a böyle hayran olmuştum. Bu arada
Prison Break dizisi geri dönüyor ama konu zaten çok dağıldığı için burada
kesiyorum. Bir ara bu konuyla ilgili bir yazı yazabilirim.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Babam elime
vurursa hiçbir iş yapamayacağımızı söylerdi, oysa popoya vurulduğunda oturamadığımız
için sürekli olarak çalışırmışız.
2.
Bana hayattayken cehennemi yaşatan bu adam cennete gitmemi engelleyemeyecek.
3.
Bazen en pişmanlık duyacağımız hareketler en iyi sonuçları doğururlar.
JOHN VERDON
- AKLINDAN BİR SAYI TUT
Aklından
Bir Sayı Tut çok sık gördüğüm bir kitaptı. Ben de sonunda kitabı okudum. Sonunda
diyorum çünkü kitaba kasım ayında başlamıştım J Aslında bu
kadar uzun sürede okunacak bir kitap değil, birkaç günde bitirebileceğiniz
akıcı bir polisiye ama bu kitapta beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Kitaba kötü
diyemiyorum çünkü ilgi çekici bir konusu var ve olayların gidişatı etkileyici
ama kitaba iyi de diyemiyorum çünkü yazarın üslubunu beğenemedim. Sanırım beni
rahatsız eden şey kitabın üçüncü tekil şahıs bakış açısıyla anlatılmasıydı. Ben
Ahmet Ümit okumaya alıştığım için ve onun kitaplarında olayları Başkomiser Nevzat
anlattığı için bu kitapta da olayları Baş Dedektif Gurney’in ağzından okumak
isterdim. O zaman kitabı daha çok sevebilirdim ama bu durumda serinin diğer
kitaplarını okumayı düşünmüyorum.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.En büyük çatışma
kendimizi görme şeklimiz ve başkalarını görme şeklimiz arasındadır. Örneğin,
biz tartışıyor olsak ve sen bana bağırsan, bunun sebebinin senin öfkeni kontrol
edememen olduğunu düşünürüm fakat ben sana bağırsam, bunun sebebinin kendi öfke
kontrolsüzlüğüm değil, senin kışkırtman olarak görürüm.
2.Bir bedende
yaşayan iki insanın verdiğinden daha büyük acı olamaz.
3.Olmuş gibi
görünen şey olmuş olamaz. Bu yüzden olmuş gibi görünen şey olmadı.
4.Köpek
insanlarının kahveyi tercih ettiğini hiç fark ettin mi? Sence de çay kedi
insanları için değil mi? (bu tespite kendi açımdan katılıyorum. Ben köpek ve
kahve insanıyım J)
5.İmkânsız
olanı elerseniz, elimizde kalan ne kadar mümkün görünmese de doğrudur.
6.Nadiren
yaptığı dürtüsel hamlelerden hemen sonra olduğu gibi heyecan yerini içini
kemiren bir pişmanlığa bırakıyordu.
7.Çoğu seri
katilin zekâ seviyesi ortalamanın üzerindedir.
8.Yapılan
psikolojik testler ne kadar kaliteli olursa olsun diye düşündü Gurney, verilen
eğitimin gerektirdiği özellikler ne kadar iyi olursa olsun, polis olmaması
gereken polisler vardı. Örneğin bu olayda polisin açıkça işlediği vahşice bir
suç yoktu ama içinde sert ve nefret dolu bir şey vardı; Gurney bunu hissetmiş,
yüzündeki çizgilerde görmüştü – ve bu kişi bir süre sonra aynada kendi
yansımasıyla çarpışacaktı. Bu zaman içerisinde birçok insan alıkonacak ya da
sonu kötü bitecek işlerle korkutulacaktı. Bu adam, insanların polisleri
sevmemesine sebep olan polislerden birisiydi.
9.Doğuştan
gelen bir içine kapalı olma eğilimi vardı ve sonuç olarak kendisine kalırsa
eylem üzerinde düşünmeye, eylemin kendisinden daha çok zaman harcıyordu.
Kafasında harcadığı zaman, dünyada harcadığı zamandan fazlaydı.
Sizin
bu kitaplardan okuduklarınız var mı? Eğer varsa yorumlarınızı duymak isterim.
Mayıs ayında okuduğum kitaplarda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
John Verdon kitaplarını merak ediyorum hala okumak nasipolmadı :D
YanıtlaSilGüzel bir ay geçirmişssin abla. Yeni ay daha da güzel olur inşallah :D
Bu arada Neden Mayıs ayının sonunda Nisan ayında okuduklarını yayınladın onu çözemedim.
Cahil Okur, tembelliğimden dolayı olabilir mi? :-) ancak yazmaya vakit ayırabildim. Teşekkür ederim :-)
Silaklından bir sayı tut'u ben de beğenmemiştim:/ başka verdon kitabına da elim gitmedi o sebepten.
YanıtlaSilMücella için çok uygun olmuş gerçekten hüzünlü kelimesi...
kitap sevinci, bazı kitapları okuyunca yazarın bütün kitaplarını okumalıyım diyorum. Bazılarını okuyunca da içimden başka bir kitabını okumak gelmiyor. John Verdon benim için ikinci kategoride.
