Bu
kitabı ilk kez lisedeyken kuzenlerimde görmüştüm. O zamanlar çok popülerdi. Şimdi
bile yazarı pek tanınmaz belki ama “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” cümlesini
birçok kişi bilir. Hatta bu cümleye atıfta bulunan bir Türk filmi bile
çekilmişti, Kadri’nin Götürdüğü Yere Git adında.
Kitap
mektuplardan oluşuyor. Anneannenin yaşlanması ve hastalanması sonucu son
zamanlarda arasının çok da iyi olmadığı torununa yazdığı gönderilmeyen
mektupları okuyoruz. Her mektupla beraber anneannenin hayatını, torunuyla
ilişkisini, torununun anne ve babasına ne olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye
başlıyoruz. Kitaptaki şu cümleyi gülümseyerek okuduğumu itiraf ediyorum :-)
“Ben
de senin Türkiye’de ana rahmine düştüğünden başka ne biliyordum ki?”
Aşağıdaki
alıntıladığım cümlelerde de görebileceğiniz üzere, kitapta anneannenin torununa
çok güzel öğütleri vardı. Sonuç olarak severek ve zevk alarak okuduğum bir
kitap oldu Yüreğinin Götürdüğü Yere Git. Sizin de sevmeniz ve gerçekten
yüreğinizin götürdüğü yerlere gidebilmeniz dileğiyle…
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Belki de
nineler ve dedeler, kayıpları adlandırmaya değmeyecek aksesuarlar olarak
görülüyorlardır. İnsan dedesinden ve ninesinden ne öksüz ne yetim ne de dul
kalır. Onları uzun yolun bir yerinde doğallıkla, dalgınlıkla, sanki bir şemsiye
unutur gibi bırakırız.
2. Çok uzun
yaşadığım ve pek çok kişi yitirdiğim için artık biliyorum ki ölüler
yokluklarıyla değil de – onlarla bizim aramızda – söylenemeden kalan sözler
yüzünden keder verirler asıl.
3. Akmayan
gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır
makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.
4. Mutluluk,
neşenin yanında güneşin yanında bir elektrik lambası gibidir. Mutluluğun hep
bir nesnesi vardır, bir şeyler yüzünden mutlu olunur, varlığı dışarıdan bir
olaya bağımlıdır. Oysa neşenin nesnesi yoktur. Belirgin olmayan bir nedenle
sarar seni, varlığı güneşe benzer, kendi yüreğinin ısısıyla yakar.
5. Tuhaf ama
genellikle sonradan yaşantımızın en önemli kişisi haline gelen insanlardan ilk
anda hoşlanmayız.
6. Her zaman
yapılan yanlış nedir bilir misin? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak, trenin ray
değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir. Oysa kaderin hayal gücü
bizimkinden daha renklidir. Artık çıkış yolunun kalmadığını sandığın bir
durumda umutsuzluğun zirveye vardığında, rüzgar hızıyla her şey değişir, altüst
olur ve bir andan ötekine geçerken kendini yeni bir yaşantının içinde bulursun.
7. Yenilik,
ilk adımda korkutur, ilerleyebilmek için, bu korku duygusunu aşmak gerekir.
8. Yapılacak
ilk devrim, insanın kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim
budur.
Adını çok sevdiğim ve merak ettiğim bir kitaptı. Bu posttan sonra okuma listeme mutlaka eklerim konusu da alıntılar da ilgimi çekti :)
YanıtlaSilokumasyon, umarım seversin okumasyon :-)
SilLisedeyken okumuştum ama unutmuşum, tekrar okumak şart oldu bu yazıdan sonra
YanıtlaSilBize Her Yer Okul, ikinci kez okumaya uygun bir kitap bence. umarım seversin :-)
Silİlkay Özgür, kitabın ismini kitaptan haberi olmayanlar bile biliyor. akılda kalıcı ve etkileyici bir ismi var. umarım seversin :-)
YanıtlaSilÇok da severek okumuştum :)
YanıtlaSilNaz, kitabı ben de severek okudum.
SilSeverek okuduğun,duygu yükü istediğim gibi olan bir romandı:)
YanıtlaSilKitap Cumhuriyetim, kitabı ben de severek okudum.
SilBirkaç kez adını duymuştum ve ne yalan söyleyeyim yerli bir yazara ait sanıyordum. İsmi nedense itici geliyordu bana ama yorumuna bakılırsa okunmaya değer bir kitap. :D
YanıtlaSilGözde Türker, ismini itici buluyordun demek. Bu cümleyi seven çoktur. Ben de severim, insanı gaza getiriyor :-) mutlaka okumalısın demiyorum ama okursan seversin bence.
SilHemen ajandama not ettim. Mutlaka okumalıyım bunu.. Paylaşımını çok beğendim canım <3 Alıntılarının hemen hemen hepsini özellikle sonuncusunu çok sevdim ^^
YanıtlaSilFatma Gökmen, umarım sen de severek okursun. içimizde istediğimiz devrimleri yapabilmemiz dileğiyle :-)
SilYanlış hatırlamıyorsam Simyacı ile aynı dönemde popüler olmuştu.Anneanneye hayran olmuştum.
YanıtlaSilŞunu da hatırladım o dönemde bu kitabı o kadar çok kişiye ödünç verdim ki kitap resmen paralandı :))
cangz, aynen öyle. bu kitabı kuzenimde gördüm demiştim ya, onda simyacı da vardı. ikisini de çok iyi hatırlıyorum :-)
Silbendeki de 2007 basımıydı galiba. sayfalar sarıya yakın bir tonda. can yayınları şimdi öyle kitap basmıyor.