Alıntılar #16

Herkese merhaba. Son zamanlarda okuduğum kitapların hoşuma giden alıntılarını bloğuma yazıyorum. Blogda yazılacak çok kitap biriktiği için hepsinin yorumunu yazamayacağım. Bazı kitapların alıntılarını yazmakla yetineceğim yoksa işin altından kalkamayacağım. Alıntılar size kitapla ilgili bir fikir verir. Eğer içlerinde merak ettiğiniz varsa sorabilirsiniz, kısaca ne düşündüğümü söylerim.

Küçük İskender, Cangüncem, Sel Yayınları, 292 Sayfa, 1. Basım, 2012.

Küçük İskender-Cangüncem

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Hatırladım. Bazılarımızın hiç lakabı olmadı.

2. Öyle doluydu ki hayallerle içim

İntihar etsem ölüm ruhuma düşmezdi.

3. Eski sevgililerimi sahafa, eski aşklarımı antikacıya satma kahkahaları…

4. Yarını ben ne ile yargılayabilirim ki?

Dünü ne ile onaylasam daha doğru olur?

Yoruldum. Şefkate ihtiyacım var.

5. Bu hakikat, nereye kadar hakiki hakikat olarak kalacak?

6. Oy verme işlemim tamamlandı. Hiçbir “His” tek başına iktidara gelemedi.

7. Korkulardır insanın yaşını büyüten

Gözlerini kısaltan ve kişiyi kavramlı, hacimli kılan. Korkulardır sevgiyi çoğullayıp düşünceleri çarçabuk tüketen.

Çok korkunuz.

8. Âşık oldum.

Ölü ve yaralı sayısı bilinmiyor.

9. Derisini atan yılan gibi bıraktın beni.

10. Bir tek benim üzülmem diyalektiğe aykırı.

11. Seni asla unutmayacağım

Ama hiç hatırlamayacağım da!

12. Umuttan tek celsede boşandım.

13. Evrim geçirdiğimiz için utanıyorum;

İnsan denen tür döneminde körelip kaybolmalıydı.

14. Türk kültürü hakkında ne diyebilirim ki;

Kâğıt-kalemle oynanan çocuk oyunlarımızdan

Biri, ADAM ASMACA olduktan sonra!

15. Ben kesinlikle bu dünyaya ait değilim. Bu çağa da.

16. Beni bu insanlardan ayıran bir fark olmalı. Onların sevdikleri şeyleri basit, inandıkları şeyleri komik diye adlandırıyorum ve yaşama biçimlerini de ilkel, tatsız ve sönük buluyorum.

17. –Olacak mı?

-Olmaz mı?

-Olmayacak mı yani?

-Olur olmasına da her şeyi biraz da oluruna bırakmak gerek.

18. Benim hiç oğlum olmayacak

Benim hiç arabam olmayacak

Benim hiç çok param olmayacak

Ben hiç doğru dürüst sevişemeyeceğim

Benim hiç lazerli tabancam olmayacak

Benim hiç ebedi partnerim olmayacak

Ben ne Oscar ne de Nobel kazanamayacağım

Ben hiçbir zaman efendi bir vatandaş olmayacağım

Ben asla bir yabancı dili tam manasıyla öğrenemeyeceğim

Deliremeyeceğim

Üniversite diplomam olmadığı için asla cumhurbaşkanı olamayacağım. Utanç verici.

Mine Söğüt, Deli Kadın Hikâyeleri, Can Yayınları, 184 Sayfa, Can Yayınları’nda 1. Basım, 2022.

Mine Söğüt-Deli Kadın Hikâyeleri

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Siz bilmezsiniz ama kızlar babalarını çok severler. Her hâlleriyle severler.

2. Tanrı bugüne kadar kimin sözünü dinledi ki seninki dinlesin bre kâfir! Her şey istediğimiz gibi olsaydı Tanrı’ya ne gerek kalırdı? Yalvarmalarla kendini var hisseden Tanrınız sizi yalvartmayacaksa eteklerine kapatmayacaksa neden yaratmış olsun. Tapının diye yarattı sizi, isteyin ve elde edemeyin ama yine de öfkelenmeden boyun eğin diye yarattı sizi.

3. Deliliğin cazibesi ne kadar tehlikelidir bilemezsiniz.

4. Hastalıkların çabuk öldürenini severim. Hastane odasında uzun zaman geçirmek akıl karıştırır. İnsan hastane odasına yerleştikten sonra dış dünyanın gerçeğini bir anda unutur. Sanki orada doğmuş, hep orada yaşamış ve orada ölecekmiş gibi. Hayatın hastalıktan ibaret olduğuna ikna eder insanı hastane zamanları.

İlkim Öz, Terapide 5 Soluk, Remzi Kitabevi, 151 Sayfa, 4. Basım, 2011.

İlkim Öz-Terapide 5 Soluk

ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Her insanın bir karanlık odası vardır. Bizi hoşnut etmeyenlerin çoğunu o odaya atıveririz. Tıpkı bazı evlerin çatı katındaki karanlık, bakımsız, darmadağınık odalar gibi. Çoğu kez o oda o kadar karmakarışıktır ki, oraya neleri attığımızı bile unuturuz. Üstelik odanın anahtarını saklar ve nereye sakladığımızı da hatırlamayız. Oraya asla hiç kimseyi sokmayız, kendimizi bile. Ta ki karanlık odadaki eşyalar çürüyüp küflenip kokusu bizi rahatsız edene kadar…

2. Terapi almak isteyen ve bunun için başvuran insanların, terapistlere gitmeyen insanlardan farklı olmadıklarını düşünüyorum. Aradaki tek fark, terapi almaya çalışanlar sorunlarına çözüm bulmaya çalışanlardır, diğerleri ise sorunlarını yadsıyanlar.

3. Başka birine ait duygularımızı ondan ne kadar saklarsak o duygu içimizde o kadar büyür.

4. Duygularınızı sakın ola içinize hapsetmeyin yoksa onlar bir gün hiç ummadığınız bir zamanda ve yerde patlamaya başlar.

5. Geçmişe tutunmayı bıraktığımızda bugünümüz iyi olur.

6. Çocuklarımıza sarılmalıyız, onları eleştirmek yerine sevgimizi hissettirmeli, onları hayata güvenle hazırlamalı, yüreklendirmeliyiz. Unutmayalım ki çocuklarımız bizim aynadaki yansımalarımızdır.

İçlerinde okuduğunuz bir kitap var mı? Okumak istediğiniz? Merak ettiğiniz? İlginizi çeken? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere.