Evet,
sonunda istediğim kadar okuyabildiğim bir ay geldi. Bu ay tam 11 kitap okudum. Benim için rekor bir sayı. Kim bilir belki yazın rekorumu geliştiririm. Lafı çok
uzatmak istemiyorum çünkü zaten uzun bir yazı olacak. Okuduğum 11 kitabı kısaca
anlatmaya ve altını çizdiğim cümleleri yazmaya başlıyorum.
SUNAY AKIN –
TUNCAY TERZİHANESİ
Bu
sene Sunay Akın’la tanışma ve kaynaşma senem oldu. İki sene önce D&R’dan
yazarın üç kitabını almıştım. Bir Çift Ayakkabı ve İstanbul’un Nazım Planı
kitaplarını okudum, yorumladım. Bendeki son kitabı Tuncay Terzihanesi’ni de bu
ay okudum. Kitap bildik Sunay Akın türünde yazılmıştı. Yine çok hoş anılar,
alıntılar ve ilginç konular vardı ama bu kitabı diğer iki kitabı kadar çok
sevmedim. Belki de yazarın kitaplarını arka arkaya okuduğum içindir ama diğer
iki kitabı bana göre daha iyiydi. Sunay Akın’la ilk kez tanışacaklara bu kitabı
değil, Bir Çift Ayakkabı ve/veya İstanbul’un Nazım Planı’nı tavsiye ederim.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Çocuğunu asma
köprüde sallayan / Bir annedir İstanbul / Ki onun / İçi süt dolu / Biberonudur
Kuz Kulesi / Soğusun diye suya tutulan.
2. İskender
döner kebap 1867 yılında Bursa Kayhan Çarşısı’nda Mehmet oğlu İskender Efendi
tarafından icat edilmiştir.
3. “Bu
lezzet-i zaikaya bigâne bir köftehor.
Çıkarsa,
derim: İnsaf! Görülür mü köfte hor?” Hilmi Yavuz, Sultan Ahmet Köftecisi’nin
anı defterine yazmış.
4. İnsanlık
tarihinin yazılı ilk aşk şiiri bir rahibe tarafından krala yazılmıştır. Bu şiir
bir Sümer tabletidir ve İstanbul’dadır.
5. Komşuya
âşık olunurdu yıllar öncesinin İstanbul’unda. Genç kız, sevgilisi görsün diye
kömür, limon ve ekmek koyardı penceresinin önüne. Bunun anlamı şöyleydi:
Kömür:
Senin aşkından bir kömür gibi yanıyorum.
Limon:
Sensizlik beni bir limon gibi sararttı.
Ekmek:
Birlikte olalım, bir dilim kuru ekmeğe bile razıyım.
6. Şiirlerimi
daktiloda yazmaya yeni başladığım 1980’li yılların başlarıydı. Bir iş için
köyümüzden İstanbul’a gelen bir aile konuğumuz olmuştu. Ailenin yedi yaşındaki
oğlu, çalışma odama girmiş, daktilonun tuşlarında gezinen parmaklarımı
hayranlıkla seyrediyordu. İçini çekerek şunları söylemişti: “Ne güzel çalaysun,
benim babam da kemençe çalay!”
7. “Biz
gerçekten bir kukla sahnesindeyiz.
Kuklacı
Felek Usta, kuklalar da biz.
Oyuna
çıkıyoruz birer, ikişer
Bitti
mi oyun, sandıktayız hepimiz.” Ömer Hayyam
8. Barış
Manço’nun 1 Şubat 1999’da ölmesi son derece anlamlıdır çünkü o gün Mehmet Ali
Ağca’nın gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürüşünün 20. yıldönümüdür. Şu rastlantıya
bakın ki Abdi İpekçi adına konulan bir “Barış” ödülü vardır.
9. Bu ülkede
iki şeyi kırmak çok kolaydır: Birincisi yumurtaları, ikincisi şairleri.
Şairlerin ve yumurtaların ortak özelliği, ikisinin de kendi cinsleriyle kolayca
tokuşturulabilmesidir.
10.
Atlıkarıncanın ilk adı “Atlakaraca” idi. Her sırada bir at ve karaca vardı. At
erkek çocuklara ayrılırken, karacaya
kızların binmesi düşünülmüştü. Gel gör ki, kız çocukları da ata binmek
isteyince karacalar yerini ata bırakmıştır.
11. “Sen şimdi
kocanın evinde oturursun.
Ve
saçların artık eskisi gibi değil.
