Eylül
ayındaki Kitap Ağacı buluşmamızda Hanifi arkadaşımız en sevdiği şair olan Ahmed
Arif’i anlatmıştı bize. Şiir sevmeyen biri olarak şairleri de ayrıntılı
tanımam. O gün Hanifi sayesinde Ahmed Arif hakkında çok şey öğrenmiştim. Eve gelince
kitaplığımda bir süredir okunmayı bekleyen Leylim Leylim’i okumak istedim. Şairin
hayatı ve şiirleri hakkında bilgi sahibi olmuştum. Âşık olduğu kadına yazdığı
mektupları okuyarak onu kendi kaleminden tanımak istedim.
Leylim
Leylim, Ahmed Arif’in yazar Leyla Erbil’e yazdığı mektuplardan oluşan bir
kitap. Mektup türünü severim. Hele bu mektuplar ünlü yazarların gerçek
mektuplarıysa daha çok ilgimi çeker. Sırf bu yüzden Arif ya da Erbil’e özel bir
hayranlığım olmamasına rağmen kitabı okumak istedim.
Kitapta
sadece Ahmed Arif’in mektupları var ve bu mektuplarda öylesine yoğun bir aşk,
sevgi, dostluk, hayranlık var ki kitabı okurken bir yandan Leyla Erbil’i
kıskandım, bir yandan da biri bana bu denli yoğun duygular besleseydi korkardım
diye düşündüm. Birinin bana böyle delicesine ve tutkuyla âşık olmasını
istemezdim sanırım. Neden bu cümleyi kurduğumu alıntılar bölümünü okuyunca
anlayabilirsiniz. Yine de okuduğum en güzel aşk ifadelerinden olduğunu
söylemeliyim.
Şairin
yaşadığı parasızlık neredeyse her mektuba sinmişti ve bu durum beni çok üzdü. Öyle
ki bazen mektup yazacak kağıt ve mektubu gönderecek posta parası bulmakta bile
sıkıntı çekiyormuş. Türk edebiyatının en önemli şairlerinden birinden şu
cümleleri okumak insanın canını acıtıyor.
Baban, annen yahut sen, bana bir bahçevanlık, kapıcılık veya asansörcülük olsun bulabilirdiniz. Ah, razıydım. Her şeylere razıydım.
Son
zamanlarda okuduğum her kitapta Yaşar Kemal’den bir iz bulma geleneğim devam
ediyor. Kitaptaki bu bölüm beni çok güldürdü J
İstanbul’a gidince de Yaşar Kemal’i bul. De ki “Ahmet ananı s… senin.” Çekinme söyle. Böyle küfürlerime alışıktır o. Memnun olur, kahve içirir sana.
Sonuç
olarak ben Leylim Leylim’i de Ahmed Arif’i de çok sevdim. Bütün edebiyatseverlere
tavsiye ederim.
NOT:
Bu kitabı okuduktan bir ay sonra da Orhan Veli’nin mektuplarının derlendiği
Yalnız Seni Arıyorum kitabını okudum. İki yazar şiir anlayışı bakımından farklı
hatta rakip olsalar da yaşadıkları o kadar ortak ki. Yalnız Seni Arıyorum’un da
ayrıntılı yazısını da buradan okuyabilirsiniz.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM: 1. Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan
erkekliğim bundandır. Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine
yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun.
2.
Kendine iyi bak. Bir daha hiçbir ana doğuramaz seni. Bir daha hiçbir cihan
bulamaz seni.
3.
Sen ister dostum ol ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol. Sen Leyla bana
geldikçe sana ihtiyacım olacak. Senden başka hiçbir isteğim yok. Sen Leyla bana
her şeyi, her şeyi unutturabilirsin. Seni bu muazzam aşka lâyık gördükçe ben,
her şeyi yenebilirim Leyla.
4.
Bir hamallar bir de bilginler dedikodu yapmaz. İşleri, gerçekten buna ne vakit
bırakır ne de müsaade eder.
5.
Bana; yazmaya, sanatı asla bırakmamaya ve ben geberesiye, ikimizin kopmamasına çalışacağına
söz vermelisin.
6.
Bineceğin trenlerin soluğu tükenmesin. Ayağını attığın yerler deprem görmesin.
7.
Galiba erkekler hayale, romantizme daha düşkün oluyor. Kız kısmı peşinci,
realist.
8.
Sana memleketimin namlı karpuzlarından göndermek istiyorum. Posta çekemez. Münasip
biri gelirse onunla gönderirim. Ama sizin Yenişehir evlerinde bizim karpuzları
kesecek bıçak varmola? Palalar, satırlarla keseriz biz. En küçüğü 20 kg çeker.
9.
Benim her şiirimde varsın ve olacaksın. Ama dünyanın en dehşet şiiri bile sen
olamaz. Bunu yaşamak gerek. En asıl gerçek bu işte.
