Öykü, okumayı sevdiğim bir tür değil. Ben
her zaman roman okumayı tercih ediyorum. Öyküler bende yarım kalmış, eksik
kalmış duygusu uyandırıyor. Ne kadar uzun olursa olsun daha uzun olmalıydı diye
düşünüyorum. Bu yüzden sevdiğim öykü kitabı da öykücü de çok az. Necati Cumalı’nın
Ay Büyürken Uyuyamam ve Susuz Yaz kitaplarını çok sevmiştim. Ömer Seyfettin’i
belki de çocukluğumdan beri bildiğim için severim. Mahir Ünsal Eriş’in Olduğu Kadar Güzeldik kitabında da birkaç öyküyü beğenmiştim.
Ocakta Adana’da yapılan Çukurova Kitap Fuarı’nda Ferit Edgü’nün öyküleri beş liraya satılıyordu. Türü sevmesem de
yazarın geçen yıl okuduğum Hakkari’de Bir Mevsim kitabını çok beğendiğim için
öykülerine de bir şans vermek istedim ve üç öykü kitabını aldım. İyi ki almışım
diyorum çünkü üçünü de çok severek okudum. Artık en sevdiğim öykü yazarına
Ferit Edgü adını vereceğim J. Bundan sonra Ferit Edgü’nün bütün kitaplarını okurum.
Kitaplarda öykülerin yanında minimal
öyküler de var. Yani sadece birkaç cümleden oluşan öyküler. Açıkçası bu kısa
öyküler benim daha çok hoşuma gitti. En beğendiklerimi “Altını Çizdiklerim”
başlığına yazdım. Lütfen o alıntıları okuyun. Alıntıları okuduktan sonra eminim
kitapları merak edecek ve okumak isteyeceksiniz.
Peki, yazar neden minimal öyküler
yazmış. Bunu kendi ağzından açıklamak gerekirse İşte Deniz Maria kitabının
ön sözünde şöyle diyor: “Peki, niçin minimal, diye sorulacak olursa, yalınlığa,
daha çok yalınlığa, artık hiçbir fazlalığı içinde barındırmayan yapıya ulaşmak
için diyebilirim. Ayıklamak, arıtmak… Tıpkı mermerin içinde gizli biçimi bulmak
için, durmaksızın yontan, o koca sert kütleyi küçülte küçülte kendi öz yapıtına
varmaya çalışan emekçi-yontuç gibi. Yontuç mermerin içinde saklı biçime (yoksa
cevhere mi demeliyim?) ulaşmaya çalışıyor; bense “dil”in içindeki cevhere.
Hiçbir zaman varamayacağımı bile bile. Ama gene de…”
Başta öykü severler olmak üzere duru,
temiz bir Türkçe’yle Türkiye gerçeklerini masalsı bir dille okumak isteyen
herkes Ferit Edgü ile tanışmalı. Yazara bir şans verirseniz devamı
kendiliğinden gelecektir.
FERİT EDGÜ – İŞTE DENİZ MARİA
Diğer iki kitabının aksine İşte Deniz
Maria’da sadece Doğu’da geçen öyküler yok. Şehir hayatında, metropolde geçen
öyküler de mevcut. Üç kitap arasında en çok alıntı yaptığım, en hoşuma giden
minimal öyküler bu kitaptan çıktı. Yazardan bir kitapla başlamak isteyenlere
ilk olarak İşte Deniz Maria’yı öneririm.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Şaşılacak bir şey; gözleri (sanırım)
görmüyordu; kulakları (sanırım) duymuyordu; yayınevine önerdiği romanın adı ise
“Yemyeşil Sesler” idi.
Elyazmasını okuduğumda çok şaşırdım. O
güne değin böylesine yeşil ve çok sesli bir roman okumamıştım. Gene de
yayımlayamadım bu romanı. Bir kadının yapıtı olduğu için değil, hiçbir
kahramanın adı olmadığı için. Daha doğrusu, tüm kahramanların Sarı, Beyaz,
Kara, Kırmızı, Mor, Yeşil, Turuncu gibi adları olduğu ve bu kişilerin roman
boyunca, sürekli olarak, bukalemun gibi adları değiştiği için.
2. –Ben boyuma göre birini bulamadım,
hepsi bu.
-Peki, aradın mı?
-Hayır, aramadım. Böyle biri olsaydı,
o gelip beni bulurdu.
-Sen aramadığın sürece kimse seni
bulmaz, dedim ona.
- Keşke! Oldu aldığım yanıt.
3. Köyün en hoppa kızıydı.
Onu köyün en aptal gencine verdiler.
Hiç çocukları olmadı.
Daha doğrusu, sayısız çocuklarından
hiçbiri o en aptal gençten değildi.
4. Burada çok iyiyim, dedi.
Rahat mısın? Dedim
Çok rahatım. Hayatımda hiç olmadığı
kadar.
Öyleyse, üzerine toprağı gönül
rahatlığıyla örtebiliriz, dedim.
Evet, evet, dedi.
İlk toprağı (iki kürek) ben attım.
Sonra tüm dostları
5. –Siz bizim yeni komşumuz mu
oluyorsunuz? Dedi genç erkek, genç kıza.
-Biz burada oturuyoruz, dedi genç kız,
genç erkeğe.
-Biz de burada oturuyoruz, dedi genç
erkek, genç kıza.
Kız kısacık eteklerini kaldırıp sordu:
-Niçin kısa kesmiyoruz?
6. –Bana unuttuğun bir öykünü anlatsana.
-Hangi öykümü?
- Yaşadığın ve unuttuğun bir öykünü.
- Tüm öykülerimi mi demek istiyorsun?