Geceleri
yemekten sonra
Çorap
söküğü dikersin
Belki
de ellerin soğan kokar
Senin
kocan bir suratı çirkin adam
Ağzı
açık uyur
Ve
senin vücudun bozulur çocuk doğurdukça.” Salâh Birsel bu şiirinden dolayı
“Evliliği kötülemek ve genç kızları evli olmaktan şiddetle tiksindirmek”
suçlarıyla suçlanır ve hakkında dava açılır. Neyse ki ceza almaz.
12. “Anne sana
kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki
karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden
istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında
yaşıyordum kâfiydi saadetim.” Cahit Sıtkı Tarancı
SERKAN TÜRK
– UZAK YAZ
Serkan Türk’le Kitap Ağacı Adana buluşmasında tanıştım. Önce yazarla tanıştım, sonra kitabını okudum. Öykü türünü sevmediğimi daha önce de söylemiştim. Serkan Türk'ü ağırladığımızda yazarın Uzak Yaz isimli öykü kitabını almış ve imzalatmıştım ama kitabı yeni okuyabildim. Kitapta, her öykü kitabında olduğu gibi, sevdiğim ve sevmediğim öyküler vardı. Günlük hayatı anlatan, daha basit bir dille yazılan öyküleri sevdim. Öldüğümde Ağlamadım ve Melahat Hanım'ın Çığlığı favori öykülerim oldu. Özellikle Öldüğümde Ağlamadım'ı o kadar beğendim ki kısa film olarak çekilmesini isterdim. Öykü okumayı seven arkadaşlara tavsiye ederim.
NOT: Kitabın
kapağına bayıldım. Buradan fotoğrafı çeken Ayşegül Kaycı'yı tebrik
ederim.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1.Unutmaya değmeyecek
ne az şey var.
2. Ten
yoksunluğu sizinki. Yüzünüze gülecek insanlar edinmelisiniz, uzaklaştırmayın
sizi sevenleri.
3. Bana
sıradan biriymişim gibi davranma. Canımı acıtıyorsun.
4. “Olmak veya
olmamak, hayat ve ölüm. O kadar iç içe, o kadar kucak kucağa ki. Ve insanı deli
eden, olabileceğin, olması gerekenin parmaklarımızdan kayıvermesi. Trajedi bu,
kırmızıya oynayalım derken siyaha oynamak. Bir kere kırmızıya oynadınız mı
geriye dönemiyorsunuz artık.” Cemil Meriç.
SERDAR ÖZKAN
– RUMİ’NİN BİLDİĞİ AŞK
Rumi'nin
Bildiği Aşk bir oturuşta biten ve insanı kendini keşfetme, aşka ulaşma
konusunda motive eden bir kitaptı. Kitabın fotoğrafını çekmek için Mesnevi'yi
kullanırken bir şeyin farkına vardım. Mevlana ile ilgili bu kadar kitap
okuyorum ama henüz Mesnevi'yi okumadım. Bu bana yanlış geliyor. Geçen yıllarda
Doğan Kitap'tan 6 ciltlik tam metin Mesnevi'yi almıştım. Elimde o kadar
okunacak kitap var ki henüz Mesnevi'ye sıra gelmedi. Yakın bir zamanda
okuyabilir miyim bilmiyorum ama en azından artık Mesnevi'yi okumadan Mevlana
ile ilgili kitap okumamaya karar verdim.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Ancak olağandışı bir kimse,
olağandışı olan bir şeyi olağan bulabilirdi.
2. Kimisi
konuşarak paylaşır kimisi susarak ve ikincisinin daha güçlü olduğunu bilecek
kadar deneyim yaşamıştım.
3. Şunu gördüm
ki kötülüğe iyilikle karşılık vermek, kötünün içine dehşet bir korku salıyor.
4. Bir şey
onun imkânsız olduğuna inandığımız zaman imkansız olur ancak.
5. İnsanlar
öleceklerine inanmıyorlar. “Bir gün öleceğiz.” diyoruz. Her gün gazetelerde,
televizyonlarda yüzlerce kişinin öldüğünü okuyoruz, duyuyoruz. Her saniye
insanlar ölüyor, ölümü en yakıştıramadıklarımızın ya da “Ölümsüz” görünenlerin
öldüğüne tanık oluyoruz, yine de bir türlü öleceğimize inanmıyoruz.
Bazen
cenazelerde veya tanıdıklarımızı toprağa verirken ölümü biraz olsun hissediyor,
“Fani dünya” diyoruz, aynı akıbeti bir gün bizim de yaşayacağımızı düşünüyoruz
ama etkisi hemen geçiveriyor. Tekrar öleceğimize inanmama hâline bürünüyoruz.
