Murat Menteş, Derde Deva Randevu 3, Alfa Yayınları,
Çizer: Hakan Karakaş, 237 Sayfa, 5. Basım, 2022. |
Murat Menteş bu kitapta hayatını kaybetmiş
Türk, yabancı birçok ünlü isimle hayali röportajlar yapıyor ancak verilen
cevaplar o kişilerin gerçekten söylediği sözlerden ya da eserlerinde geçen
cümlelerden oluşuyor. Böylece
siz o kişileri ve düşüncelerini az çok tanımış oluyorsunuz.
Diğer iki kitapta da olduğu gibi bu kitapta da
çizimler çok başarılı.
Uzun uzun yorum yazmayacağım çünkü zaten
alıntılar çok fazla. Yazı daha fazla uzamasın. Merak edenler ilk iki kitabı
yorumladığım yazılarımı okuyabilirler. İçerik aynı zaten, sadece isimler
değişiyor. Bu kitapta benim için en ilgi çekici isim Asimov oldu. Hiçbir
kitabını okumadığım yazarın cümlelerine bayıldım. En kısa zamanda kitaplarını
okumaya başlamak istiyorum. Başlangıç için önerebileceğiniz bir kitabı var mı?
Siz Murat Menteş’i hiç okudunuz mu? En çok
hangi kitabını seviyorsunuz? Okumayı düşünüyor musunuz? Yorumlarınızı
bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. “Fikirler uğrunda kavga edilecek değil, akşam yemeğinde rahatça
tartışılabilecek nitelikte olmalıydı.” Bertrand Russell
2. Hayat keman çalmayı öğrenirken sahnede keman
resitali vermektir.
ÖMER HAYYAM:
*Bir yel vurur, umutlar savrulur, uçar gider.
Sensiz bensiz kalır tüm sokaklar ve caddeler
Paran pulun nen varsa bugün ye yoksa yarın
Ölüverirsin, açgöz düşmanların gelir yer
*Cimrilerin hakkından Hak elbet ergeç gelir
Cehennemin en dibi onlara rezervedir
Ne demişti ağzından ballar akan Muhammed
“Cömert bir gayrimüslim cimri müminden yeğdir.
*Bu
toprakta dostun az olursa daha iyi
Ahaliyle
uzaktan selamlaşıp geçmeli
Aklı
başına gelen her insan fark eder ki
Hançerliyor
sırtından kim varsa güvendiği
*Aklı olan paraya zerrece değer vermez
Lâkin beş parasız da elin kahrı çekilmez
Dünya mutfağında binbir türlü yemek pişer.
Benim payımaysa mis gibi kokular düşer.
*Softalar
adam olsa bana “Ayyaş” demezdi.
Sarhoş
etse her günah kimse ayık gezmezdi.
*Şahsiyet kazanacak adını temiz tutsan
İyi kalplere girip mutluluğu arasan
“Din iman” diye diye kimseyi bunatmasan
Hem şeker gibi tatlı olursun hem kahraman
*Cenneti cehennemi gören var mı, hani, yok
O dünyadan haberler alıp getiren de yok
Madem kimse bilmiyor işin aslı faslını
Ne boşa ümit besle ne de boş boşuna kork
*Herkes özgürlükten kaçar ve uzak durur
İnsanoğlu nedense kendinden bile daha
Aptal birini bulur ve onun kulu olur.
CHARLES DİCKENS:
*Çocuğun bulunduğu evde çocuktan daha değerli
bir varlık yoktur.
*Bir çocuğun hastalık ve sefalet içinde ölüp
gitmesi, tüm yöneticilerin, zenginlerin ve din adamlarının vebalidir. Çocuklar
ölüyorsa tüm o şan, şöhret, şatafat, şeref… Tüm o hayırseverlikler,
kahramanlıklar, misafirperverlikler adi birer yalan demektir. Hepsi yerin
dibine batsın.
*Aptal
olmaktan değil, başkalarından daha aptal olmaktan sakınırız.
*Yoksulluk yozlaştırır, ümitsizlik delirtir.
Yoksul ve ümitsiz insanların adalet isteyecek kadar bile mecali yoktur.
*Servet, insanlarla aramıza mesafe koyar. Para,
çoğaldığı nispette insanları birbirinden uzaklaştırır.
*Çoğu kimsenin hayatı kaçırılmış bir fırsattır.
Malum, zaman hep akar, kimseyi beklemez.