- Aralarından birini.
- Çok güzel bir kızdı. Hem sağır hem
dilsiz.
- Erotik bir öykü.
- Üstünden kalktığımda artık ona
gereksinmem kalmadığını söyledim.
- Umutlu bir öykü.
- Sonra onu yeniden kollarımın arasına
aldım.
- Trajik bir öykü.
- Ve boğazını sıkmaya başladım.
- Sessiz bir öykü.
- Sesi çıkmıyordu.
- Gerçekçi bir öykü.
- Çığlık atarak uyandım.
FERİT EDGÜ – DOĞU ÖYKÜLERİ
Kitabın arka kapak yazısı konusunu çok
güzel özetliyor: “Bu kitapta yer alan 4 uzun, 17 çok kısa öykü, Doğu’nun kuş
uçmaz, kervan geçmez dağlarında geçiyor. Ferit Edgü, Hakkâri’de Bir
Mevsim’le başladığı yolculuğunu, çaresiz insanların öyküleriyle sürdürüyor.
Yalın sözcüklerle dile getirilen acılı yaşam kesintileri.”
Ben Doğu’da dört sene çalıştım. Yazarın
kitaplarında anlatılan zor şartları yaşamadım. Çok güzel günler geçirdim orada
ve hâlâ özlemle anarım. Yine de kitapta anlatılan hikâyeler çok tanıdık. O günlere,
oralara dönmüşüm gibi hissettirdi. Kendimce Ferit Edgü’yü Doğu’yu en güzel ve
en iyi anlatan yazarlardan biri seçtim J
FERİT EDGÜ – YARALI ZAMAN
Yazar Hakkari’de Bir Mevsim kitabını
yazdıktan otuz yıl sonra tekrar Doğu’ya yöneliyor. “Bir Doğu Yolculuğundan
Notlar “ alt başlığıyla yayınlanan kitapta gazeteci olarak oraya gittiğini ve
gözlemlerini okuyoruz. Ben gerçekten gittiğini sanmıştım ama kitabı okuduktan
sonra yaptığım araştırmada çalıştığı gazetenin kendisi yerine başka birini
gönderdiğini, İstanbul’dayken oraya gitmiş gibi yazdığını öğrendim. Bu durum
yazara olan hayranlığımı arttırdı. Görmeden bu kadar iyi anlatabilen biri
gerçekten gidip orayı yaşasaydı neler ve nasıl anlatırdı düşünemiyorum.
özellikle yralı zamanı merak ettim
YanıtlaSilevin tek kızı mona, umarım okuduğun zaman seversin.
Silİlkay Özgür, rica ederim. Kafa dağıtmak istediğin zaman bu üç kitaptan istediğini okuyabilirsin.
YanıtlaSilÖyküler konusunda fikirlerimizin aynı oluşu beni gerçekten şaşırttı abla :D Bana da hep yarım kalıyorlarmıs gıbı geliyor, sonrasında ne oldu? dıye sorasım geliyor
YanıtlaSilCahil Okur, aynen benim de. Devamını okumak istiyorum.
SilHakkari'de Bir Mevsim kitabını çok merak ediyorum ben de. Fuar zamanı zevkine güvendiğim bir kitap sever "Bir Gemide" yi önermişti başlangıç için. Kalemini sevdim ve başka kitaplarını da okuma isteği duydum. Ben öykü okumayı seviyorum çünkü bazen kısa sürede bir anlatının içine girip çıkmak hoşuma gidiyor. Sabahattin Ali en sevdiklerimden. Yekta Kopan da fena değil.
YanıtlaSilburcuuuuk, Bir Gemide'yi ben de merak ediyorum. Sabahattin Ali'yi de Yekta Kopan'ı da okudum. Benim favori öykücüm Necati Cumalı. Öykü seviyorsan onu okumanı tavsiye ederim.
SilNecati Cumalı hiç okumadım. Mutlaka deneyeceğim.
Silburcuuuuk, umarım seversin.
SilGüzel anlatmışsın, öykü ve Hakkari'de Bir Mevsim'i sever olarak bu kitapları okumak istedim :). Merak ediyordum yorumlarını :).
YanıtlaSilöneri makinesi, umarım kitapları da seversin :-)
SilMerhabalar:)))
YanıtlaSilFerit Edgü'nün yaşam kokan öykülerini çok beğenirim. Anlatmak istediklerini iki, üç cümleye sığdırarak anlatıverir. Yazarla tanışanlar kitaplarını sevecek gibi gelir bana da. Selamlar...
Mukaddes'in Kaleminden, sizinle tamamen aynı fikirdeyim. Ferit Edgü'nün herkesin sevebileceği bir tarzı var. Sevgiler :-)
SilHani demişsin ya Şule abla, doğuda çalışmama rağmen anlatılan zorlukları yaşamadım diye. Sanırım yazar kendisi gidip görmediği için edebiyatıyla süslemiş olabilir. Okumadan bilemem tabii ama bence yazdığı, hikayesinin geçtiği yeri kendisi gidip görseydi daha güzel olurdu. Buna rağmen iyi anlatması tabii ki güzel ama ne bileyim :D Şans vereceğim ama, öykü benim de çok okumadığım bir tür fakat okumak isterim :')
YanıtlaSilGözde Türker, Hakkari'de Bir Mevsim'i yazarken yazar oraya gitmiş ve bir süre orada yaşamış. Bu kitabını İstanbul'dan yazmış. öykü sevmiyorsan da yazarın romanını oku. Ferit Edgü'yü seveceğini düşünüyorum.
SilPeki o zaman, yazdim bi kenara ablacim ^^
SilGözde Türker, :-)
Sil