25 Kasım 2022 Cuma

Murat Menteş-Derde Deva Randevu 3

Murat Menteş-Derde Deva Randevu 3

Murat Menteş, Derde Deva Randevu 3, Alfa Yayınları, Çizer: Hakan Karakaş, 237 Sayfa, 5. Basım, 2022.

2020’de Derde Deva Randevu-1, 2021’de Derde Deva Randevu-2 derken bu sene de Derde Deva Randevu-3 kitabını okudum. Bakalım bu seri nereye kadar devam edecek? 😀

Murat Menteş bu kitapta hayatını kaybetmiş Türk, yabancı birçok ünlü isimle hayali röportajlar yapıyor ancak verilen cevaplar o kişilerin gerçekten söylediği sözlerden ya da eserlerinde geçen cümlelerden oluşuyor. Böylece siz o kişileri ve düşüncelerini az çok tanımış oluyorsunuz.

Diğer iki kitapta da olduğu gibi bu kitapta da çizimler çok başarılı.

Uzun uzun yorum yazmayacağım çünkü zaten alıntılar çok fazla. Yazı daha fazla uzamasın. Merak edenler ilk iki kitabı yorumladığım yazılarımı okuyabilirler. İçerik aynı zaten, sadece isimler değişiyor. Bu kitapta benim için en ilgi çekici isim Asimov oldu. Hiçbir kitabını okumadığım yazarın cümlelerine bayıldım. En kısa zamanda kitaplarını okumaya başlamak istiyorum. Başlangıç için önerebileceğiniz bir kitabı var mı?

Siz Murat Menteş’i hiç okudunuz mu? En çok hangi kitabını seviyorsunuz? Okumayı düşünüyor musunuz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere.

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Fikirler uğrunda kavga edilecek değil, akşam yemeğinde rahatça tartışılabilecek nitelikte olmalıydı.” Bertrand Russell

2. Hayat keman çalmayı öğrenirken sahnede keman resitali vermektir.

ÖMER HAYYAM:

*Bir yel vurur, umutlar savrulur, uçar gider.

Sensiz bensiz kalır tüm sokaklar ve caddeler

Paran pulun nen varsa bugün ye yoksa yarın

Ölüverirsin, açgöz düşmanların gelir yer

*Cimrilerin hakkından Hak elbet ergeç gelir

Cehennemin en dibi onlara rezervedir

Ne demişti ağzından ballar akan Muhammed

“Cömert bir gayrimüslim cimri müminden yeğdir.

*Bu toprakta dostun az olursa daha iyi

Ahaliyle uzaktan selamlaşıp geçmeli

Aklı başına gelen her insan fark eder ki

Hançerliyor sırtından kim varsa güvendiği

*Aklı olan paraya zerrece değer vermez

Lâkin beş parasız da elin kahrı çekilmez

Dünya mutfağında binbir türlü yemek pişer.

Benim payımaysa mis gibi kokular düşer.

*Softalar adam olsa bana “Ayyaş” demezdi.

Sarhoş etse her günah kimse ayık gezmezdi.

*Şahsiyet kazanacak adını temiz tutsan

İyi kalplere girip mutluluğu arasan

“Din iman” diye diye kimseyi bunatmasan

Hem şeker gibi tatlı olursun hem kahraman

*Cenneti cehennemi gören var mı, hani, yok

O dünyadan haberler alıp getiren de yok

Madem kimse bilmiyor işin aslı faslını

Ne boşa ümit besle ne de boş boşuna kork

*Herkes özgürlükten kaçar ve uzak durur

İnsanoğlu nedense kendinden bile daha

Aptal birini bulur ve onun kulu olur.

CHARLES DİCKENS:

*Çocuğun bulunduğu evde çocuktan daha değerli bir varlık yoktur.

*Bir çocuğun hastalık ve sefalet içinde ölüp gitmesi, tüm yöneticilerin, zenginlerin ve din adamlarının vebalidir. Çocuklar ölüyorsa tüm o şan, şöhret, şatafat, şeref… Tüm o hayırseverlikler, kahramanlıklar, misafirperverlikler adi birer yalan demektir. Hepsi yerin dibine batsın.

*Aptal olmaktan değil, başkalarından daha aptal olmaktan sakınırız.

*Yoksulluk yozlaştırır, ümitsizlik delirtir. Yoksul ve ümitsiz insanların adalet isteyecek kadar bile mecali yoktur.