10.
C. Chaplin’in dediği gibi dünyayı anneler, şairler ve öğretmenler yönetseydi, kimseler
sızlanmazdı ama o da bencileyin hayalci. Nerede o cici anneler, namuslu,
bilimci öğretmenler, yiğit şairler? Belki 2000 yılından sonra… Ah be!
11.
Kölen olmak ne büyüklükmüş meğer.
12.
Canım Benim,
Bilir
misin “canım” dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
13.
Seni Tanrı gibi değil, Tanrı kavramını Leyla gibi seviyorum.
14.
Haksızlığa, hakarete dayanamıyorum. Türk siyasi tarihinin işkence görme
rekorunu kıracak kadar zulüm görmeme budur sebep. 131 gün hiç güneş ya da
gündüz aydınlığı görmedim. Sade yalnızlık, sade terör, sade açlık, uykusuz,
cıgarasız… En sonu çıldırdım. Sonrasını biliyorsun. SEN GELDİN.
15.
Sanatçılar özel bir tasnifle ikiye ayrılır: 1. Yazdıkları dergi vb.den
şereflenenler. 2. Yazdıkları dergilere şeref verenler. İşte sen ikinci
gruptansın.
çok güzel bir yazıydı ellerinize sağlık. ben de pek şiir okumayı sevmem şairleirn hayatını da pek okumazdım ama bu eser ve alıntılar hoşuma gitti gerçekten. Bu arada blogunuzu mimledim. katılabilrisiniz :)
YanıtlaSilSümeyye Kip, güzel yorumun için teşekkürler. Mim için de teşekkürler. en kısa zamanda yapacağım :-)
SilRica ederim :)
SilSümeyye Kip, :-)
SilTüylerim diken diken oldu biraz, doğrusu birisinin beni delicesine sevmesini arzu etmem. Beni tedirgin ederdi. ^^ Hatta birkaç hafta evvel bir oyun oynamıştım, anime türüne benzer biraz. Neyse oyunu kötü sonla bitirmiştim, ve en korktuğum sonla bitmişti: Karakterimin erkek arkadaşının yandere'ye dönüşmesiyle. (animelerde ölümüne seven, hatta bu yolda katliam yapan tipler)
YanıtlaSilHatta bahsettiğim sahneyi de buldum.
https://65.media.tumblr.com/1c8061846797c8947ecb3967117a384b/tumblr_of6e2oVNwO1vgf7kmo1_500.png
Telefondan oynan bir oyun olduğundan arkadaşa gösterdiğimde "gittin serideki en masum karakterin ayarıyla oynadın Riv. Süt gibi çocuğu ne hale getirmişsin" demişti. Neyse benim şu uçuk serüvenim bir yana dursun, yahut durmasın hiç. Hakikatten merakımı cezbeden bir yazı oldu Şule'm. Doğrusu şiir kitabıyla içli dışlı bir insan değilimdir, genel olarak kurgusal dünyayı daha çok severim. Fakat tıpkı Henri Charriere'ın Kelebek kitabı gibi, yaşanmışlıkların bulunduğu, bana yazardan parçalar adayan eserleri de okumaktan büyük keyif alırım. :)
River, ben tutku insanı değilim Riv. Daha güvenli duyguları tercih ediyorum. Birisini kendimi kaybedecek kadar sevmek istemem, biri bana delicesine aşık olsun da istemem. Aklı başında sevmek ve sevilmek isterim. Bu yüzden böyle yoğun duyguların olduğu kitapları okuyunca gerçekten böyle hisseden insanlar var mı diye düşünüyorum. Var demek ki.
SilBu arada Kelebek kitabını çok güzel diye duymuştum. Sen de sevdiysen okuma listeme ekleyeyim.
Bende şiir okumayanlardanım :) İyi bir şey değil biliyorum bende bir yerden başlamalıyım. Güzel yazı olmuş, alıntılardan güzel :)
YanıtlaSilGüneş im, teşekkürler :-)
SilMektup türünü ben de seviyorum. Leylim leylimi kesinlikle okuyacağım epeydir aklımda. Ama milenaya mektupları sevemedim yarım bırakmıştım tekrar şans vereceğim ona da bakalım :)
YanıtlaSilNaz, öyle mi? Milena'ya Mektuplar'ı henüz okumadım. Çok da merak ediyordum. Umarım ben severim.
SilSenden hiç bilmediğim kitaplar öğreniyorum. Emeğine sağlık :)
YanıtlaSilGülşah Özkaya, teşekkürler :-)
SilSevginin değer bilinirliği,anlatımı ne kadar güzel.Bu bir erkeğin dilinden olunca daha da anlam kazanıyor.
YanıtlaSilYorum için teşekkürler listeme aldım :)
cangz, rica ederim. Umarım kitabı seversin. Şimdiden keyifli okumalar :-)
Sil