Doç. Dr. Barış Ekici-Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı,
Otizmi Oyuna Getir, Ekinoks Yayınları, 154 Sayfa, 7. Baskı, 2021. |
“Nöroplay, 12-42 aylık çocuklar için geliştirilmiş otizm erken müdahale programıdır. Müdahaleyi yapacak olanlar ebeveynler, mekân ise bu kitabı okuduğunuz evinizdir. Nöroplay’de üst sınır 42 aydır.”
Kızımın dil gelişimi
yaşıtlarının gerisinde. Bir ara bu konuyla ilgili detaylı bir yazı yazacağım. Yaşadığımız
süreci anlatmak istiyorum çünkü özellikle pandemi sonrası doğan birçok çocukta
bu sorun yaşanıyormuş. Ben de çevremde gözlemliyorum. Birilerine faydam
dokunur belki diye yazacağım ama birkaç ay sonra. Sormak istediğiniz bir şey
olursa altta yorum kısmından sorabilirsiniz.
Pandemi nedeniyle sosyalleşemedik. Maalesef ekrana maruz kaldı. İzlediği videoların çoğunluğu İngilizce olunca iki dil karıştı. Konuşması gecikti. Biz de kontrol amaçlı bir doktorla görüştük. Doktorun ilk önerdiği şey ekranı sıfırlamak oldu tabii. “Çocuğunuzla sosyalleşeceksiniz, parka gideceksiniz, ya siz bir yere gideceksiniz ya onlar size gelecekler. Bir oyun ablası olsa çok işe yarar. 10-15 yaşlarında onunla oynayacak hatta sizde yatılı kalacak birini bulabilir misiniz? Siz ve eşiniz fazla konuşmuyorsunuz. Otomatik tüfek gibi konuşacaksınız. Onunla bol bol oyun oynayacaksınız.” gibi yorumları oldu.
Ben bir çocukla nasıl
oynanır bilmiyorum. Çocuk biraz büyük olsa, konuşsa ve beni yönlendirse ona uyum
sağlarım ama konuşmayan 2-3 yaşındaki bir çocukla nasıl oynanır ki? Eşim bana “Sen
çok uzun cümleler kuruyorsun. Bir yetişkinle konuşuyor gibi konuşuyorsun.” demişti.
Kızımın seviyesine inmekte zorluk yaşıyordum. Bunu doktora da söyleyince bana
bu kitabı önerdi. “İsmi sizi korkutmasın. Bir çocukla nasıl oynayabileceğinizi
örnekler üzerinden anlatıyor.” dedi. Konuşma gecikmesi otizminin
belirtilerinden biri biliyorsunuz. Tabii her gecikme otizm anlamına gelmiyor
ama emin olmak için bir doktor kontrolüne gitmekte fayda var. Hem de
gecikmeden. Ne kadar erken müdahale edilirse ilerleme o kadar hızlı olacaktır.
Zeynep’te otizmin diğer
belirtileri olmadığı için rahattık. Zaten bir aydır kreşe gidiyor ve dil
gelişimi gözle görülür derecede ilerledi. Sadece dile maruz kalması ve
yaşıtlarıyla oynaması gerekiyormuş. Bu kitap benim gibi çocuğuyla nasıl
oynayacağını bilmeyen, çocuğunda otizm olabilir mi diye şüpheye düşen velilere
hitap ediyor.
Kitapta beni etkileyen,
işime yarayacağını düşündüğüm cümlelerin altını çizdim. Konuyla ilgili olanlar
bakabilir. Özellikle bir tanesi beni çok etkiledi (11. Madde) Yazar; internet,
oyun ve/veya kumar bağımlısı olan kişilerin hafif düzeyde otizmli olabileceğini
söylüyor. Bunun detaylı açıklaması kitapta var. Okuyunca ve çevremdeki bu
özelliklere sahip insanları düşününce mantıklı geldi.
Kitabın baskı kalitesi
çok iyi ama maalesef ülke ekonomisine göre fiyatı pahalı. Ben bu yorumu
yazarken internette en ucuz 98 liraydı. Böyle faydalı bir eser, ihtiyaç duyan
herkesin yararlanabilmesi için daha uygun fiyata satılsa keşke.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Nöroplay programına alacağımız çocuklarda
dikkât ettiğimiz en önemli kriter çocuğun yaşıdır. Yöntemi yapılandırırken
çocuğun yaşının 36 ayı geçmesiyle işlerin zorlaşmaya başladığını fark ettik.
Başarılı olduğumuz en büyük çocuk Nöroplay başlangıcında 42 aylıktı. Birçok
çocuk, öncesinde başvurduğu merkezlerde, otizm tanısının üç yaşından önce
konulamayacağı söylenerek oyalanmıştı. Oysa otizm, erken çocukluk çağının
hastalığıdır. Otizm tanısı koymak için çocukta otizmin iyice yerleşmesini
beklemek kanserin tüm vücuda yayılmasını beklemekten farksızdır.