*Servet, insanlarla aramıza mesafe koyar. Para, çoğaldığı nispette insanları birbirinden uzaklaştırır.

*Çoğu kimsenin hayatı kaçırılmış bir fırsattır. Malum, zaman hep akar, kimseyi beklemez.

*Ölüm hiçbirimizi çok bekletmez. Sıramız çabucak gelir.

*Akıllı bir insan evvela kendi hayatını düzeltmeye bakar.

*Başkasında bir kusuru görmemizi en çok kolaylaştıran şey, o kusurun bizde bulunmasıdır.

*Mutlu görüneceğiz diye kendinizi zorladıkça içiniz büsbütün kararabilir.

*Bir insanı geceleri düşünüyorsunuz diye onun üzerinde hak iddia edemezsiniz.

*Nikâhlanmak, iki insanın kavga etmek için ruhsat almasından ibarettir çoğunlukla.

*Kötü insanlar olmasaydı iyi avukatlar olmazdı.

FATMA ALİYE: İlk kadın romancımız. Nisvan-ı İslam (1892) bir Osmanlı kadını tarafından yazılmış ve Batı dillerine çevrilen ilk kitaptır.

*-Birini gerçekten sevdiğimizi nereden anlarız?

-Ayrı bir yerde mutlu olduğunuzda bile onu hatırlamanızdan.

*Kalbi kırık ve kafası karışık olmak bence iyiye işarettir çünkü kalpsiz ve kafasız olmadığınızı gösterir.

*Şımartılarak büyütülmüş kimseler, çok zeki ve bilgili olsalar bile hâlden anlamazlar pek.

*İnsan birdenbire zengin olabilir fakat birdenbire asil olamaz.

*Bazı şeyleri ancak bizi tanımayanlara anlatabiliriz. Bazı hâllerimizi yalnızca yabancılar anlar.

*İnsan bu dünyaya ağlayarak gelir ve bu dünyadan inleyerek gider.

STEFAN ZWEİG:

*Bir dönem hakkında en az bilgiye sahip olanlar, o dönemde yaşayanlardır. En önemli olaylar dikkatlerinden kaçar.

*Birilerinin savaşı başlattığı gibi birileri de barışı başlatmalı.

*Bir iki nesil süren bir barıştan sonra, kitleler savaşı unuturlar. Savaş, efsaneye dönüşür. Çok uzaklarda, geçmişte kaldığı için kahramanca ve romantik bir şey hâline gelir. Savaşı okul kitaplarında yazılanlardan ve galerilerdeki resimlerden tanırlar. Pırıl pırıl üniformalar içindeki süvariler, coşkulu zafer yürüyüşleri, anıtı dikilen mağrur kahramanlar… Savaş başladı mı cepheye giden acemi erler, annelerine “Noel’de evdeyiz!” diye gülerek el sallarlar.

Düşünün, dünyadaki kötülük bombalarla ve mermilerle ortadan kaldırılabilir mi? Savaş; zenginliği yoksulluğa, mutluluğu kahra, bolluğu açlığa çevirir. Paranın değer kaybetmesi, isyanlar, yurttaş özgürlüğünün yok olması, devlete kölelik kahredici bir güvensizlik ve herkesin herkesi suçlaması…

*Başkalarının dertleri söz konusu olunca gayet mantıklı ve nesnel oluveririz.

*Kitap okuyan insanlar, dünyayı başkalarının gözleriyle görebilir.

*Aceminin cesareti, bilginlerin tereddüt ettiği noktada yaratıcı hamle yapma imkânı verir.

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR:

*Kendi önemimize o kadar inanıyoruz ki gök gürlese üstümüze alınıyor, Mikail bizi tehdit ediyor sanıyoruz.

*Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız. Nerede kibarlık ararsak orada bayağılığa rastlarız. Kime dostluk gösterirsek ondan husumet görürüz.

*“Yarın Caddesi ve Daha Sonra Sokağı insanı Hiçbir Şey Şatosu’na götürür.” İspantol atasözü

*İnsanlar başlarına gelenlerle değil, bunlara verdikleri reaksiyonlarla birbirlerinden ayrılır.

*İnsanın cenneti çocukluğunun geçtiği yerdir. Orada dünyanın başka bir yerinde rastgelmeyeceğimiz bir mucize buluruz.