*Ölüm
hiçbirimizi çok bekletmez. Sıramız çabucak gelir.
*Akıllı bir insan evvela kendi hayatını
düzeltmeye bakar.
*Başkasında bir kusuru görmemizi en çok
kolaylaştıran şey, o kusurun bizde bulunmasıdır.
*Mutlu görüneceğiz diye kendinizi zorladıkça
içiniz büsbütün kararabilir.
*Bir
insanı geceleri düşünüyorsunuz diye onun üzerinde hak iddia edemezsiniz.
*Nikâhlanmak, iki insanın kavga etmek için
ruhsat almasından ibarettir çoğunlukla.
*Kötü insanlar olmasaydı iyi avukatlar olmazdı.
FATMA ALİYE: İlk
kadın romancımız. Nisvan-ı İslam (1892) bir Osmanlı kadını tarafından yazılmış
ve Batı dillerine çevrilen ilk kitaptır.
*-Birini gerçekten sevdiğimizi nereden anlarız?
-Ayrı bir yerde mutlu olduğunuzda bile onu
hatırlamanızdan.
*Kalbi
kırık ve kafası karışık olmak bence iyiye işarettir çünkü kalpsiz ve kafasız
olmadığınızı gösterir.
*Şımartılarak büyütülmüş kimseler, çok zeki ve
bilgili olsalar bile hâlden anlamazlar pek.
*İnsan birdenbire zengin olabilir fakat
birdenbire asil olamaz.
*Bazı şeyleri ancak bizi tanımayanlara
anlatabiliriz. Bazı hâllerimizi yalnızca yabancılar anlar.
*İnsan bu dünyaya ağlayarak gelir ve bu
dünyadan inleyerek gider.
STEFAN ZWEİG:
*Bir dönem hakkında en az bilgiye sahip
olanlar, o dönemde yaşayanlardır. En önemli olaylar dikkatlerinden kaçar.
*Birilerinin savaşı başlattığı gibi birileri de
barışı başlatmalı.
*Bir
iki nesil süren bir barıştan sonra, kitleler savaşı unuturlar. Savaş, efsaneye
dönüşür. Çok uzaklarda, geçmişte kaldığı için kahramanca ve romantik bir şey
hâline gelir. Savaşı okul kitaplarında yazılanlardan ve galerilerdeki
resimlerden tanırlar. Pırıl pırıl üniformalar içindeki süvariler, coşkulu zafer
yürüyüşleri, anıtı dikilen mağrur kahramanlar… Savaş başladı mı cepheye giden
acemi erler, annelerine “Noel’de evdeyiz!” diye gülerek el sallarlar.
Düşünün,
dünyadaki kötülük bombalarla ve mermilerle ortadan kaldırılabilir mi? Savaş; zenginliği yoksulluğa,
mutluluğu kahra, bolluğu açlığa çevirir. Paranın değer kaybetmesi, isyanlar,
yurttaş özgürlüğünün yok olması, devlete kölelik kahredici bir güvensizlik ve
herkesin herkesi suçlaması…
*Başkalarının
dertleri söz konusu olunca gayet mantıklı ve nesnel oluveririz.
*Kitap
okuyan insanlar, dünyayı başkalarının gözleriyle görebilir.
*Aceminin
cesareti, bilginlerin tereddüt ettiği noktada yaratıcı hamle yapma imkânı
verir.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR:
*Kendi
önemimize o kadar inanıyoruz ki gök gürlese üstümüze alınıyor, Mikail bizi
tehdit ediyor sanıyoruz.
*Nerede sadakat beklersek orada ihanete
uğrarız. Nerede kibarlık ararsak orada bayağılığa rastlarız. Kime dostluk
gösterirsek ondan husumet görürüz.
*“Yarın
Caddesi ve Daha Sonra Sokağı insanı Hiçbir Şey Şatosu’na götürür.” İspantol
atasözü
*İnsanlar başlarına gelenlerle değil, bunlara
verdikleri reaksiyonlarla birbirlerinden ayrılır.
*İnsanın cenneti çocukluğunun geçtiği yerdir.
Orada dünyanın başka bir yerinde rastgelmeyeceğimiz bir mucize buluruz.
*Sevgililerimiz arasında en çok elimizi eline
hiç değmediğimiz ve sonra izini tümden kaybettiklerimize sadık kalır gönlümüz.
