Herkese
merhaba. Neredeyse ocak ayına gireceğimiz bu günlerde ben kasım ayında okuduğum
kitapları bloguma yeni yazabiliyorum. Son günlerde bloga sık sık yazsam da
yazdıklarımdan daha fazla yazılmayı bekleyen konular var. Bu yüzden birkaç
hafta boyunca sürekli beni ve yazılarımı göreceksiniz J
Kasım
ayında 9 kitap okumuşum. Kitaplar hakkındaki fikirlerimi yazmaya başlıyorum. Kitapları
okuma sırama göre yazıyorum.
ESRA EROL –
KARA DUVAK
Kitapta
evliliklerinden ve eşlerinden çok çekmiş kadınların hikâyeleri vardı. Okurken bu
kadar da olmaz, insan insana bu zulmü yapmaz dediğiniz olaylar var ama bu
kadınlar bunları yaşamış. Hatta yıllarca yaşamışlar. Üstüne kocalarının
düzelmelerini ümit ederek yaptıkları çocuklarına da yaşatmışlar bu kötülükleri.
Okuyup halinize şükredebilirsiniz ama kitabın yazım yanlışları göz yormasaydı
ve kitap daha düzgün bir dille yazılsaydı kitaptan daha çok etkilenebilirdim. Bu
tarz bir kitap okumak isterseniz Sibel Hürtaş’tan Canına Tak Eden Kadınlar
kitabını tavsiye ederim.
ERDİL
YAŞAROĞLU – KOMİKAZE 6
Karikatür
dergilerini düzenli olarak takip etmiyorum. Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla
biliyorum. Bir de yılbaşında çıkan seçme karikatürlerin toplandığı dergiyi
alırım o kadar. Erdil Yaşaroğlu bildiğim ve sevdiğim bir karikatürcü.
Karikatürlerinden örneklerin olduğu bu kitabı da severek okudum. Hatta kitabı
okulda okuduğum için birçok yerde kendimi tutmam, kahkaha atmamı engellemem
gerekti. Evinizde bulundurup canınız her sıkıldığında açıp okuyabileceğiniz
güzel bir kitap olmuş. (Konumuzla alakasız ama Erdil Yaşaroğlu ve eşi Begüm
Kütük birbirlerine çok yakışmıyorlar mı? Bence çok hoş bir çift olmuşlar. Allah
mutluluklarını bozmasın J)
PİNKFREUD –
SORUN BENDE DEĞİL SENDE
Hani
bazı okurlar Pucca’yı eleştiriyor ve basit buluyor ya Pucca bu arkadaşın
yanında Nobel edebiyat ödülü almış yazar gibi kalır. Sırf bitirmiş olmak için
okudum. Yazar erkek arkadaşından ayrılınca onu unutmak için bir senede çıktığı
elli erkeği tek tek anlatmış ve her seferinde erkekler yazara tutkuyla bağlı
ama o, erkeklerin bir hatasını görüp soğuyor ve onları terk ediyor. Bu
sebepleri gördükçe de ben yazarın kendisinden soğudum. Benim için tamamen zaman
kaybıydı ama internette kitapla ilgili “Gülerek okudum. Çok beğendim. 10 puan
veriyorum.” tarzda yorumlar görünce anladım ki gerçekten zevkler ve renkler
tartışılmıyor.
BRİTTANY
YOUNG – İHTİRAS FIRTINASI
Bu
kitap Sabah gazetesinin fi tarihinde verdiği Beyaz Kitap serisinden. Bu seriden
birkaç kitabı lise ve üniversitenin ilk yıllarında okumuştum. Aralarında
gerçekten iyi olanlar vardı ama maalesef bu kitap onlardan biri değil. Kitapta
zerre inandırıcı olmayan bir çift ve ne olduğu belli olmayan bir son var. Eğer
bu tarz kitap okumak istiyorsanız tercihiniz bu kitap olmasın.
ORHAN KEMAL
– NAZIM HİKMET’LE 3,5 YIL
Bu
kitabı ayrı bir post olarak yazdım. Buradan okuyabilirsiniz.
MURAT MENTEŞ
– RUHİ MÜCERRET
Bu
kitabı o kadar çok sevdim ve hakkında o kadar uzun yazdım ki o yazıyı ayrı bir
post olarak yayınladım. O yazıyı burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
SUNAY AKIN –
BİR ÇİFT AYAKKABI
Sunay
Akın’dan okuduğum ilk kitap ama büyük ihtimalle son olmayacak. Kitapta ayakkabıyla ilgili çok hoş anılar ve
anekdotlar var. Bir oturuşta okuyup bitirmektense günde birkaç sayfa okunsa
kitaptan daha çok zevk alınır bence. Kitaptan en çok beğendiğim ve şaşırdığım
birkaç olayı yazdım.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM:
1.İstanbul’a
otomobili ilk kez 1895 yılında Basra Mebusu Zehirzâde Ahmet Paşa getirir.