*Sevgililerimiz arasında en çok elimizi eline hiç değmediğimiz ve sonra izini tümden kaybettiklerimize sadık kalır gönlümüz.

*İnsanların çoğu zannettiğimiz kadar ahmak ve ahlaksız değildirler. Zannettiğimizden daha ahmak ve ahlaksızdırlar. Buna karşılık bir kısmı da zannettiğimiz kadar iyi ve zeki değildirler. Zannettiğimizden daha iyi ve zekidirler.

*İnsanları bir inancın veya ideolojinin aşılmaz öncüleri, anıtsal kahramanları değil “kişi” olarak görürüz.

*İnsan en uzun süre kendini aldatabiliyor.

ISAAC ASIMOV: 1966’da Yüzüklerin Efendisi’ni Vakıf serisiyle geçmiş ve Hugo Ödülü’nü kazanmıştır.

*Mucizeler gerçekleşmez, idealler gerçekleşir.

*Cahil ve önyargılı toplumumuz neye alışmışsa onu “En iyi” kabul ediyor.

*Dünyadaki tüm savaşlarda yenilen ordunun komutanlarını derhal idam etme kuralı konsa savaşların sayısı epey azalır.

*Savaş, birtakım açgözlülerin ölümü gençlere reva görmesidir.

*Ateşe körükle giden kişi, bir alev göremezse yangını kendisi çıkarır.

*Ne zaman birisi belli bir alanda pek bilgi sahibi olmadığını söyleyerek konuya girse hemen ardından o konudaki kesin fikrini belirtiyor.

*İnsanlığın kendi kendini yok etme kapasitesine sahip olduğu muhakkak.

*”Bunlar Tanrı’nın sözleridir.” Diyen kimseye, sorulacak ahlaki soru şudur: “Nereden biliyorsun?”

*Kutsal kitaplar dikkatle okuyan herkesi müthiş bir güçle ateizme iter.

*Ben rasyonalist ve hümanistim. “Ateist” kelimesini sevmiyorum. Tanrı karşıtı değilim. Tanrı’yı aramıyorum da. Tanrı benden çok daha bilgili ve zeki olduğuna göre o, beni bulmalı.

*Cehennemde azap, cennette can sıkıntısı var. Dünyayı tercih ederim.

*Ne yazık ki bilimin gelişme hızı ile insanların bu gelişimi anlama ve ona adapte olma hızı aynı değil.

*Her türlü bağnazlığın berisinde korkular vardır ve korkakların ömrü, cesurların dedikodusunu yapmakla geçer.

*İnsan bir kez emir verecek konuma ulaştı mı sanki doğuştan gelen bir hakmış gibi habire emir yağdırıyor.

*-1970’te iki ciltlik Asimov’un Shakespeare Rehberi adlı kitabı yazdınız.

Asimov: Evet, yazmaktan en çok keyif aldığım kitabım. Çocukluğumdan beri Shakespeare hayranıyım. Tüm eserlerini satır satır, notlar alarak okudum. Shakespeare bence zamanda ve uzayda ehemmiyetini sonsuza dek koruyacak.

*Zulme uğrayanlar, sırf mazlum oldukları için harika insanlardır diyemeyiz. Zayıftırlar, orası kesin. Fakat güçlü olsalardı, belki onlar da zulmedecekti.

SUSAN SONTAG:

*Yazar, çektiği acıyı sanatsal bir kazanıma dönüştürmenin yolunu keşfetmiş kişidir.

*Dünyaya katlanamadığım zamanlar bir kitap alıp battaniyenin altına kıvrılırım. Beni her şeyden uzaklaştıran küçük bir uzay gemisi gibidir.

*Temelde kendimi gerçekten seviyorum. Yalnızca başka insanların beni sevemeyeceğini düşünüyorum. Ve onların bakış açısını anlıyorum.

*Terk edilmişsen, sevilmiyorsan, yalnızsan, sevecek kimsen yoksa dünyadaki en korkunç şey başına gelmiş demektir. Dibi gördün. Üstelik hâlâ hayattasın.

OĞUZ ATAY: 1972’de yayımlanan ilk romanı Tutunamayanlar’ın algılanması ve anlaşılması on yıldan fazla sürdü. Yaşadığı dönemde hiçbir kitabı ikinci kez basılmayan Atay, 43 yaşında vefat ettiğinde Türkiye’nin Ruhu adlı bir roman üzerinde çalışıyordu.