*İnsanların
çoğu zannettiğimiz kadar ahmak ve ahlaksız değildirler. Zannettiğimizden daha
ahmak ve ahlaksızdırlar. Buna karşılık bir kısmı da zannettiğimiz kadar iyi ve
zeki değildirler. Zannettiğimizden daha iyi ve zekidirler.
*İnsanları bir inancın veya ideolojinin aşılmaz
öncüleri, anıtsal kahramanları değil “kişi” olarak görürüz.
*İnsan en uzun süre kendini aldatabiliyor.
ISAAC ASIMOV: 1966’da
Yüzüklerin Efendisi’ni Vakıf serisiyle geçmiş ve Hugo Ödülü’nü kazanmıştır.
*Mucizeler gerçekleşmez, idealler gerçekleşir.
*Cahil
ve önyargılı toplumumuz neye alışmışsa onu “En iyi” kabul ediyor.
*Dünyadaki tüm savaşlarda yenilen ordunun
komutanlarını derhal idam etme kuralı konsa savaşların sayısı epey azalır.
*Savaş, birtakım açgözlülerin ölümü gençlere
reva görmesidir.
*Ateşe körükle giden kişi, bir alev göremezse
yangını kendisi çıkarır.
*Ne
zaman birisi belli bir alanda pek bilgi sahibi olmadığını söyleyerek konuya
girse hemen ardından o konudaki kesin fikrini belirtiyor.
*İnsanlığın kendi kendini yok etme kapasitesine
sahip olduğu muhakkak.
*”Bunlar Tanrı’nın sözleridir.” Diyen kimseye,
sorulacak ahlaki soru şudur: “Nereden biliyorsun?”
*Kutsal kitaplar dikkatle okuyan herkesi müthiş
bir güçle ateizme iter.
*Ben rasyonalist ve hümanistim. “Ateist”
kelimesini sevmiyorum. Tanrı karşıtı değilim. Tanrı’yı aramıyorum da. Tanrı
benden çok daha bilgili ve zeki olduğuna göre o, beni bulmalı.
*Cehennemde
azap, cennette can sıkıntısı var. Dünyayı tercih ederim.
*Ne yazık ki bilimin gelişme hızı ile
insanların bu gelişimi anlama ve ona adapte olma hızı aynı değil.
*Her türlü bağnazlığın berisinde korkular
vardır ve korkakların ömrü, cesurların dedikodusunu yapmakla geçer.
*İnsan
bir kez emir verecek konuma ulaştı mı sanki doğuştan gelen bir hakmış gibi
habire emir yağdırıyor.
*-1970’te iki ciltlik Asimov’un Shakespeare
Rehberi adlı kitabı yazdınız.
Asimov: Evet, yazmaktan en çok keyif aldığım
kitabım. Çocukluğumdan beri Shakespeare hayranıyım. Tüm eserlerini satır satır,
notlar alarak okudum. Shakespeare bence zamanda ve uzayda ehemmiyetini sonsuza
dek koruyacak.
*Zulme uğrayanlar, sırf mazlum oldukları için
harika insanlardır diyemeyiz. Zayıftırlar, orası kesin. Fakat güçlü olsalardı,
belki onlar da zulmedecekti.
SUSAN SONTAG:
*Yazar, çektiği acıyı sanatsal bir kazanıma
dönüştürmenin yolunu keşfetmiş kişidir.
*Dünyaya
katlanamadığım zamanlar bir kitap alıp battaniyenin altına kıvrılırım. Beni her
şeyden uzaklaştıran küçük bir uzay gemisi gibidir.
*Temelde kendimi gerçekten seviyorum. Yalnızca
başka insanların beni sevemeyeceğini düşünüyorum. Ve onların bakış açısını
anlıyorum.
*Terk edilmişsen, sevilmiyorsan, yalnızsan,
sevecek kimsen yoksa dünyadaki en korkunç şey başına gelmiş demektir. Dibi
gördün. Üstelik hâlâ hayattasın.
OĞUZ ATAY:
1972’de yayımlanan ilk romanı Tutunamayanlar’ın algılanması ve anlaşılması on
yıldan fazla sürdü. Yaşadığı dönemde hiçbir kitabı ikinci kez basılmayan Atay,
43 yaşında vefat ettiğinde Türkiye’nin Ruhu adlı bir roman üzerinde
çalışıyordu.
*Biz
geri kalmış bir ülke değiliz. Fakir düşmüş bir soyluya benzetilebiliriz ancak.
