Sel Yayıncılık, Çevirmen: Levent Konca, 119 Sayfa, 5.Baskı,2016 |
Kitaplar ve Sigaralar’da, George Orwell’ın denemeleri
toplanmış. Çoğunluğu kitap üzerine olan denemeler ama yazarın çocukluğundan ya
da dünyadaki siyasi gelişmelerden bahsettiği denemeler de var.
Orwell’ın ne kadar kitaba sahip olduğunu hesapladığı
bölümde “Ödünç alınan ama geri verilmeyen” ibaresini görünce “Sen de mi Orwell?”
dedim. Sonradan kendisinin de birçok kitabını çevresine ödünç verdiğini ama çoğunluğunun
geri gelmediğini okuyunca yazarı mazur gördüm J
Orwell’la kitaplar üzerine birçok düşüncemizin
ortak olduğunu görmek çok hoşuma gitti. Yazar yaşasa ve biz kitaplar üzerine
sohbet etsek çok iyi anlaşırmışız gibi hissettim. Bu da zaten sevdiğim Orwell’a
beni daha da yakınlaştırdı.
Romanlarıyla favori yazarlarımdan biri olan
George Orwell, denemeleriyle de benden tam not aldı. Kitapsever herkese
öneriyorum.
Siz Kitaplar ve Sigaralar’ı okudunuz mu?
Beğendiniz mi? Okumak ister misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni yazılarda
görüşmek üzere.
Yazardan okuduğum diğer kitapların yorumuna,
kitapların isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz:
ALTINI ÇİZDİKLERİM: 1. Şimdiki fiyatlarla tütün için
harcadığım para, kitaba harcadığımdan çok daha fazla.
2. Okumanın maliyeti, kitapları ödünç
almak yerine satın alsanız ve çok sayıda dergiye abone olsanız bile tütün ve
içki içmenin toplam maliyetini aşmaz.
3. İnsanın tekrar tekrar okuduğu,
aklının demirbaşları arasında yerini alan ve hayata bakışını değiştiren
kitaplar da vardır; göz atıp asla baştan sona okumadığı, bir oturuşta okuyup
bir hafta sonra unuttuğu kitaplar da.
4. Okumak ucuz eğlenme türlerinden biri.
Hatta muhtemelen, radyo dinlemekten sonra, en ucuz olanıdır.
5. Sahafta çalışırken 1897’de çok hoş
bir kitap okumuş olan, kendisi için o kitabın bir nüshasını bulup
bulamayacağınızı soran yaşlı bir hanımefendi geldi. Ne yazık ki adını ya da
yazarını hatırlamıyor, tıpkı hangi konuyla ilgili olduğunu da hatırlamadığı
gibi; fakat kırmızı bir kapağının olduğunu unutmamış.
6. Japonya depremini önceden bildiğini
iddia eden insanların derlediği altı penilik yıldız falları satıyorduk. Kapalı zarfların
içinde olduklarından bir kere bile zarfı açıp içine bakmadım; ancak satın alan
insanlar sıkça geri gelip yıldız fallarının ne kadar “doğru” olduğunu
anlatıyorlardı. Karşı cins için son derece çekici olduğunuzu ve en büyük
hatanızın cömertliğiniz olduğunu anlatan her yıldız falı kuşkusuz “doğru”
gelecektir.
7. Ödünç kitap veren bir kütüphanede
insanların sahte değil, gerçek zevklerini görürsünüz ve “klasik” İngiliz
romancılarının nasıl tamamıyla gözden düşmüş olduğunu fark etmek sizi şaşkına
çevirir. Dickens, Thackeray, Jane Austen, Trollope ve benzerlerini ödünç kitap
veren sıradan bir kütüphaneye koymak beyhudedir; kimse onları almaz. İnsanlar,
bir 19.yüzyıl romanını daha gördükleri anda “Ah, ama bu eski!” der ve hemen
uzaklaşırlar.