Silİyi okumalar, kaliteli olsun da varsın yavaş gitsin herseyde olduğu gibi okuma düzenimizde de hayatımızın gidisatına göre iniş çıkışlar olur. Maasallah yine de bence iyi okumuşsunuz. Ben de uzun süre ara verdim bloğa da okumaya da. Geri dondum bloğa bakıyorum hep kitap yayınları. Nasıl iyi geliyor bana. Sizi okudukça motive oluyorum ins yeni bir kitaba başlamam yakındır ;)
YanıtlaSilBize Her Yer Okul, blog okumak ve yazmak insanı gerçekten okuma konusunda motive ediyor. Kitap okumayı hep severdim ama bloga başlamadan önce bu kadar okumuyordum. Blogcuların okuma hızlarını görünce ben de gaza geliyorum. birbirimizi gaza getirip daha çok okuyalım :-)
SilGrey konusunda sana sonuna kadar katılıyorum.
YanıtlaSilFarklı bir açıdan sebepleri öğrenebileceğim bir kitap gibi gelmişti bana ama nerdeeeeee :(
Tekrarını yaptık resmen...
Mücella ile ilgili hep soru işaretlerim vardı. Dolaylı uzun uzun anlatımları sevmiyorum çünkü. Dilini sadeleştirdiğini söylüyorsan şans tanımalıyım diye düşündüm...
Mutlu haftalar♥
Oytunla Hayat, senin Grey yorumunu hatırlıyorum. Sen de beğenmemiştin. bu konuda aynı düşünüyoruz. Nazan Hoca'nın kitapları çok güzeldir ama bazı kitapları ağır dilinden dolayı kolay okunmaz. Mücella'da dilini sadeleştirmiş, çok da güzel olmuş. Bence okumalısın. Seveceğini düşünüyorum.
SilGrey'in sadece film müziklerini beğendim ben :)))
YanıtlaSilJohn Verdon'u merak ediyorum ama ben de Ahmet Ümit'e alışkın olanlardanım, şu an tereddüt ettim (=
Şu aralar kitap okuyamayan ben ne zaman normale döneceğim bilmiyorum. Bu ay ben de 7 kitap okudum diyebilmeyi çok isterdim :(
Keyifli okumalar..
Kore Fenomeni, film o kadar kötü eleştiriler aldı ki henüz izlemeye cesaret edemedim :-) Çok teşekkür ederim. Okuma hızının artması dileğiyle :-)
SilYabancı <3 Dizisinden dolayı okumayı çook istiyorum ama çok uzun ve kalın kitaplardan oluşan bir seri, elimde okumadığım onca kitap varken almaya çekiniyorum. :/ Ne güzel yedi kitap okumuşsun, ben bir ayda üç kitap okursam şükrediyorum artık. :D
YanıtlaSilBüyülü Ayraç, Yabancı serisini okumaya başlamak cidden cesaret istiyor. Üşenmedim hesapladım bütün seri 7945 sayfadan oluşuyor :-) elde okunmayı bekleyen kitaplar çok olunca ben de seriye şimdilik ara verdim, birkaç yıl sonra devam etmeyi düşünüyorum.
SilBen ayda en az on kitabı düzenli olarak okumak istiyorum ama o tempoyu daha yakalayamadım. Umarım ikimizin de okuma hızı artar :-)
Gray'i bende büyük bir merakla okudum.Bir hikaye ne kadar uzatılırsa özelliğini kaybediyor bunu gördüm.Keşke ilk üç kitapla kalmış olsaydı.
YanıtlaSilYılmaz Özdil'in kitapları benim kütüphanemde ayrı bir yeri var.Esprili,iğneli üslubunu çok beğeniyorum.
cangz, Grey konusunda sana katılıyorum. Yılmaz Özdil'in elimde iki kitabı daha var. Biraz ara verdikten sonra onları da okuyacağım.
SilSelam sule bende bu ay 8 kitap okudum
YanıtlaSilgulseren ozkursun, süper. Ne zaman blog açıp o kitapları yazmaya başlıyorsun? :-)
SilHalbuki erkek karakter ağzıyla anlatıp ne kadar büyülü hale getirilebilirmiş seri. En güzel kısmı o olmalıydı. Hayal kırıklığını tahmin edebiliyorum Şule. Ben de az çok fikir sahibi oldum sayende. Fazla hayal kurmamalıyım demek ki bu seriyle ilgili. Merak da ediyordum halbuki...
YanıtlaSilKahve Yanı, o zaman sen de okumalısın. En azından ilk kitabı okuyup sevip sevmediğine karar verirsin. Serinin hayranı da çok. Zaten kötü bir kitap değil kesinlikle. Sadece tam olmuş diyemiyorum.
SilGrey benim de okuyacaklarım arasında, tatilde okumaya daha çok vakit ayırmak istiyorum, sevgiler :)
YanıtlaSilEsra Takım, istediğim kadar okuyabilmek için ben de tatilin gelmesini bekliyorum. Benden de sevgiler :-)
Sil