*Biz geri kalmış bir ülke değiliz. Fakir düşmüş bir soyluya benzetilebiliriz ancak.

*Bütün değerlerimizi yok sayarak işe başlamalıyız. Kişisel değer saydığımız şeylerin toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileceğini de hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız.

*İnsanın geliştiği filan yok. Yalnız kusurlarına alışıyor o kadar.

*Bizi de bu acımak mahvediyor. Başkalarına acımak, kendimize acımaya varıyor. Kendimize acımaktan işlere zaman kalmıyor.

*Hayatın asıl tadı tuzu olan “İkinci dereceden bilinmeyen güzellikler”i fark etmeli insan.

*Hepimiz fikir değiştiriyoruz. Ne var ki bunu kendimizde bağışlıyor, başkalarında affetmiyoruz.

TOMRİS UYAR:

*İlerlemenin yükü de kadına yükleniyor. Hep çağdaş kadının nasıl olması gerektiğini düşünüyoruz. Bir de çağdaş erkeğin bu kadın karşısında nasıl davranacağını düşünsek iyi olur.

*-İkili ilişkilerde sizi en çok ne rahatsız eder?

Tomris Uyar: Özverimin görev diye görülmesi. Bu, beni çileden çıkarır.

*Anne” sözcüğü çoğumuza erdemli, özverili, hakkı ödenmez bir “Dişi kuş”u çağrıştırır. Oysa “Baba” denildiğinde yalnızca kendi babamızı düşünürüz. Anne kavramını soyutlayabilmişizdir de babayı kendi babamızdan ayrı göremeyiz.

13 yorum:

  1. Yanılmıyorsam 2. kitap bende var bir ara okuyayım onu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüreğimin İklimi,
      kısa sürede okursun ama alıntılar nedeniyle yazman uzun sürebilir :-)

      Sil
  2. diğer kitaplarını okudum çok da sevdiğim bir yazar, bu serisinden haberim yoktu, teşekkürler bu bilgi için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Ozan,
      o zaman mutlaka bir şans vermelisin.

      Sil
  3. menteş bikaç tane okudum ortalama buluyom kitaplarını :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      o zaman istisnasın. Genellikle ya çok sevilir ya da nefret edilir.

      Sil
  4. İlkay, Yüzüklerin Efendisi'ni geçip ödül aldıysa iyi olmalı. Mutlaka okuyacağım bir gün.

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel fikirmiş bu böyle, bayıldım. Gerçi kötü emellerle yapılırsa bazı laflar çarpıtılabilir ama bu kitap böyle bir amaç taşıyor gibi durmuyor. Alıntıların çoğunu da çok beğendim, ben de altlarını çizerdim kesin :)

    Dickens'ın tespitleri hep nokta atışı olmuş. 1-2 tanesini buraya kopyalayıp üstüne fikirlerimi yazacaktım ama o 1-2 tane 7-8 taneye çıkınca bu fikrimden vazgeçtim :D Gereksiz bir bilgi olacak ama burada adı geçtiği için yazayım dedim, geçen gün Fatma Aliye Hanım'ın Suna Selen'in anneannesi olduğunu öğrendim, çok şaşırdım. Ahmet Cevdet Paşa da kendisinin büyük dedesi oluyor dolayısıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vulnicure,
      Fatma Aliye ile ilgili bilgiyi bilmiyordum. Soyisim benzerliği olmayınca ünlülerin akrabalıklarını anlamıyorsun. Duyunca şaşırdığım birkaç haber daha duymuştum.

      Sil
  6. Mesela buradaki bir iki yazarı hiç duymamıştım. Asimov'a bende niyet ettim sanırım doğrudan Vakıf'a giriş yapacağım. :D Alıntılar çok on numara ama hiç Murat Menteş okumadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dövüşürken hanımefendi değilim,
      Murat Menteş'e Ruhi Mücerret ile başlayabilirsin. Bence en iyi romanı o.

      Vakıf serisini birkaç arkadaş daha yazmış. Okumak şart oldu :-)

      Sil
  7. Ben ikisincisini okumuştum, diğerlerinide alacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Handan,
      tek kitapta 12-13 isim hakkında bilgi sahibi oluyorsun ve çok güzel alıntılar okuyorsun. 11-12 kitap çıkarmayı düşünüyorlarmış. Ben hepsini alıp okurum :-)

      Sil

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim :-)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...