8. Yayıncıların her iki üç yılda bir
endişeye kapılmasına yol açan bir başka nokta ise, kısa öykülere rağbet
olmaması. Kütüphanecinin kendisi için bir kitap seçmesini isteyen neredeyse
herkes “Kısa öykü istemiyorum.” ya da alman bir müşterimizin dile getirdiği
biçimiyle “Küçük öykü arzulamıyorum.” diyor. Nedenini sorduğunuzda, her hikayede
birtakım yeni karakterlere alışmanın fazla yorucu olduğunu söylüyorlar; ilk
bölümden sonra artık düşünmeyi gerektirmeyen bir romanın içine girmeyi
seviyorlar.
9. Her kitabın üzerine eleştiri
yazılmasını hak ettiği önyargısı sorgulanmalı.
10. Kitaplara herhangi türden profesyonel
bir bağlantısı olmadıkça insan, çoğunluğunun ne kadar kötü olduğunu fark
etmiyor. Onda dokuzdan oldukça fazla örnekte nesnel açıdan dürüst yegane
eleştiri “Bu kitap değersiz.” Olurken, eleştirmenin kendisinin hakiki tepkisi
muhtemelen “Bu kitap hiçbir şekilde ilgimi çekmiyor; hakkında yazmam için para
verilmediği sürece yazmam.” Olurdu.
11. “Rusya’da yazarlara zulmediliyormuş. Ne
fark eder? Ben yazar değilim.” Entelektüel özgürlüğe ve nesnel gerçeklik
tasavvuruna yapılan her saldırının uzun vadede tüm düşünce dallarını tehdit
ettiğini göremiyorlar.
12. Tanrılar kıskançtır ve şansınızın
yaver gittiğini onlardan gizlemeniz gerekir.
13. Doğruyu söylemek gerekirse bedensel
cezalar olmaksızın klasik eğitim hiç başarıyla yürütülmüş mü ya da
yürütülebilir mi şüpheliyim.
14. İlk gençliğimde en sevdiğim yazarlar
Ian Hay, Thackeray, Kipling ve H.G. Wells’ti.
15. Dua kitabı tanrıyı sevmenizi ve ondan
korkmanızı söylüyordu; fakat korktuğunuz birisini nasıl sevebilirsiniz ki?
16. Doğru olan ile mümkün olan asla
kesişmiyordu.
17. Çocuk, ihtiyarlamayı gizemli bir
sebepten asla kendi başına gelmeyecek neredeyse tiksinç bir facia olarak
tahayyül eder. Otuz yaşını geçmiş herkes önemsiz şeyler hakkında hiç durmadan
şikayet eden ve çocuğun görebildiği kadarıyla yaşamak için hiçbir nedeni
olmaksızın hayatta kalan, neşesiz, grotesk bir figürdür.
Selam.
YanıtlaSilBu kitap alacağım kitaplar listesinde
Diğer kitaplarını ilgiyle okuduğumdan bu kitapda ilgimi çekmişti
İyi akşamlar selamlar.
SilGülşah Şahin,
yazarı seviyorsan bu kitabını da seveceğinden eminim. Şimdiden iyi okumalar. Sevgiler :-)
YanıtlaSilİlkay Özgür,
haklısın İlkay'cım. Okunacak o kadar kitap var ki hepsine sıra gelmiyor.
3. alıntıyı çok beğendim :) Benim defalarca okuduğum kitapta "Göğü Delen Adam" bu sıralar 3. kez okumayı düşünüyorum. Ufkumu açıp beni en çok değiştiren kitaptı :)
YanıtlaSil"Yazar yaşasa ve biz kitaplar üzerine sohbet etsek çok iyi anlaşırmışız gibi hissettim." Bu cümlende Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını hatırlattı :)
Orwell ile sohbet etmek birçok şeye değerdi :)
SilNeşeli Kitap Vagonu,
Göğü Delen Adam'ı öneri üzerine okumuştum. İnsanı değiştirebilecek gücü olan kitaplardan.
Çavdar Tarlasında Çocuklar'ın o meşhur cümlesini biliyorum :-) George Orwell'la karşılıklı oturup konuşmayı çok isterdim. Hiçbir şey diyemesem bile "Kitaplarınızı çok seviyorum." derdim :-)