2020 Yılında İzlediğim En İyi 20 Film #2

Herkese merhaba. Söz verdiğim gibi izlediğim filmler arsından en beğendiklerimi yazmaya devam ediyorum. Yazının ilk kısmını buradan okuyabilirsiniz. Beğendiğim diğer on film ise aşağıda:

JOJO RABBİT: Yılın en tatlı ama aynı zamanda hüzünlü filmi. Çok çok beğendim. Scarlett Johansson bu filmde de çok iyi. Onu izlediğim her sahnede keşke ben de böyle bir anne olabilsem dedim. Güzelliğiyle gündeme gelen oyuncu artık performansıyla ben oyuncuyum diyor. Başroldeki ufaklığa dikkât. Umarım önümüzdeki yıllarda onu daha çok izleyebiliriz.

THE POST: Yılın diğer Tom Hanks filmi. Gazetecilik filmleri ayrı güzel oluyor. Bir de gerçek bir olay anlatılırsa.

GÖRÜNMEYEN MİSAFİR: Son yıllarda İspanyol filmleri çok ilgimi çekiyor. Başarılı ve şaşırtıcı filmler yapıyorlar. Görünmeyen Misafir de onlardan biri. Çok beğendim. Sonunu bir yerden sonra tahmin ettim. Bu tarz birkaç film izleyince gidişatı tahmin edebiliyorsunuz ama bu, filmden aldığım keyfe engel olmadı. Mutlaka izleyin. Hatta İspanyol sineması ile tanışma filminiz bu film olabilir. Sonra mutlaka Gözlerindeki Sır’ı da izleyin. Burada detaylı bir yorum yazmıştım.

HER ŞEYİ BİTİRMEYİ DÜŞÜNÜYORUM: Başyapıt. Benim için yılın en iyi filmi. Bu filmi izledikten sonra ayrı bir postta uzun uzun anlatmak istiyordum ama üşengeçliğimden yazamadım. Belki daha sonra yazarım. Herkesin seveceği bir film değil ama sonuna kadar izlerseniz ve filmle ilgili okuma yaparsanız çok etkileneceğinize eminim. Ben filmi gerilerek izledim. Film boyunca birçok tahminim oldu ama hiçbiri tam olarak tutmadı. Sonra filmin yorumlarını okudum ve neredeyse filmin yarısını anlamadığımı fark ettim. En az iki kez izlenmesi gereken bir film. Şiddetle öneriyorum.

WATCHMEN: Bu da yılın en iyi çizgi-roman uyarlaması. Çizgi-roman uyarlaması dediğin böyle yapılır. Son yıllarda birbirinin aynı olan süper kahraman filmlerinden sıkıldıysanız bu filme bir şans verin. Bu film hakkında da uzun uzun konuşmak, yazmak istiyorum ama yazı uzuyor. Belki daha sonra bir postta konuşuruz.

İLK KORKU: Edward Norton’un ilk oyunculuk denemesi. Ne kadar iyi bir oyuncu olduğu daha ilk filminden belliymiş. Richard Gere’den bile rol çalıyor. Avukatlık filmlerini ve sürpriz sonları sevenler kaçırmasın.

AŞIRICILAR: Bu filmi de çok severek izlemiştim. Çizimlerdeki detaylar inanılmazdı. Tek sorunu çok kısa olması. Keşke biraz daha uzun olsaydı ve sonunda kahramanların başına neler geldiğini daha detaylı görebilseydik. Anime sevenler kaçırmasın.

ŞİKAGO YEDİLİSİ'NİN YARGILANMASI: Aaron Sorkin’in senaryolarına bayılıyorum. Hepsi birbirinden zeki karakterler çok uzun cümleler kuruyor, çok hızlı konuşuyorlar ve herkes birbirine laf sokuyor 😊 Benim için izlemesi çok keyifli. Bu filmde Sorkin filmi yazmakla kalmamış aynı zamanda yönetmiş. Gerçek bir olaydan uyarlama. Mahkeme sahneleri size tanıdık gelebilir. Türkiye’deki bir olaya çok benzettim. Demek ki ülkeler değişse de iktidarın yaptıkları pek değişmiyor.

KAZANMA SANATI: Yine Aaron Sorkin senaryosu ve yine gerçek bir olaydan uyarlama. Amerikan futbolu hakkında hiç bilgim ve ilgim yok ama filmi bir an bile sıkılmadan izledim. Brad Pitt rolünde çok başarılı. Onu böyle umursamaz, kendinden emin ve esprili rollerde izlemek çok keyifli.

 ŞİPŞAK AİLE: Yılın sürpriz filmi. Normalde bu filmi izlemezdim ben çünkü başrolde Mark Wahlberg var. O adamı itici buluyorum. Sevgili Fighting Blog'un İnstagram hesabında beğendiğini görünce bir şans vermek istedim ve bingo. Çok sevdiğim bir film oldu. Hem çok komik hem çok duygusal. Özellikle anne baba olan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir film. Mutlaka izlemelisiniz. Sonu çok masalsı olsa da insana kendini iyi hissettiren bir film.

Seçtiğim 20 filmin 7’si gerçek hayattan alınma. Yazarken daha çok gibi gelmişti ama 7 de az değil.

Siz bu filmlerden kaçını izlediniz? Aralarında sizin de beğendikleriniz var mı? Merak ettikleriniz? Sizin geçen sene izleyip çok sevdiğiniz filmler hangileri? Yorumlarınızı bekliyorum.