En sevdiğim yazarlardan biri olan Zülfü Livaneli’nin yeni kitabı (Elia ile Yolculuk) çıkmışken dört senedir elimde okunmayı bekleyen Sevdalım Hayat’ı hatırladım ve geçtiğimiz ay okudum. Sevdalım Hayat yazarın çocukluğundan itibaren anılarını kaleme aldığı bir eser ama hayatının tamamını kapsamıyor. Bendeki kitap 2012 basımıydı ama kitabın anlatımı çok daha önceki yıllarda bitmişti.
Sizin alışkanlığınız nasıl bilmiyorum,
ben yazarların özel hayatına pek ilgi duymam. Yazar ne yaşamış, nasıl bir
hayatı olmuş araştırmam. Bu durum en sevdiğim yazarlar için bile böyle. Bazılarının
nasıl göründüğünü bile bilmem mesela. Sanki yazarı tanırsam kitaplarının büyüsü
bozulacakmış gibi hissederim. Bu yüzden en sevdiğim yazarlardan biri desem de
Zülfü Livaneli hakkında da, ki kendisi pek çok yazara göre daha popüler ve
ünlüdür, pek bir bilgim yokmuş, bu kitabı okurken fark ettim.
Mesela Zülfü Livaneli’nin ne kadar
önemli bir müzisyen olduğundan haberim yoktu. Sevdiğim birçok şarkısı var ama bu
kadar albüm çıkardığından, yurt dışında bile başarılı olduğundan ve birçok ödül
aldığından haberim yoktu. Bu nedenle müzik yaşamını anlattığı yerleri ilgiyle
okudum.
Kitapta yazarın siyasi hayatı ve
fikirleri de geniş yer kaplıyordu. Bu bölümleri okumak zevkli olsa da 500 küsur
sayfalık kitabın çoğu bunlardan oluşunca bir yerden sonra sıkılmaya başladığımı
itiraf ediyorum. Tam bu noktada kitabın sonunda yazarın günlüğüne yer verilmesi
ve bir gazeteden alınmış farklı konulardaki düşüncelerini okumak çok iyi geldi.
Keşke, Ayşe Kulin’in otobiyografi kitabı Hayal’de yaptığı gibi, kitaplarını
yazma sürecini, nelerden ilham aldığını ve nasıl yazdığını da anlatsaydı. O bölümleri merakla ve zevkle okurdum diye düşünüyorum. Belki ilerleyen zamanlarda kitabın
devamı gelir de yazarlık hayatının detaylarını anlatabilir.
Yazarın Edebiyat Mutluluktur, Orta Zekâlılar Cenneti ve Gözüyle Kartal Avlayan Yazar, Yaşar Kemal kitaplarını okuyanlar bu
kitapta tanıdık anıları ve fikirleri bulabilir. Yine de Zülfü Livaneli ve
kitaplarını seven herkesin okuması gereken bir eser Sevdalım Hayat. Kitabı okuduktan
sonra kendinizi yazara daha yakın hissedeceğinizin garantisini veriyorum.
Küçük bir dipnot: Zülfü Livaneli İstanbul
büyükşehir belediye başkanlığına aday olduğu sene bütün anketlerde yarışı önde
götürüyor. Seçime çok az bir zaman kala basının linç kampanyası başlatmasıyla
oyları düşüyor ve az bir farkla Recep Tayyip Erdoğan seçimi kazanıyor. Zülfü Livaneli o seçimi kazansaydı tarih nasıl
değişirdi, bugün ne durumda olurduk görmeyi çok isterdim.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Plak benim adımla yayımlanırsa polis
baskı yapabilirdi. Yaşar Kemal, “Sana başka bir isim koyalım.” diyordu. “Hem
Zülfü Livaneli meşhur olabilecek bir isim değil.”
2. “Okullarda bana öğretilenleri
unutabilmek için 15 yılımı verdim.” Peter Ustinov
3. Gerçek başarının bir yan ürün
olduğunu öğrendim. Başarıyı hedeflerseniz onu kazanamıyor, unutup da kendinizi
iyi bir iş yapmaya adarsanız geldiğini görüyorsunuz.
4. İnsanoğlunu bu kadar çılgın bir tür
haline getiren ve birbirini kıymaya götüren itkinin, öleceğini bilen tek canlı
olmasından kaynaklandığını anladım. Diğer canlılar gibi bu bilincimiz olmasaydı
daha iyi bir dünyada yaşardık.
5. Sonunda “Ben” dediğim varlığın,
kozmik sonsuzlukta bir an yanıp sönen bir ateşböceği bile olmadığını öğrendim.