*Bütün değerlerimizi yok sayarak işe
başlamalıyız. Kişisel değer saydığımız şeylerin toplumun baskısıyla edinilmiş
sahte nitelikler olabileceğini de hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız.
*İnsanın geliştiği filan yok. Yalnız kusurlarına
alışıyor o kadar.
*Bizi
de bu acımak mahvediyor. Başkalarına acımak, kendimize acımaya varıyor.
Kendimize acımaktan işlere zaman kalmıyor.
*Hayatın asıl tadı tuzu olan “İkinci dereceden
bilinmeyen güzellikler”i fark etmeli insan.
*Hepimiz fikir değiştiriyoruz. Ne var ki bunu
kendimizde bağışlıyor, başkalarında affetmiyoruz.
TOMRİS
UYAR:
*İlerlemenin
yükü de kadına yükleniyor. Hep çağdaş kadının nasıl olması gerektiğini
düşünüyoruz. Bir de çağdaş erkeğin bu kadın karşısında nasıl davranacağını düşünsek
iyi olur.
*-İkili ilişkilerde sizi en çok ne rahatsız
eder?
Tomris Uyar: Özverimin görev diye görülmesi.
Bu, beni çileden çıkarır.
*Anne” sözcüğü çoğumuza erdemli, özverili,
hakkı ödenmez bir “Dişi kuş”u çağrıştırır. Oysa “Baba” denildiğinde yalnızca
kendi babamızı düşünürüz. Anne kavramını soyutlayabilmişizdir de babayı kendi
babamızdan ayrı göremeyiz.
Yanılmıyorsam 2. kitap bende var bir ara okuyayım onu...
YanıtlaSilYüreğimin İklimi,
Silkısa sürede okursun ama alıntılar nedeniyle yazman uzun sürebilir :-)
diğer kitaplarını okudum çok da sevdiğim bir yazar, bu serisinden haberim yoktu, teşekkürler bu bilgi için :)
YanıtlaSilAhmet Ozan,
Silo zaman mutlaka bir şans vermelisin.
menteş bikaç tane okudum ortalama buluyom kitaplarını :)
YanıtlaSildeeptone,
Silo zaman istisnasın. Genellikle ya çok sevilir ya da nefret edilir.
İlkay, Yüzüklerin Efendisi'ni geçip ödül aldıysa iyi olmalı. Mutlaka okuyacağım bir gün.
YanıtlaSilNe güzel fikirmiş bu böyle, bayıldım. Gerçi kötü emellerle yapılırsa bazı laflar çarpıtılabilir ama bu kitap böyle bir amaç taşıyor gibi durmuyor. Alıntıların çoğunu da çok beğendim, ben de altlarını çizerdim kesin :)
YanıtlaSilDickens'ın tespitleri hep nokta atışı olmuş. 1-2 tanesini buraya kopyalayıp üstüne fikirlerimi yazacaktım ama o 1-2 tane 7-8 taneye çıkınca bu fikrimden vazgeçtim :D Gereksiz bir bilgi olacak ama burada adı geçtiği için yazayım dedim, geçen gün Fatma Aliye Hanım'ın Suna Selen'in anneannesi olduğunu öğrendim, çok şaşırdım. Ahmet Cevdet Paşa da kendisinin büyük dedesi oluyor dolayısıyla.
vulnicure,
SilFatma Aliye ile ilgili bilgiyi bilmiyordum. Soyisim benzerliği olmayınca ünlülerin akrabalıklarını anlamıyorsun. Duyunca şaşırdığım birkaç haber daha duymuştum.
Mesela buradaki bir iki yazarı hiç duymamıştım. Asimov'a bende niyet ettim sanırım doğrudan Vakıf'a giriş yapacağım. :D Alıntılar çok on numara ama hiç Murat Menteş okumadım.
YanıtlaSildövüşürken hanımefendi değilim,
SilMurat Menteş'e Ruhi Mücerret ile başlayabilirsin. Bence en iyi romanı o.
Vakıf serisini birkaç arkadaş daha yazmış. Okumak şart oldu :-)
Ben ikisincisini okumuştum, diğerlerinide alacağım :)
YanıtlaSilHandan,
Siltek kitapta 12-13 isim hakkında bilgi sahibi oluyorsun ve çok güzel alıntılar okuyorsun. 11-12 kitap çıkarmayı düşünüyorlarmış. Ben hepsini alıp okurum :-)