Şoförlüğünü ise Abdurrahman Bey yapar. Abdurrahman Bey İranlı olduğu için
arabayı sokakta görenler “Acem geliyor… Acem geliyor…” diyerek birbirlerini
uyarırdı. Direksiyon başına yeni oturmuş birine “Acemi” denilmesinin kökeni bu
öyküdür.
2.Tanzimat
Fermanı’ndan önce herkes her istediği ayakkabıyı giyemezmiş. Çizme ya da sarı
pabuç giyme hakkı sadece Türklerindi. Ermeniler kırmızı, Rumlar mavi, Yahudiler
siyah pabuç giyerdi.
3.Osmanlı
zamanında yiğitbaşı, bir ayakkabı ustasının yaptığı ayakkabıda hile olduğuna
kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin
önünde kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi
sağlanırdı. Hatalı olan ayakkabı da bir daha kullanılmaması için dama atılırdı.
Böylesi bir durum ayakkabı yapımcılarının en korkulu rüyasıydı çünkü bu
meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı. Bu uygulama
günümüzde yapılmasa da “Pabucu dama atılmak” deyimi Türkçede yaşamaya devam
etmektedir.
4.Cemal
Süreya’nın ilk şiir kitabı Üvercinka’nın “Güvercin kanı” kelimelerinden
üretildiği bilinir. Sezgin Burak da çizgi roman Tarkan’ın adını “Tatar kanı”
kelimelerini kısaltarak bulur.
5.1971 yılında
Sadri Alışık’a Nasrettin Hoca’yı oynaması teklif edildiğinde “Akşehir Gölü’ne
çalınan maya yoğurt tutabilir ama Nasrettin hoca filmi tutmaz.” diyerek
reddeder.
6.Yazar Osman
Şahin ilk edebiyat ödülünün sevinciyle annesini arar. “Ana, ödülü bana
verdiler. Birinci oldum ana birinci!” Kısa bir sessizlikten sonra, annenin
oğlunu teselli eden sözleri duyulur: “Üzülme oğul, ileride inşallah ikinci de olursun,
üçüncü de olursun, dördüncü de.”
7.Kemalettin Tuğcu
ayakları içe dönük olarak doğar. Çıkıkçı kadın bebeğin ayaklarını tahtalara
sarar ve açılmaması konusunda ev halkını uyarır. Baba, bebeğin ağlamalarına
dayanamayarak sargıları çözer, tahtaları atar. Bu yüzden Kemalettin Tuğcu sakat
kalır “Babamın acıma duygusu yüzünden sakat kaldım ve ömrüm boyunca bunun
acısını çektim.” der.
8.Sultan Abdülmecit
Süveyş Kanalı için yapılan antlaşmada Port Said liman kentine fener olarak
oldukça büyük bir heykel koyulması şartını yazdırır. Bu dev heykeli Frederic
Auguste Bartholdi yapacaktır. Heykeltıraş heykele başlar ama ölen Abdülmecit’in
yerine geçen Sultan Abdülaziz parasızlıktan sanatçının parasını ödeyemez. Heykel
yarım kalır. Amerika ve Fransa’nın yakınlaştığı bu dönemde Fransızlar, Amerika’ya
bir heykel armağan etmeye karar verirler. Heykel siparişi Bartholdi’ye
verilince sanatçı kolları yeniden sıvar ve Türklerin Akdeniz’e koymayı
düşündüğü heykeli bitirerek Özgürlük Anıtı’nı Amerikalılara teslim eder.
SİR ARTHUR
CONAN DOYLE – SHERLOCK HOLMES SUÇ DETAYDA SAKLIDIR
Martı
Yayınları’nın Sherlock Holmes serisinden okuduğum ikinci kitap. Sherlock’un
kitabını okumak dizisini ya da filmini izlemek kadar zevk vermiyor. Belki de
Martı Yayınları’nın kitapları böyledir. Okuyup çok beğendiğiniz bir Sherlok Holmes
kitabı varsa lütfen yazın. Elimde Martı Yayınları’ndan bir Sherlock Holmes
kitabı kaldı. Onu da okuyunca başka kitabını okumayı düşünmüyorum.
ALTINI
ÇİZDİKLERİM:
1.
Holmes’un bütün akıl yürütmelerinde olduğu gibi anlatıldıktan sonra aslında ne
kadar basit olduğu görülen bir örnekti.
