Çevirmen: Berrak Göçer, Can Yayınları, 244 Sayfa |
Paris ve Londra’da Beş Parasız roman
türünde sayılsa da otobiyografik özellikler taşıyor. George Orwell’ın Paris ve
Londra’da beş parasız kaldığı, kötü koşullarda, zaman zaman evsizlerle
yaşadığı, günde on yedi saat çalışmak zorunda kaldığı günlerini anlatıyor.
Çocukluğumda maddi durumumuz pek iyi
değildi. O günleri şimdi “Ne kadar zor günler geçirdik.” diye anıyordum ama bu
kitabı okuduktan sonra anladım ki ben gerçek anlamda yokluk çekmemişim. Yiyecek
ekmek almak için beş kuruş para bulamamanın verdiği sıkıntı, günlerce aç kalma,
otel parasını ödeyemediği için otelden gizlice kaçma ve geceyi parkta geçirme, günlerce
banyo yapamama gibi olaylar benim başıma gelmedi. Bu kitapta bunları ve daha fazlasını
okuyup halinize şükredeceksiniz.
Kitabın ismi içeriğine çok uygun olsa
da kitabı okurken aklıma sık sık “Sefiller” geldi. Türkçemizde sefilleri
oynamak diye bir deyim var biliyorsunuz. Bu kitaba Sefiller ismi de çok
yakışırmış.
Yazarın 1984 kitabını yorumladığımda kitabın
son cümlesinin, şimdiye kadar okuduğum en güzel son cümle olduğunu yazmıştım. Yazar
bu kitabını ise mükemmel bir paragrafla sonlandırmış. Bu paragrafın bir kitapta
okuduğum en güzel son paragraf olduğunu söyleyebilirim. Orwell, kitaplarını nasıl
sonlandıracağını iyi biliyor.
"Yine de çulsuz kalarak kesinlikle öğrendiğim bir iki şeye değinebilirim. Bütün berduşların ayyaş pislikler olduklarını asla düşünmeyeceğim, sırf bir peni verdim diye hiçbir dilenciden minnet beklemeyeceğim, işsiz bir adamın yorgun olmasına şaşırmayacağım, sokakta dağıtılan el ilanını geri çevirmeyeceğim, şık bir lokantada keyifle yemek yemeyeceğim. Bu da bir başlangıç."
Bu cümleler kitabı okuduğunuz zaman çok
anlamlı olacak.
George Orwell en sevdiğim yazarlardan biri.
Okuduğum üçüncü kitabıyla gönlümdeki yerini sağlamlaştırdı. Yazarla tanışmayan ve/veya
tanışıp bu kitabını okumayan herkese öneriyorum.
1984 ve Hayvan Çiftliği yorumlarıma isimlerine
tıklayarak ulaşabilirsiniz.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Yahudi’ye güveneceğine yılana güven.
Yunan’a güveneceğine Yahudi’ye güven ama Ermeni’ye asla güvenme.
2. Plongeur’lar(Lokantalarda garson altı
çalışan kişiler) az da olsa düşünselerdi çok uzun zaman önce bir sendika kurup
daha iyi şartlar için grev yaparlardı ama düşünmüyorlar çünkü düşünecek
vakitleri yok; hayatları onları köleleştirmiş.
3. Onun insanlığını yok eden, doğuştan
gelen bir karakter bozukluğu değil, yetersiz beslenmeydi.
4. İşsiz bir adamın tek derdinin
ücretsiz kalmak olduğunu düşünenler çok yanılıyorlar; bilakis çalışma
alışkanlığı benliklerine işlemiş eğitimsiz bir adamın çalışmaya, paradan daha
çok ihtiyacı var.
5. Sadaka alan biri, velinimetinden
hemen her zaman nefret eder. İnsan doğasının değişmez bir özelliğidir bu.
6. Esasta bir iş yararlı mı, üretken mi,
asalakça mı kimsenin umurunda değil; tek beklenti kârlı olması.
