Emre Timur, Şizofren, Az Kitap, 248 Sayfa, 3. Baskı, 2019 |
Herkese merhaba.
Bugün Emre Timur’dan Şizofren kitabını yorumlayacağım. Bu yazıda farklı bir
tarz denemeye karar verdim. Kitabı okuduğum zaman kısa kısa notlar almıştım. Onları
paylaşacağım sizinle. Daldan dala atlayan dağınık bir yazı olacak ama kitapla
ilgili bütün düşüncelerimi öğrenmiş olacaksınız.
Kitapta 12
Eylül darbesi, sağ-sol çatışması, şizofreni, akıl sağlığı, aşk, felsefe ne
ararsan vardı. Keşke yazarın odak noktası bu kadar dağılmasaymış. Konulardan
bazılarını atsaymış daha derli toplu bir kitap olurmuş.
Kitaptan
bu kadar alıntı yapacağımı tahmin etmemiştim. Yazar kendisi de kitabında ünlü
isimlerin cümlelerinden alıntı yapmış. Onlardan hoşuma gidenleri yazdım ama
yazarın da beğendiğim çok cümlesi oldu.
Kitaptaki
Nietzsche karakteri çok iyiydi. Kendini Niçe sanıyordu ve sadece onun
cümleleriyle konuşuyordu. Bu karakteri kitapta daha çok okumak isterdim.
Kimsesiz,
yetimhanede büyüyen kıza “Yazık” isminin verilmesine güldüm. Eski Türk
filmlerinde kimsesiz kızlara “Çilem, Kader” gibi isimler verilirdi ya. Onlar geldi
aklıma. Keşke bu klişeye girmeseymiş yazar.
Kitapta gerçekçi
gelmeyen, kafanıza yatmayan çok yer var ama sonu tamamen ütopik olmuş. Masal gibi
mutlu son yazmak için yazar çok zorlamış. Hiç inandırıcı değildi, gerçek
dünyayla uyuşmuyordu.
Kitap aynı
çizgide ilerlemiyor. Bazen okurken çok keyif aldım, bazen sıkıldım. Bazen kitabı
sevdiğimi düşündüm, bazen beğenmediğimi. İnişli çıkışlı bir okuma oldu.
Kitabın baskı
kalitesi iyiydi. Yazım yanlışı yok denecek kadar azdı. Büyük yayınevlerinin
bazılarında bu kadar kaliteli ve temiz basılmış kitapları görmüyoruz bazen. Bu nedenle
Az Yayınları’nı tebrik ediyorum.
Sonuç olarak
Şizofren benim için ortalamanın biraz üstünde bir kitaptı. Yazar bana umut
verdi. İlerleyen zamanlarda çok daha iyisini yazabileceğini düşünüyorum. Potansiyeli
var, sadece ustalaşması lazım.
Siz Şizofren’i
okudunuz mu? Beğendiniz mi? Okumak ister misiniz? Emre Timur’un başka bir
kitabını okudunuz mu? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. İnsan dirilere başkaldırır, ölülerin peşinden gider.
2. Cleopatra, Marcus Antonius’a sorar:
-Anthony,
ne oldu sana?
-Bana
senden başka ne olabilir ki?
3. “Hepimiz deli doğarız. Kimimiz deli kalırız.” Samuel
Beckett
4. “İnsan en çok severken insandır.” Dostoyevski
5. Bizleri delirten, çıldırtan şeyler başımıza gelenlerin
kendisi mi yoksa onlara verdiğimiz anlamlar mı? Ah bilebilsem…
6. Dünyada insan sayısı kadar dünya var. Kimse, kimseyle aynı
dünyada yaşamıyor.
7. “Cehennem acı çektiğimiz yer değil, acı çektiğimizi
kimsenin duymadığı yerdir.” Demiş Dostoyevski
8. “Haklı olma ihtiyacı sıradan insanlara özgüdür.” Camus
9. “Yağmur komünisttir.” Der Che. “Çünkü herkese eşit yağar.
Rüzgâr ise kapitalisttir, zayıf olanı yıkar.”
10. Düşünecek malzeme bulamayanlar susmaktan sıkılır.
11. Özlemenin en acı şekli, özlediğini söyleyemiyor olmaktır.
12. Bağırsağa hiç duygusal beyin dendiğini duydunuz mu? Vücuttaki
seratoninin %95’ini ince bağırsaklar üretir. Beyin dediğiniz organ bir buçuk
kilodur ama bağırsaklar 300 m2’ yüzey alanına sahip. Yani siz
probiyotik, GDO’suz, katkısız ve doğal beslendiniz mi zaten vücut mutluluk
hormanları üretiyor. Sen alıyorsun antibiyotiği, yararlı bakterilerin de
ölüyor. Sonra mutsuzluk basınca da antidepresana yöneliyorsun.
13. “Bazen gezegenimiz evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden
edemiyorum.” Goethe
14. Belirli bir dozdan sonra yalnızlık da öldürücü çünkü insan
kendisine tahammül edebilecek şekilde yaratılmış değil.