6. Biz bu
hayatta kendi planımızı değil Tanrı’nın planını yaşarız. Bir şeyi ne kadar iyi
planladığımızı düşünürsek düşünelim, bir şeyi ne kadar istersek isteyelim, o,
Tanrı’nın istediği zamanda, Tanrı'nın istediği şekilde gerçekleşir. Ve çoğu
zaman bizim planımız O’nun bizim için planladığından farklıdır. Zamanla fark
ettim ki O’nun benim için planladığı, benim kendim için planladığımdan her
zaman daha iyiydi.
7. İyi ki bu
hayatta kendi planımızı değil de Tanrı’nın planını yaşıyoruz çünkü O, bizi
bizden daha iyi biliyor ve bize karşı, bizim kendimize olduğumuzdan daha
şefkatli. İşte onun için, bazen bizim için iyi olmayacak şeyleri bize vermiyor,
iyi olan şeyleri de istediğimiz zamanda değil, kıymetini en çok bileceğimiz
zamanda veriyor. İyi ki her şey O’nun istediği gibi, O’nun istediği zamanda
oluyor. Yoksa istediklerimizi acele isteyen ve bizim için iyi olan şeyler
konusunda sıkça yanılan bizler hiçbir zaman olgunlaşamazdık.
8. Hayat
döngünde baş ile son aynıdır. Allah’tan gelirsin ve Allah’a dönersin. Peki ya
ortası? Ya bu dünya? İşte tasavvuf, Allah’ı ortada bulma sanatıdır.
FERİT EDGÜ –
HAKKARİ’DE BİR MEVSİM
Hakkari'de
Bir Mevsim bir çırpıda okuduğum, çok
sevdiğim, her sayfasından zevk aldığım bir kitaptı. Büyük ihtimalle bu sene
okuduğum en iyi 10 kitaptan biri olacak. Hakkari'de bir köy okulunda
öğretmenlik yapan bir öğretmenin romanı. Kitap roman türünde yazılmış ama
içinde şiir de var. Deneme ve anı türünün izleri de var. Ben kitabı çok
beğendim. Birçok cümlenin altını çizdim ve ben de orada o öğretmenle
berabermişim gibi hissettim. Kitap biraz “Kaç Zil Kaldı Örtmenim” kitabını
andırsa da bence ondan daha güzeldi. Başta öğretmenler olmak üzere herkese
tavsiye ederim.
Bir
de kitapta bir şey çok dikkatimi çekti. Birçok yerde “ansıyorum - ansımıyorum” ifadesi
geçiyor. Benim bildiğim “anımsıyorum – anımsamıyorum” denir. Yazarın yazdığı
kelimeleri kullanan var mı yoksa yazar kendi kelimelerini mi türetmiş merak
ettim. Bu konuda yorumu olan lütfen yazsın
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. “Yolcu, bir gün
yolunu yitirirsen, artık eski yolunu bulmaya çalışma, yeni bir yol ara
kendine.”
2. Gereksiz
sorular sorma. Mutluluk soruların bittiği yerde başlıyor olmalı. Öyle mi?
3.
“Sevgilisini boş yere bekleyen bir erkek için gece bitmez bilmez; gündüzleri
çalışan işçi için bir gün kısa bir süre değildir, sert bir ananın kolları
arasında yaşayan genç bir kız için bir yıl yüzyıl gibidir; isteklerimi,
umutlarımı geciktiren her an bana dayanılmaz bir uzunlukta gelir.”
4. –Niçin bu
kadar yalan konuşuyorsun?
-Yalana
inanmak daha kolaydır da onun için öğretmen.
5. “İnsanoğlu
kendisine yetmesini bilseydi, önemli bir sorunu çözümlemiş olurdu.”
6. Alaaddin
geliyor. Gece
Hoca,
benim kardeş hasta, diyor.
Nesi
var? diyorum.
Ateşi
var çok, diyor. Ölecek.
İlaç
vereyim mi? diyorum.
Hayır,
portakal ver, diyor.
Portakal
yememiştir hiç.
7. Oy ölüm /
Can düşmanımsın / Ne kadar kısa yaşıyoruz / Ne uzun ölüyoruz / Oy ölüm / Sen de
ölesin
Oy
ölüm / Sen olmasan / Yaşam olmazmış / Oy ölüm / Olmaz olasın
Oy
ölüm / Sen de ölesin.