6. Dünyanın dönüşü sırasında “Si”
notasını çıkardığı söylenir.
7. Entelektüellik dünyanın en üst
düzeyi, entellik ise en altı. Tam cahil olsalar daha iyi.
8. Salih Bozok’un torunları son derece
saygın kişiler. Bana bilinmeyen çok hoş bir hikâye anlattılar. King’s Speech
filminde de gösterilen İngiltere kralı Edward Türkiye’yi ziyaret ederken,
Atatürk Salih Bozok’a “Bu adamı beğenmedim.” demiş. Sebebi sorulunca da şöyle
anlatmış: “Dolmabahçe merdivenini tırabzandan kayarak indi. Bir kral
böyle davranır mı?”
King’s Speech filminin en ilginç yanı o dönemin Britanya’sında kimsenin kral ya
da başbakan olmayı istememesi. Herkes üstünden atmaya çalışıyor. Bizde küçücük
makamlar için birbirinin gırtlağını ısıranları gördükçe insan böyle bir
özveriye şapka çıkarıyor.
9. Çok narsisist bir şey birinin
sana âşık olması. Galiba bir insanın başka bir insana verebileceği en büyük
hediye aşktır ve bence aşkın tanımı şudur: “Bir insanın egosunu, başka bir
insan karşısında yenmesidir.”
10. Müzik insanların duygularına doğrudan
doğruya etki yapan bir şey ve kimyasal reaksiyonlara sebep oluyor. Bu yüzden
birçok insan dikkatli bir şekilde müzik dinler. Tolstoy müzik dinleyemediğinden
yakınırmış çoğu zaman. Der ki: “Duygularım üzerinde o kadar aşırı etki yapıyor
ki dinleyemiyorum.” Ben de roman yazarken veya konuşurken müzik dinleyemem.
11. Dünya sinemasının en büyük ismi
Charlie Chaplin’dir. Aşılamamıştır Charlie Chaplin. Yazar, senarist, yönetmen,
oyuncu, aynı zamanda da besteci. Film müziklerinin besteleri de ona ait.
12. Roman, öykü anlatmak değildir. Öykü
çok güzel bir form ama roman niye o kadar uzun? Uzun olmasının bir sebebi
olması lazım. Niye 400-500 sayfa? Eğer 25 sayfada, 30 sayfada anlatılabilecek
güzel bir aşk hikâyesiyse o zaman o kadar sayfa boşuna yazılıyor demektir.
Bir romanın birinci değeri karakter
yaratmaktır. O karakterleri dünyaya tanıdığın karakterlerden daha fazla tanır
hâle getirmektir ama bugün postmodern diye moda edilen romanlarda karakter yok.
Onun için bakıyorsun kapattığın zaman aklında bir kişi kalmıyor. Benim için
romanın ölçüsü budur. Eğer hiçbir karakter aklına gelmiyorsa maalesef laf
kalabalığından ibarettir o roman.
13. Ancak anayasal denetim altında politikacı
namuslu kalabilir. Zira o kadar büyük menfaat gruplarıyla iç içe ki kendisi
istese bile kalamaz. Ben zaten dünyadaki bütün hükümetlerin suçlu olduğuna
inanıyorum. Şu an dünyanın en iyi niyetli insanını al hükümetin başına geçir,
suç işlemek zorundadır.
14. Osmanlı tarihinin en büyük on ismini
saysanız birisi kesin Atatürk’tür. Şimdi insanların kafalarında “Osmanlılar”
var, “Cumhuriyet” var, öyle düşünüyorlar. Bir kesim “Osmanlı padişahlarımıza
sahip çıkalım, Cumhuriyet’i yerelim.” diyor. Bazısı da “Biz Cumhuriyetçiyiz,
Osmanlı’dan bize ne?” Hâlbuki Osmanlı’nın yetiştirdiği en büyük isimdir
Atatürk. Fatih’in, Yavuz’un ve diğer padişahların adını babanda öyle doğduğu
için duyuyoruz. Oysa sen Selanik’te yoksul bir Osmanlı ailenin çocuğu olarak
doğ, o yoksul şartlarda git parasız yatılı olarak oku. Oradan çık, dünyaya
adını duyur, 20.yüzyılın en büyük lideri ol. Dünya çapında savaşlar kazan, iki
kere İngiliz kabinesi yıkılsın senin yüzünden ve bir model oluştur dünyaya ve
ölümünden bu kadar yıl sonra bile dünya basını senden bahsetsin. Bana bir tane
böyle mucize gösterin ya!
15. Bir çelişki var orada: İnsanlar ölmek
istemiyor ama yaşlanmak da istemiyorlar. Yaşlanabilmek, ölmemek demek. Yani
ölmediğin için yaşlanıyordun. Genç yaşta öldüğün için hiç yaşlanmıyorsun.