15. Birtakım kötüler, henüz kötülük yapacak zemin bulamadıkları
için iyi sanılırlar.
16. Sıradan olmanın verdiği basitlik duygusunun zevki, ilginç
olmanın ağırlığında yoktur. Olabildiğine basit, olabildiğine sıradan olmaya
çalışmak öyle sıra dışı ki bu ihtiras dünyasında. Bu denli sıra dışılara kolay
rastlanmıyor.
17. Bir baba evladına önce ölümü ve susmayı öğretmeli. O
nasılsa yaşamayı ve konuşmayı öğrenir.
18. Evlatlarımıza kavgasızlığı değil, doğru sebepler için kavga
etmeyi öğretmeliyiz. Çocuklara yalnızca mutluluğu, ümidi ve başarıyı
öğretmeyin. Hayatın çoğunu kaplayan şey çirkinlik ve acıdır. Kontrollü
dozajlarda almış olduğu hayal kırıklığı ona kırılmayacak bir hayat verir.
19. “İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki canlılar arasında
yalnız o gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır.” Nietzsche
20. “Duyguların aşırı güçlü oluşunu delilik zannediyorsunuz.”
Allan Poe
21. “İçinde bir tutam delilik olmayan hayat, eksik hayattır.”
Paulo Coelho
22. “İnsanları neden öldürüyorsunuz? Biraz bekleyin, zaten
ölecekler.” Konfüçyüs
23. Dürüst insanlar, yalancıların mutluluk masallarıyla mutsuz
olmaya mahkûmdur.
24. “Dans ederken görülenler deli sanıldı, müziği duyamayanlar
tarafında.” Nietzsche
25. “İnsan sadece düşmanlarını sevmekle kalmamalı, dostlarından
nefret edebilmeyi de öğrenmeli.” Nietzsche
26. “Evlilikleri mutsuz kılan sevginin eksikliği değil,
arkadaşlığın eksikliğidir.” Nietzsche
27. “Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin, üç
parmağının seni gösterdiğini unutma.” Nietzsche
28. “Yaşadığımız zorluklardan utanç duymamalıyız ama eğer bu
zorlukları işleyip bunlardan güzel bir şey ortaya çıkaramadıysak belki o zaman
utanabiliriz.” Nietzsche
29. “Ceza insanı eğitmez. Sadece evcilleştirir.” Nietzsche
Şimdilik takip ettiğim ve blogumda yer verdiğim harika bir kitap blogu. Ben de blog açacaktım ama zannımca israf olurmuş. Bu kadar güzel ve kısa yazmak bizde ne gezer? Biz böyle yazılmışları okusak yeter. :)
YanıtlaSil1 Bibliyofili,
Silgüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Siz de blog açabilirsiniz. Kitap yorumu okumayı benim gibi seven çok fazla insan var.
İçinde bir tutam delilik olmayan hayat, eksik hayattır.
YanıtlaSilNe güzel söz ya arada delilik yapmaktan korkmamalıyız bence de
Sevkoz,
Sildeğil mi? Sürekli akıllı olmak hayatı sıkıcı kılar. Arada delirmek lazım :-)
“Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin, üç parmağının seni gösterdiğini unutma.” Nietzsche
YanıtlaSilÇok güzel bir cümle. Çok çok güzel anlatmışsın kitabı, yine de tereddüt ettim okuyup okumamak arasında:))
kitapkesfi,
Silmutlaka oku diyemem ama denk gelirsen bir şans verebilirsin.
ben severek okumuştum. evet sonu ütopik olabilir ama benim hoşuma gitti umut vaat ediyor. sağlık hizmetlerinde özellikle ruh sağlığı bozulmuş hastalara olan yaklaşımın eski zamanlarda ne kadar korkunç olduğunu anlatmış ve sonrasında da nasıl düzelebileceğini. insanları ilaçlarla değil de terapi uygulayarak iyi yaşam şartları sağlayarak ve hatta ibni sinanın önerisiyle müzikle tedavi etmek çok daha faydalı. insanız ve ruh sağlığımızı korumak için iyi bir sosyal hayatta yaşamamız, etkileşimde olmamız şart. ilaçlar buna sadece yardımcı olabilir bence psikoloji değişik bir alan. tabi ben kitabı en çok sağlık yönünden ilgilenerek okumuştum.
YanıtlaSilFarklı Diyarlar,
Silyazdıklarına katılıyorum. Ruh sağlığı alanında daha almamız gereken çok yol var. O hastaları düşündükçe çok üzülüyorum. Umarım herkes hak ettiği tedaviyi alabilir.
Baya bir alıntı yapmıssın abla maşallah :) Kitabı ilk kz duydum ama okuyup okumamak arasında kaldım. Sanki çok da beğenmemişsin gibime geldi nedense
YanıtlaSilCahil Okur,
Silevet, çok beğenmedim ama çok kötü de değildi. Günümüz yazarlarından çok daha kötü kitaplar okudum. mutlaka oku diyemem ama denk gelirsen bir şans verebilirsin.
İlkay,
YanıtlaSilbenim de kitabın en sevdiğim yanı o oldu.