ATTİLA İLHAN
– BEN SANA MECBURUM
Kitap
okumayı çok seven biri olarak maalesef şiir kitapları okumayı pek sevmem çünkü
bana göre güzel şiir yazmak çok zor bir iş ve bütün bir kitabın güzel şiirlerle
dolu olması imkânsıza yakın. Bu yüzden sevdiğim şairlerin sevdiğim şiirlerini
okumakla yetinirim ama ayda - birkaç ayda bir ünlü bir şairin bir şiir kitabını
alıp okuyorum ki türden çok uzak kalmayayım. Attila İlhan’ın Ben Sana Mecburum
kitabı, şairden okuduğum ilk kitap. İçinde sevdiğim şiirler de oldu
sevmediklerim de. Yaşar’ın söylediği ve benim çok sevdiğim “Beni Koyup Gitme Ne
Olursun” şarkısı, şairin Ağustos Çıkmazı şiirinden bestelenmiş. Bu şiir de
kitapta yer alıyor. Bu bahaneyle o güzel şarkıyı bir kez daha dinleyelim:
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Bana ait ne varsa
seni korkutuyor / Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil. (Gece Buluşması
şiirinden)
PINAR
ÇEKİRGE – BAŞROLDE FİLİZ AKIN
Şu
an şehir dışındayım. Bu kitapla ilgili notlarımı evde unuttuğum için ayrıntılı
olarak yazamıyorum. Burayı daha sonra güncelleyeceğim.
JULES VERNE
– AYA YOLCULUK
Çocukken
hiç Jules Verne kitabı okumadığımı fark ettim. Bu kitap elime geçince okumak
istedim. Yazarın diğer kitaplarını da elime geçtikçe okumayı düşünüyorum. Tonlarca
ağırlıkta bir top yapıp içine üç adam koyarak aya seyahat etmeyi hedefleyen bir
grubu anlatıyor kitap. Kitapta şu ifadeyi görünce gülümsedim: “Türkler, 1453
yılında İstanbul’u almak için savaşırlarken 850 kg ağırlığında gülleler
atmışlar. Çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştırırsak, Osmanlı padişahı Fatih
Mehmet’in güllelerinden daha ağırlarını yapabiliriz.” Çocukların hayal gücünü
geliştirmek için okutulması gereken kitaplardan.
NUR İÇÖZÜ – DÖNEMEÇ
Kitap bir gençlik romanı. Bir günde okuyup bitirdim ama yaşım nedeniyle bana çok hitap eden, çok beğendiğim bir kitap olamadı maalesef ama ortaokul, lise öğrencilerine tavsiye edebileceğim bir kitap. Günümüzde gençler o kadar saçma ve zararlı kitaplar okuyorlar ki, onların yerine arkadaşlığı, çalışkanlığı ve kendi ayakları üzerinde durmayı anlatan bu romanı okumalarını isterdim.
SABAHATTİN
ALİ – ÇAKICI’NIN İLK KURŞUNU
Yazarın
yarım kalmış öyküleri, el yazısı notları ve bir yerde yayımlanmamış şiir ve
öykülerini bu kitapta toplamışlar. Kitapta bir yarım kalmışlık duygusu vardı. Yazarın
öykülerine ve şiirlerine son halini vermediği belli oluyordu ama yine de
severek okudum. Özellikle yazmayı planladığı kitapların listesini gördüğümde
çok duygulandım. 41 yaşında ölmüş Sabahattin Ali. Çok erken bir yaşta, en
verimli olacak yaşında ölmüş. Zaten Türk edebiyatında bir Sabahattin Ali’nin
bir de Orhan Veli’nin erken yaştaki ölümlerine çok üzülüyorum.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Hayat… Ki yegane
zevki değişikliktedir, bir kişiye bağlanmak ancak aptalların işidir ve ben,
beni aldatmayacak kadar alelade bir kadına tahammül edemem.
2. O arkadaşın
bulunduğu yerden ayrıldım. Bir müddet sonra – akıllı olduklarını iddia eden
insanların - o arkadaşımı deli diye bir
eyre kapattıklarını duydum.
3. Ben onun
uzak bir işaretiyle derhal hayatımı veririm.
Acaba
o…
Bana
elini verecek mi?
“Hayır…”
4. Başka
memleketlerde cemiyetin iyi yapamadığı insanlar mücrim (suçlu) olur, bizde cemiyet çok kere kendisi mücrim yapar.
5. Kadın bir
erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz (almak,
vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona en hakir mahiyeti (en aşağı
niteliği) veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız
kafalarından çıkarmalıdır, bilmelilerdir ki iki cins birbirleriyle hayatlarını
birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi
değil, ortak, hayat ortağı demektir.