2.Ben
her zaman ona atfedilen kibrin doğal bir çekingenliğin yansıması olduğunu
düşünmüşümdür.
3.Bir
erkek ne kadar kötü davranmış olursa olsun bir kadının aşkını kaybettiğini
hiçbir zaman kabullenemez.
4.Alçakgönüllülüğü
meziyet sayanları anlayamıyorum. Bir mantıkçı için her şey tam olarak ne ise
öyle görünmelidir. Kendini küçük görmek de yeteneklerini abartmak da
gerçeklerden kaçmaktır.
5.Kendi
haklılığını ispatlamak için uğraşmaktansa yanlış anlaşılmayı tercih eder.
6.Çözülmesi
en zor olan suçlar nedensiz işlenenlerdir.
7.Dramatik
bir an yaşamaya fırsatım olduğunda buna asla karşı koyamam.
8.Bir
kadının sezgileri bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir.
9.İyi
bir gözlemci tek bir ipucuna ulaştığında sadece olanları değil, ileride
olabilecekleri de görmelidir.
ZÜLFÜ
LİVANELİ – ARAFAT’TA BİR ÇOCUK
Zülfü
Livaneli en sevdiğim yazarlardan biri. Romanlarını ve deneme türündeki Edebiyat
Mutluluktur kitabını severek okudum. Bu kitap yazarın öykü türündeki tek
kitabı. Ben öykü türünü pek sevmem ama yazan Livaneli olunca kitabı severek
okudum ama yine de romanlarını okumayı tercih ederim. Kitapta gurbetteki
Türklerin yaşadıkları olaylar anlatılmış. Bazıları siyasi kaçakken bazıları da
gurbete çalışmaya gitmiş işçiler. Özellikle “Görüş” adlı öyküden çok
etkilendim. Bu arada Livaneli’nin “öykü” kelimesinden hoşlanmadığını kitabın
sonundaki röportajından öğrendim. Bu konuda şunları söylemiş:“Ben aslında ‘öykü’
yerine ‘hikâye’ demeyi yeğliyorum çünkü ‘öykü’, ‘öykünmek’ kokuyor, yeteri
kadar sıcak ve yerli değil. Hikâye ise ‘Dinle neyden kim hikâyet etmede’
dizesinde görüldüğü gibi şiirsel ve köklü, bize ait.”
Kitabın
adını Yaşar Kemal koymuş. Yazar bu olayı şöyle anlatıyor: “Hikâyeleri okuduktan
sonra kitabın adını Yaşar Kemal koydu. Ben ‘Arafat’ yerine ‘Araf’ olması
gerektiğini söyleyince de ‘Halk kaldım arafatta der. Yanlış bile olsa güzeli
budur.
Bir
Livaneli’nin şöyle bir cümlesi var: Yüzlerce sayfa roman yerine belki hikâye ya
da benim en sevdiğim biçim olan “uzun hikâye(novella)” daha güzel çünkü yoğun
ve ölçülü. İçimden yeni hikâyeler yazmak geliyor doğrusu. Yeni ve yerli hikâyeler.”
ALTINI
ÇİZDİKLERİM:
1.Yaşamını
çevreleyen her şeyden olduğu gibi işinden de nefret ediyordu.
2.”Ben
kendimin ve çevremin toplamıyım.” Ortega Y. Gasset
Huhhuu neler neler okumuşsunn :) ama çoğunu sevmemiş misin sanki :/
YanıtlaSilBi Poşet Kitap, güz okuma şenliğinde derece yapmaya çalıştığım için basit kitaplar seçmiştim. bu yüzden birçoğu hoşuma gitmedi :-)
SilBence de Erdil'le Begüm çok yakışıyorlar (sanki samimiyiz de isimle hitap filan :). O bardağa bayıldım! Beyaz serilerimi hatırlattın bana dur ben de okuyayım yahu :) Veee öğrencinin yaptığı o resme aşık oldum resmen :)
YanıtlaSilDilek Dilek, o bardağa bayıldıysan İngiltere bardağına ne dersin bilmiyorum :-) Ben 7-8 sene önce Beyaz seri kitaplarını okurdum. İkinci el kitap satan bir yerden tanesi 1,5 liraya alıyordum. Uzun zamandır okumamıştım ama.
SilRuhi Mücerret ile ilgili şu an bir itirafta bulanacağım: Ben bu kitabı ilk olarak yerde korsan kitap satan bir tezgahta görüştüm. Acımasız bir önyargıyla kapağı böyle andik dundik bir kitabın içi de öyledir diye yüzüne bile bakmadım. Şimdilerde yorumları okuyunca çok utandım kendimden.