2. Bilim adamları duygusal
ihmalin, beynin yapısını bozabileceğini göstermişlerdi.
3. Bana sorarsanız iyi baba karışmayan, daha iyisi destek olan, mükemmel
baba ise programda aktif rol alandır. Mükemmel babanın az olduğunu söylemeye
gerek yok sanırım.
4. Otizm, güçlü genetik kökenleri olan bir hastalıktır. İkizlerden biri
otizm tanısı aldığında; tek yumurta ikizinde otizm riski %95’e kadar çıkarken,
çift yumurta ikizinde bu oran en yüksek %31 olarak bildirilmiştir. Otizmli
çocuğu olan ebeveynlerin diğer çocuklarında benzer durumun görülmesi ihtimali
%2-18 arasındadır.
5. Çocuk çoğu kez kendi başına
oynamaya çalışacaktır. Çocuğun ilgisini çekmeye çalışmak yerine onun dikkatini
yönlendirdiği obje ile aynı çerçeveye girmeye çalışmak çok daha etkilidir.
6. Birçok aile çocuğunun tek başına oyun oynamaktan hoşlandığını, bu
yüzden kendilerini oyununa dâhil etmek istemediğini düşünmektedir. Aslında
çocuklar tek başına oyun oynamayı sevdiklerinden değil tek başına oyuna alışmış
olduklarından dolayı ebeveynlerini oyunlarına dâhil etmek istemezler çünkü
ebeveynleri oyunlarına dâhil olduğunda kendi iç dünyalarına müdahale edildiğini
düşünürler.
7. Oyun alanında bulundurulacak oyuncaklar gruplandırılarak raflara
özelliklerine göre ayrılmalıdır. Bu raflardaki oyuncaklar günlük olarak oyun
alanına getirilmeli, her gün için farklı bir oyuncak grubu ile oynanmalıdır.
Ayrıca, çocuğun sosyal etkileşimden uzaklaşmasına sebep olacak yapboz, lego
gibi tek başına oyuna yönlendiren oyuncaklar oyun alanında bulundurulmamalı,
ancak iletişim becerilerinin artmasıyla birlikte bu oyuncaklar anne-baba ile
oynanmak şartıyla tekrar oyun alanına getirilmelidir.
8. Oyun malzemeleri gelişigüzel seçilmemeli, çocuğun sorunlarını
yansıtabileceği ve sembolik ifadeye izin veren, çocuğun kendi kontrolünü
kazanabileceği oyuncaklar olmalıdır. Bu yüzden mekanik oyuncaklar, bilgisayar
oyunları, pilli, bataryalı, gürültü ve ses çıkaran oyuncaklar oyun alanında
bulundurulmamalıdır. Oyuncaklar oyun temalarını ve duyguları ifade etme
konusunda cesaretlendirici olmalıdır. Oyun alanında kırılmış oyuncak
bulundurulmamalıdır.
9. Oyuncak bebekler, biberonlar, bebek ailesi, oyuncak bebek evi, eve ait
mobilyalar ve ev eşyaları, oyuncak hayvanlar, dinozorlar, pelüş hayvanlar,
plastik mutfak eşyaları, bebek karyolası ve yatağı, fırın, küçük süpürge, küçük
çamaşır makinesi, ankesörlü telefon, paspas, bezler, yemek kapları, tava,
kaşık, bebek kıyafetleri, çamaşır ipi, elbise sepeti, maskeler, doktor çantası,
tamir seti, kuklalar tiyatrosu önerdiğimiz oyuncaklara örnektir. Çocuğun sanat
çalışmalarını yapabileceği bir masa veya sıra ile bir yazı tahtası olmalıdır.
Hikâye kitaplarını da unutmamak gerekir.
10. Öğretici türdeki oyuncaklar; eşleştirme kartları, sayı kartları gibi
kavram geliştirmeye yarayan oyunlar ancak çocuğun iletişim becerilerinin
artması ile birlikte oyun alanında yerlerini alırlar.
11. Toplumda yüzde beş ila on
arasında otizme yatkın çocuk olduğunu düşünüyorum. Bu çocuklar yetimhanede
olsalar kesinlikle otizm olacakken şimdilik sadece yüzde bir ila ikisi otizm
belirtileri gösteriyor. Ailenin sosyal ortamı bu çocukları koruyor. Köylerde
otizm olmuyorlar ama şehirlerde televizyonla yalnız kalınca ve sadece onları
besleyen, altlarını değiştiren bakıcıları olunca otizm ortaya çıkıyor. O zaman
korkutucu bir sonuca ulaşıyorum. Otizmli çocukların sayısı artmaya devam
edecek. Çünkü otizm riski bizim genlerimizde kodlanmıştır ve bunu çocuğumuza
aktarıyoruz.