7. Para en büyük erdem sınavına dönüştü.
Dilenciler bu sınavda çakıyor, bu yüzden de hor görülüyorlar. Eğer dilenerek
haftada on sterlin bile kazanılabilse, dilencilik anında saygın bir mesleğe
dönüşür. Konuya gerçekçi bir şekilde yaklaşırsak dilenciler sadece birer
işadamı ve diğer işadamları gibi, ellerinin altındaki imkanları kullanarak
geçimlerini sağlıyorlar. Şereflerini diğer çoğu modern insandan daha fazla
satmış değiller; sadece zengin olmayı imkansız kılan bir meslek seçme hatasına
düşmüşler.
çok etkileyici Şule'cim, gerçekten son paragraf özellikle oldukça vurucu, paylaştığın için teşekkürler, sevgiler:)
YanıtlaSilEren,
Silyazar öyle etkileyici yazmış ki etkilenmemek mümkün değil Eren.
Selam.
YanıtlaSil1984 kitabı okunacaklar arasında. :)
Hayvan Çiftliğini çok beğenerek okumuştum.
Bu kitabını da not ettim. Yazarın bakış açısını, yorumlarını seviyorum.
İyi haftalar :)
Gülşah Şahin,
Silo zaman bu kitabı mutlaka okumalısın. İyi haftalar :-)
Güzel bir son paragraf kesinlikle, sanki kitabın kısa bir özeti gibi..
YanıtlaSilOytunla Hayat,
Silaynen öyle canım. Bütün kitapta anlattığını bir paragrafta özetlemiş yazar.
Not ettim bu kitabı da.
YanıtlaSilHandan,
Silumarım seversin canım :-)
Sıradaki kitabı olarak beklemede, lakin hala başlamak nasip olmadı. Güzel bir yorum olmuş, emeğine sağlık
YanıtlaSilCahil Okur,
SilOrwell'ı okurken aklıma sen geldin. Yazarı sevdiğini hatırlıyorum. Bu kitabını da mutlaka okursun.
Yorum için teşekkürler :-)
Bu gün baktım ki kitaplığımda yok, halbuki aldığımı zannediyordum. gidip hemen satın aldım bende :D Elimdeki bitince hemen başlıyorum okumaya
YanıtlaSilCahil Okur
Silmaşallah sana. Hiç vakit kaybetmiyorsun. Umarım seversin :-)
okunmalı diyorsun , alındı anlaşıldı diyeorum :)
YanıtlaSilKİTAP EYLEMİ,
Silbence seveceksin :-)
1984 ve Hayvan Çiftliği'ni okudum.Bugünde Aspidistra'yı sipariş verdim. Sosyoloji ve iktisat içerikli romanların izini sürüyorum. Yorumunuz ve alıntılarınız benim için çok faydalı oldu. Yeni bir kitap daha keşfetmiş oldum.
YanıtlaSilKitaplara Kaçanlar,
SilGeorge Orwell'ın bütün kitapları okunmalı bence :-)
1984'ü ve Hayvan Çiftliği'ni çok sevmeme rağmen bu kitaba temkinle yaklaşıyordum, kurgu değil diye. Ama anlattığın gibiyse kesinlikle benim de hoşuma giden bir okuma olacak. Son paragrafı okumadan geçtim, kitabı okuduğum anda etkileneyim diye :D
YanıtlaSilGözde Türker,
Silbence sen bu kitabı seversin Gözde. Kurgu olmaması gözünü korkutmasın. roman okur gibi kolay okunan, akıcı bir kitap.
Bu sene okuduğum nadir çeviri kitaplarından biriydi. Galiba bu kitap için 1000kitap'ta ufak bir şeyler yazışmıştık. Beni de oldukça etkileyen bir kitap olmuştu. ☺
YanıtlaSilBelle'nin Kütüphanesi,
Silöyle mi? Hiç hatırlamıyorum desem :-( Dur bir bakayım ne yazmışım :-)
AA çok merak ettim.. Okumak istediğim bir yazar bu kitapla başlayabilirim
YanıtlaSilSevkoz, yazarın 1984 ve Hayvan Çiftliği kitapları daha popülerdir ama bence bu kitabıyla da başlayabilirsin.
SilGeorge Orwell kitapları listemde ama alıp okumaya fırsat bulamadım. :((
YanıtlaSilBeyda'nın Kitaplığı,
Silillaki zamanı gelir. O okunacaklar listesi bitmez zaten :-)