Dolayısıyla ya yaşlılıktan ya da ölümden korkacaksın.
16. Andre Maurois kitabında diyor ki:
“Yaşlıların çok ömrü kalmamasına rağmen parayı önemsemesi sadece hayatında
başka tutku kalmaması ile açıklanabilir. Ne cinsel tutku, ne aşk tutkusu, ne
siyasi tutku, hiçbir tutku kalmayınca yerine bir tek oturup her gün altınlarını
saymak ve onları arttırmaya çalışmak, saklamak kalıyor. İnsanlara yaşamak için
tutku gerekiyor.
Zülfü Livaneli’den okuyup yorumladığım diğer kitaplara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle.
Mutluluk
NOT: Biliyorsunuz istisnalar hariç okuduğum kitapları toplu olarak
bir yazıda yazıyorum. Bunu değiştirmeyi düşünüyorum. Kitapların yorumlarını tek
tek girsem hem daha çok okunur hem de daha çok dikkat çeker diye düşündüm. Bu
konuda sizin de fikirlerinizi almak istiyorum. Sağ taraftaki anketime katılıp
fikrinizi belirtirseniz çok mutlu olurum. Teşekkürler 😊
Livaneli kitapları müzikleri gibi çok başarılı, mutluluk ilk okuduğum kitabı. O zaman 18 yasındaydım ama simdiye kadar niye okumadım diye üzülmüştüm.
YanıtlaSilTılsım Yılmaz,
Silsen yine yazarla erken tanışmışsın. Ben ilk kez 22-23 yaşındaydım okuduğumda. O günden beri okuyorum :-)
Zülfü Livaneli'nin kitaplarını seviyorum ben. Şimdi elimde huzursuzluk adlı kitabı var. Ben de ona başlayacağım.Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilEbemkuşağı,
SilHuzursuzluk da etkileyici bir kitaptı. Bir günde bile bitirebilirsin. Keyifli okumalar :-)
Bende bir çok kitabını okudum, tümünü okumayı düşünüyorum.
YanıtlaSildilekçe işler,
SilLivaneli insanda öyle bir his bırakıyor :-)
İlkay Özgür,
YanıtlaSilkütüphaneye bir sonraki gidişinde yazarın bir kitabını alırsın belki :-)
Hey, seni mimledim. :)
YanıtlaSilİrem AKAY,
Silçok teşekkür ederim. Çok mahcubum sana. Birikmiş mimlerimi en kısa zamanda yapacağım söz :-)
İlkay Özgür,
YanıtlaSil:-)
Hala okumamış olmaktan utanç duyuyorum yazarı. Yıl bitmeden mutlaka bir kitabıyla başlayacağım, kendime söz vermiş olayım burada :D Kitabın kapağı çok güzel görünüyor, nostaljik bir havası var. Belediye başkanlığı meselesini yeni öğrendim ve çok şaşırdım. Kelebek etkisiyle çok şey farklı olabilirdi şu an...
YanıtlaSilGözde Türker,
Silkapak nostaljik olmuş çünkü yazarın çocukluğuna ait. Nereden baksan 50 yıl önce çekilmiş.
Seçim olayını ben de kitaptan öğrendim ve senin gibi çok şaşırdım. Keşke geçmişe gidip bu olaya müdahale edebilseydim. Bugün ne durumda olurduk, neler değişirdi görmeyi çok isterdim.
Kardeşimin hikayesini okumuştum çok etkilenmiştim. Arkadaşlarımın hediyesi Elia ile Yolculuk var elimde . İnşaallah en kısa zamöanda onu da okuyacağım.
YanıtlaSilHayel Damlası,
SilKardeşimin Hikayesi benim de yazardan en sevdiğim kitaplardan biri. Ne güzel sana Livaneli hediye eden arkadaşların var :-) Benim şu an yazardan okumadığım tek kitap o kaldı. Yakın zamanda okuyamam. Senin yorumlarını bekliyorum :-)
Ben hiçbir kitabını okumadım ama okumak çok istiyorum . Bana önereceğin bir güzel başlangıç yapmamı sağlayacak kitabı var mı?
YanıtlaSilLe yan,
Sildeneme seversen Edebiyat mutluluktur ve Orta Zekalılar Cenneti'ni öneririm. Roman olsun dersen Son Kuşlar, Leyla'nın Evi, Kardeşimin Hikayesi, Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm ve Serenad kitapları çok güzeldir. Herhangi biriyle başlayabilirsin. Umarım sen de benim kadar seversin Livaneli'yi :-)