12. Otizmli çocukları
değerlendirirken ebeveynlerden en az birinin interneti yoğun kullandığına
sıklıkla şahit oluyorum. Hatırladığım en ilginç ebeveynler ise evin farklı
odalarında birbirleriyle internet üzerinden oyun oynayan ama ne yazık ki
çocuklarıyla hiç oynamayanlardı.
13. Çocuğu taklit etmek iletişim başlatmanın ve taklit becerisini
geliştirmenin etkili bir yoludur.
14. Nöroplayde hedef, çocuğun nörotipik gelişen sağlıklı yaşıtlarını
yakalamasıdır. Programın temel sonlanım noktası kreşe uyum sağlanmasıdır.
15. Sevgili ebeveynler, çocukların davranışlarını kontrol etmek için
yönergeler vermek ya da emir cümleleri kullanmak çocukların anne-babaları ile
etkileşimli iletişime geçmesini engeller. Bu nedenle oyun ve etkinlikler
sırasında sorular yöneltmemek gerekmektedir. Sorular oyunu yönlendirmenize
sebep olacaktır fakat oyunu yönlendirmesi gereken kişi çocuğunuzdur.
16. Bizim için ideal kreş, eve en
yakın ve en kalabalık olan mahalle kreşleridir.
Güzel bir kitapmış, her anne baba okumalı. Günümüzün sorunu bu, çocukla temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında pek ilgilenilmiyor. Çevremde çok görüyorum ellerine telefon verip ya da TV karşısına oturtup vakit geçirmeye çalışanları. Eskiden aileler kalabalık yaşayınca çocuğun akranı ya da kardeşi çok olurdu, tüm gün oynardı. Şimdi çekirdek ailede, genelde kardeşsiz olunca yalnız kalıyorlar. Çocukluğumu düşündüm de babam işten çok geç gelirdi, annem ev işleriyle uğraşıp dururdu hep, kardeşim olmazsa çok sıkılırmışım gerçekten. Kavga etsek de hep oynardık doya doya.
YanıtlaSilduygu emanet,
SilKadın erkek işe gidiyor, sonra da ev işleri, yemek, ekstra uğraşlar derken kalan sürede dinlenmek istiyor ama o arada çocuk da ilgi ve oyun istiyor. Dengeyi kurmak çok zor ve genellikle bocalıyorum. Daha iyisini yapmaya çalışıyorum. En azından yazın iki ay tatilim var, bu beni motive ediyor.
Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim .Çok değerli sevgi dolu bir post.
YanıtlaSilfatofotofan,
Silben teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Bizim ailemizde geç konuşma sorunu olduğu için ben de kızımı defalarca kez konuşmuyor diye doktora götürdüm oysa 2 yaş 2 aylıkken kreşe başlayınca 1 ay içinde şakımaya başladı. Anladık ki tek sorun yaşıtlarıyla bir arada olmayışı ve çok fazla iletişim kurma fırsatı olmayışıymış. Anne- baba olarak ne kadar ilgilensek konuşsak da çocuğun kendi yaşıtlarına ihtiyacı oluyor bazı becerileri kazanması için :) Kreşe gitmesiyle oluşan farkı siz de gözlemlemişsiniz zaten :)
YanıtlaSilManxcat / KuyruksuzKedi,
SilBiz üç yaşında verdik kreşe. Ben iki yaşında vermek istiyordum ama başta eşim olmak üzere herkes karşı çıktı. Şimdi bir aydaki gelişimini görünce eşim "Keşke daha önce verseydik." diyor :-((
Bu çok faydalı oldu. Arkadaşıma önermek istiyorum. Umuyorum ki ona çok yardımcı olacak.
YanıtlaSilshe is the man,
Silumarım faydalı oluyor.
Çok değerli bir kitap, her anne-babanın okuması gerekiyor bence. Çok değerli bilgiler var. Çocuklar ilgi istiyor kesinlikle. Bir çocuğu büyütürken psikoloji çok önemli. Çok güzel yazmışsın, birçok kişiye faydalı olacak bu yazı:))) Bu arada dediğin gibi keşke kitap fiyatları bu kadar pahalı olmasa böyle değerli kitaplara herkes ulaşabilse.
YanıtlaSilkitapkesfi,
Silhepimizin dileği o ama kitap fiyatları düşeceğine her geçen gün daha da artıyor.
Metehan her şeyi konuşturup oynardı , bir gün küplerle oynuyoruz, ay onlar da konuşmaya başladı :D Ben de oyun oynamayı pek beceremezdim, hazırlayayım, kurayım tamam ama oynama kısmı sallantıda.
YanıtlaSilHandan,
Silişte konuşkan çocuk senin Metehan gibi oluyor. Eğer çocuk konuşmuyorsa annenin o şekilde davranması lazım. Ben de yapamam diyordum ama iş başa düşünce mecbur yapıyoruz.