Franz Kafka, Babaya Mektup, Türkiye İş Bankası Yayınları, Çevirmen:
Regaip Minareci, 57 Sayfa, 14. Basım, 2020.
Franz Kafka özellikle son yıllarda ülkemizde
çok popüler. Yazarın adına bir dergimiz bile var. Ben yazarın iki kitabını
okudum şimdiye kadar. Birincisi en çok bilinen eseri Dönüşüm ama Dönüşüm’ü
okumamın üstünden on beş sene geçtiği için maalesef detaylarını hatırlamıyorum.
Yazarın okuduğum diğer kitabı Aforizmalar. Burada yorumlamıştım hatta. Adından da
anlaşılacağı gibi yazarın farklı kitaplarında geçen aforizmalarından
oluşuyordu.
Babaya Mektup yazardan okuduğum üçüncü kitap.
Bu kitabın da içeriğini tahmin edebilirsiniz. Kafka’nın babasına yazdığı
mektuplardan oluşuyor. Yalnız bu mektuplar babasının eline geçmemiş. Yazar bu
mektupları hiç göndermemiş. Sadece içini dökmek için yazmış ve öldüğü zaman yok
edilmelerini vasiyet etmiş. Arkadaşı Kafka’yı dinlemediği için şimdi bu kitabı
okuyabiliyoruz.
Kitabın kapağını çok sevdim. İnsan o
fotoğrafta mutlu bir baba oğul gördüğünü düşünüyor ama işin aslı öyle değil. En
azından Kafka tarafında işler yolunda değil. Yazar, babasının da kendisinden
memnun olmadığını düşünüyor ama ne kadar doğru emin olamayız.
Kafka’nın yazdıklarına göre babası katı,
disiplinli, sert ve kırıcı. Yazdıklarına bakarak Kafka’nın da hassas ve
duygusal olduğu düşünülüyor. Ölümcül karşılaşma. Çoğu insanın babası Kafka’nın
babası gibidir. Özellikle yaşadığı dönem düşünülürse. Yazarın hassas kişiliğinin bunu kaldırmakta zorlandığını düşünüyorum. Marriage Story
filmini izlemiş miydiniz? Orada çok sevdiğim bir replik vardır. Buraya aynen alıyorum.
"İnsanlar fazla şarap içen, çocuğuna bağıran ve ona puşt diyen anneleri hoş karşılamaz. anlıyorum. Ben de yapıyorum. Kusurlu bir baba kabul görür. Kabul edelim, iyi baba kavramı çıkalı henüz 30 sene filan oldu. Ondan önce babalardan, sessiz, namevcut, güvenilmez ve bencil olmaları beklenirdi. Farklı olmalarını istediğimiz kesin ama bir bakıma onları kabulleniyoruz. Onların kusurlu yönlerini seviyoruz ama aynı kusurlar annelerde kabul görmüyor. Ne maddi ne de manevi açıdan kabul görüyor çünkü Yahudi, Hristiyan kökenlerimiz İsa'nın annesi Meryem'e dayanıyor ve o kusursuz. Çocuk doğuran bir bakire, çocuğunu sonuna kadar destekliyor ve öldüğünde cesedini kucağında taşıyor. Baba ortada yok. S… bile gelmemiş. Tanrı cennette. Tanrı çocuğun babası ve ortada yok. O yüzden sen kusursuz olmalısın, Charlie hıyarın teki bile olsa fark etmez. Senin kıstasın daima yüksek olacak. B…ktan ama durum böyle."
Babasıyla sorunu olan çok yazar var. Hatta Dostoyevski’nin
bir kitabında karakterin biri “Babamı öldürmeyi düşündüm.” dediğinde, diğer
karakter şöyle cevap verir: “Hangimiz düşünmedik ki?” Flu Tv’de şöyle güzel bir
video var. Konuyla ilgili daha çok örnek duymak isteyenler bakabilir.
Siz
bu kitabı okudunuz mu? Beğendiniz mi? Okumayı düşünüyor musunuz? Kafka’yı ve
kitaplarını sever misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek
üzere.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Cimrilik, derin mutsuzluğun en sağlam
belirtilerindendir.
2. Evlilik korkusunun bazen, kişinin
kendi ebeveynine karşı işlediği günahların acısını ileride kendi çocuklarının
ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş
vardır.
3. Senin başkalarına karşı duyduğun
güvensizlik bile, bana aşıladığın kendime karşı duyduğum güvensizlik kadar
büyük değil.
4. Benim de sözlerimle seni kırdığım çok
oldu ama sonrasında bunu daima anlardım, canım acırdı ancak kendime hâkim
olamaz, sözcüklerin ağzımdan çıkmasını engelleyemezdim, onları daha söylerken pişman
olurdum. Ama sen sözcüklerle kolayca hücuma geçerdin, ne söylerken ne de
sonrasında birilerine acırdın, insan senin karşında tümüyle savunmasız kalırdı.
5. Beni gerçek anlamda bir kez bile
dövmediğin de doğrudur. Ancak bağırman, yüzünün kızarması, pantolon askılarını
telaşla çözüp sandalye arkalığında hazır bekletmen benim açımdan neredeyse daha
berbattı. Sanki ortada asılacak biri var gibiydi. Gerçekten asılırsa ölürdü ve
her şey biterdi. Ancak kişi asılma hazırlıklarına tanıklık etmek zorunda bırakılırsa
ve ilmik gözünün önünde sallanırken bağışlandığını öğrenirse yaşamı boyunca
bunun acısını çekebilir. Bir de, açıkça gösterdiğin düşüncene göre dayağı hak
ettiğim ancak lütfun sayesinde kıl payı kurtulduğum bu pek çok sefer sonucunda
içimde yine büyük bir suçluluk bilinci birikiyordu. Sana karşı her yönden
borcun içine gömülüyordum.
Sevdiğim kitaplardandi benim de
YanıtlaSilSevKoz,
Silinsan bir çocuğun babasıyla ilişkisinin bu kadar kötü olmasından etkileniyor.
Kitabı çok merak ettim ve alınacaklar listesine ekledim:)) Özellikle son alıntı çok şey anlatıyor bence, beni fazlasıyla etkiledi. Çok da güzel anlatmışsın her zamanki gibi:))
YanıtlaSilkitapkesfi,
Silteşekkürler canım. Bir çocuğun babasından bu kadar korkması ve babasıyla arasında olan uçurum insanı etkiliyor.
Kafka'yla yıldızım barışmadı :)
YanıtlaSilHandan,
SilDönüşüm'ü hatırlamıyorum ama çok beğenmemiştim diye kalmış aklımda. Okurken etkilenmemiştim ama diğer romanlarını da deneyeceğim. Seveni o kadar çok ki. İnsan kitapları nasılmış diye merak ediyor.