YanıtlaSilHem edebi yeterliliği olan hem de popüler kültür kitaplar okumuşsun canım. Yine geniş bir yelpeze görüyorum tercihlerinde. Sözlerden bazılarını çok beğendim ayrıca: "Bir erkek ne kadar kötü davranmış olursa olsun bir kadının aşkını kaybettiğini hiçbir zaman kabullenemez." gerçeklik payı yüksek ;)
Sebra GÜNDOĞDU, korsan kitap olduğu için kapağını sevmemişsindir. Yoksa çok güzel bir kapağı var. evet, erkekler öyle. Ne yaparsa yapsın kadının onu seveceğini düşünüyor.
Silsunay akın'ın son kitabını getirmiş eşim de bana. bu yıl okunacaklarım arasında :) yazardan ilk kitabım olacak.
YanıtlaSilbu arada dublörün dilemması'nı okumuş muydun?
Nail Art in Wonderland, okumadım ama duydum. okunacaklar listemde. Murat Menteş'in bütün kitaplarını okumaya çalışacağım.
SilIyi okumalar, kitaplar cok guzel özellikle Karikatür kitabı bana şunu hatırlattı ki kitap okumaya dikkat etsek de dergi ya da belli aralıklarla çıkan yayınları okumakta daha tembeli galiba. Bir magazin dergileri bol reklamlı popüler yayınlar okunuyor. Dergilere de destek vermek Lazım ya da Karikatürculere.... Bir dergi Üyeliği yaptırmam Şart oldu galiba keza dergi okumak ayrı keyif verir bana.
YanıtlaSilEsra Erol'un kitabı hakkında olumlu yorumlar okumuştum ben de merak ediyorum.Kasım ayı verimli geçmiş keyifli okumalar.
YanıtlaSilcangz, Evet, sayı bakımından verimliydi. Teşekkür ederim.
SilBize Her Yer Okul, maalesef ben dergi okumayı sevmiyorum. Daha önce defalarca denedim ama dergi okuduğum sürede kitap okurdum düşüncesindeyim ve dergilerdeki yazılar pek hoşuma gitmiyor. Son dönemde güzel edebiyat ve kültür sanat dergileri çıktı. Dergi okumayı seviyorsan Kafa dergisine bir şans vermelisin.
YanıtlaSilkasım ayında yıne ıyı okumuşsun sule aralık ayında da aynı sekılde ıyı okumalar dılerım kardesım
YanıtlaSilgulseren ozkursun, çok teşekkür ederim.
SilHarika bir siten var :)
YanıtlaSilGülşah Özkaya, çok teşekkür ederim.
Silsorun bende değil sende aklıma seinfeld'de ki elaine karakterini getirdi. bilmem seyrettin mi hiç o diziyi? izlemediysen tavsiye ederim güzel dizidir diyecek olsam da bir an, yazından daha kitaptaki karakterden soğuduğun için pek sevmeyeceğin aklıma geldi. çünkü karakterler, bencil, çıkarcı, biri. elaine'den bahsetmiştim; elaine'de saçma sebeplerden insanlardan ayrılan bir karakter, öyle ki birlikte olduğu bir adamla tek ünlem işaretini kullanmadığı için atar yapıp ayrılmıştı. evet, ünlem işareti. adamcağızın buzdolabına yazdığı notta arkdaşının bebek haberine "neden böyle coşkuşlu bir habere ünlem koymazsın. duygusuzsun" diye atar yaparak terk etmişti. kitap okuyacağım bir tür olmasa da bir an aklıma o dizinin karakterini getirdi. :)
komikazeye bakmadım şu vakte kadar. ha karikatür okumayı severim elbet. hatta bayılırım.
fakat kitabını alıp okuma alışkanlığım yoktur. biraz belki teknolojinin getirdiği üşengeçlik olsa gerek yada el çabukluğu genelde internetten bulur okurum. koyduğun resimde yine yazınla birlikte yüzümü gülümsetti. kasım hasılatın oldukça güzel geçmiş şule. yazını okuyunca bunu fark ettim. aralık yazını da merakla bekliyor olacağım. :)
bu defa not aldığım kitaplar çıkmasa da, keyifle okuduğum bir yazı oldu. ^^
River, teşekkür ederim. Ben de senin yorumunu zevkle okudum :-)
SilSeinfeld eşimin 2-3 kere baştan sona izlediği bir dizi. O da çok sever. Ben henüz izlemedim ama yeni yılda dizilere ve filmlere ağırlık vermek istediğim için bu sene izleyebilirim. Yorumun ve önerin için teşekkürler.