HANDE
ALTAYLI – AŞKA ŞEYTAN KARIŞIR
Bu
kitabı Karamacalarım blogunun sahibi sevgili Dilek hediye etti bana. Kendisine tekrar
teşekkür ederim. Yazarın Kahperengi kitabını çok severek okumuştum. Aşka şeytan
Karışır ise yazarın ilk kitabı. İlk kitabı olduğu için yazarın kalemi henüz
oturmamış, kitapta olaylar çok hızlı gelişiyor ve insanı etkilemesi gerektiği
kadar etkilemiyor. Bu yüzden Hande Altaylı’dan okuyacağınız kitap Kahperengi
olsun bence.
ALTINI ÇİZDİKLERİM:
1. Hepimiz
ortak bir ruhu kullanıyorduk. İyilik aynı iyilik, kötülük de aynı kötülüktü;
sadece oranlar insandan insana değişiyordu. Birimiz öldürebiliyorsak hepimiz
öldürebilirdik; birimiz yalancıysak hepimiz yalancıydık; birimiz
aldatabiliyorsak hepimiz aldatırdık. Rahibe Teresa’yla Karındeşen Jack’i ayıran
çizgi aslında hiç de kalın değildi. Sonuçta özümüz aynıydı, içimizde her
duygunun tohumları vardı, iyiliğin mi yoksa kötülüğün mü tohumlarının sulanacağına
ise şartlar ve talih karar veriyordu.
NAZAN
BEKİROĞLU – LA SONSUZLUK HECESİ
Yazı
yeterince uzadı. Bu yüzden bu kitabı ayrı bir post olarak yazacağım.
Buraya
kadar okuyan arkadaşlara çok teşekkür ederim. Bu kitaplardan okuduklarınız
varsa lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
Baya iyi okumuşsun canım tebrik ediyorum :)
YanıtlaSilBen de La ya başladım bu ay başında ama bitiremedim :/
Bu aralar hiç okuyamıyorum. Bu ay başladığım sadece 1 kitabı bitirebildim :/
Neşeli Kitap Vagonu, insan bazı dönemlerde okuyamıyor. Büyük ihtimalle yazın diğer iki ayında ben de çok okuyamayacağım. Bu aylarda film ve dizilere sarmayı düşünüyorum. Sen de başka uğraşlara vakit ayırıyorsan sıkıntı yok.
SilFilm önerilerini bloguna yaz olur mu canım :)
SilEvet hem Ramazan hemde kurs falan vakit ayıramadım okumaya ama bu yazın geri kalanında da çok vakit ayıramayacak gibiyim :/
Neşeli Kitap Vagonu, bu aralar çok film izliyorum ama bloguma film yazısı yazamıyorum nedense. Sanırım 2 senede birkaç film yazısı yazdım, başka yazamadım. bunu kırmaya çalışacağım.
SilMaaşallah iyi okumakta, bu arada ben de Yusuf'a dünyanın merkezine yolculuk kitabını okuyorum. Madem tek okutmuyorlar ben de onlara da okumak suretiyle kaplumbağa hızında jules verne giriş yaptık.
YanıtlaSilBize Her Yer Okul, ne güzel. Bazı kitaplar 7'den 70'e herkese hitap ediyor. Bir taşla iki kuş vuruyorsun :-)
Silİyi bir okuma ayı olmuş, tebrikler :)
YanıtlaSilSon 2 aydır bir kitap bile bitiremedim ben, koşturmacalardan...
İnşallah eski okuma kızıma ulaşabilirim yakında...
Bu arada iyi bayramlar diliyorum şimdiden, sevgilerle...
Oytunla Hayat, çok teşekkür ederim. Sana da iyi bayramlar. Umarım en kısa zamanda eski okuma hızına kavuşursun. Sevgiler :-)
SilMaşallah Temmuz'da daha fazlasını okursunuz inşallah :) İyi bayramlar şimdiden :)
YanıtlaSilgül özdemir, inşallah :-) Sana da iyi bayramlar.
SilOh oh 11 kitap maşallah :))))))
YanıtlaSilÇocukken severek okurdum Jules Verne kitaplarını. Tabi hep kısaltılmış hallerini okurdum. Tam metinlerini okumak istiyorum bir ara. Sanırım İthakinin Jules Verne kitaplığını toplarlamaya çalışacağım. çok güzel görünüyorlar :>>>
esseve rin, bu kitap bilgi Yayınevi'nden. Elimde olduğu için okudum ama ithaki Yayınları tam metin çevirileri basıyorsa onları toplamak isterim. Haber verdiğin için teşekkürler :-)
SilNotlarımı aldım, harika kitaplar yorumlar da bir o kadar hoş.
YanıtlaSilcangz, çok teşekkür ederim güzel yorumun için :-)
Sil